yapmaya çalışırken göz tam olarak böyle çıkarılıyor herhalde;
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş “ABD’nin 11 Eylül’ü ne ise Türkiye’nin 15 Temmuz’u odur” dedi.
Belli ki böyle bir özdeşlik kurmaktaki maksadı, 15 Temmuz’dan sonraki bütün “önlem”/”müdahale”/”yaptırım”larıyla ilgili bir meşruiyet yaratmaktı;
Bakın onlar da yaptı!
Hatta;
Bakın onlar daha fazlasını yaptı!
***
ABD’nin varlığına/iktidarına/kudretine dönük tehdit algısı karşısında takındığı tavır kıyas götürmez biçimde Türkiye’ninkinden de “şahin”di;
George W. Bush, olayın hemen ertesi günü yaptığı açıklamada “ABD’nin bu teröristleri bulmak için bütün kaynaklarını seferber edeceğini” ilan etti.
ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, “Bazı hedeflere askeri operasyon düzenleyip bu işi bitirme niyetinde değiliz, mücadele yıllarca sürecek” dedi.
Dünya tarihinin en “çılgın” hamlelerinden biriydi; adına “Sonsuz Özgürlük Operasyonu” dedikleri işgal çerçevesinde Afganistan’den girdi Irak’tan çıktı -amiyane tabirle- “Coni”;
Milyonlarca sivil katledildi; kimyasal silahlardan sakatlanan çocuklar, tecavüzlerin cinnetini yaşayan kadınlar, değişen haritalar…
“NATO’nun 5. Maddesi” bu insanlık suçları silsilesi için “geçerli” bir gerekçe sayılmayınca dönemin Türk devlet yöneticilerince; zafere ulaşmak için pirimitif Yenikapı ruhu devreye girdi. Sanki “Kemalizm”e karşı devrimi örgütleyen Beyaz Saray’ın himayesindeki düşünce kuruluşları değilmiş gibi Bush “Teröristlere karşı başlatılan savaşta, uluslararası bir koalisyon oluşturma fikrini Atatürk’ten aldıklarını” söyledi.
Çünkü NATO’nun tek Müslüman üyesi olan Türkiye, Afganistan’a asker gönderirse “ABD’nin İslam’a karşı değil, kötüye karşı savaştığını” gösterecekti!
Kemal Derviş… 57. Hükümetin devrilmesi… Graham Fuller… Morton Abramowitz…
Sakarya Savaşı gibi 22 gün süren ve Türkiye’nin işgali senaryosuna dayanan Millenium Challenge /Bin yılın Meydan Okuması Tatbikatı…
***
Uzatmayayım…
Son tahlilde “ABD’nin 11 Eylül’ü”, “Fas’tan Basra Körfezi’ne kadar 22 devletin rejimlerini değiştirmeyi öngören BOP”un kapısı aralayan anahtardan başka bir şey değildi.
“11 Eylül”e dair hakim kanaat ilk günde böyleydi, aradan geçen yıllar içerisinde de değişmedi;
Bu saldırı ABD için bir ihtiyaçtı!
ABD masada en ince ayrıntısına kadar planladığı “Yeni Dünya Düzeni”ni sahada uygulayabilmek için böyle bir “sebebe” muhtaçtı;
“11 Eylül” bu anlamda Bush yönetimine sunulmuş bir armağandan farksızdı!
***
Hal buyken…
Yani kimse 11 Eylül’ün gerçek bir terör saldırısı olduğuna inanmazken, ABD gizli servisleri tarafından üretilmiş kontrollü bir kaos yapıcı sayılırken…
Tutar da 15 Temmuz’u 11 Eylül’le bir tutarsanız…
Düşünün bakalım sahiden de sonrasında yaptıklarınızın meşrulaşmasını mı sağlarsınız yoksa zaten var olan sorulara/şüphelere yenilerinin eklenmesine yol açıp daha da tartışılır mı kılarsınız?
*******
Kıyım
———
Son KHK’dan sonra üniversitelerde Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP) kapsamında görev yapanların tümünün 50/D’ye geçirilmesi sonrasında iş güvencelerini kaybettiklerini ve akademik kariyerlerinin idarecilerin “keyfine” bırakıldığını savunan öğretim üyesi adayları isyanda:
– 15 bin kişiye aynı anda kıyım yapılıyor, destek bekliyoruz!
Türk devletinin beka mücadelesi verdiği söylenen böylesi bir eşikte bütün bu “terörist faaliyetler”e göz yumanlar, bu faaliyetlerin “resmi zeminde” yürütülmesine olanak sağlayanlara da dokunulmadığı müddetçe hep bu kekremsi duygular kalacak aklımızın bir yanında…
Yeniçağ