Her biri birer sevgi pıtırcığı, bal böceği, hoşgörü muskası mübarek;
“Birlik ve beraberlik”…
“Kenetlenme”…
“Dayanışma”…
“El ele, omuz omuza verme”…
“Kardeşlik ruhu” …
Öğütlüyorlar topluma.
***
Velev ki azmettik “birlik ve beraberlik” içinde olmak istedik;
Nasıl peki?
Herkesten önce ve herkesten çok bu zatı muhteremler bölüp parçalamadılar mı “millet”i?
Herkesten önce ve herkesten çok onlar yaratmadılar mı “öteki”ni; onlar itmedi mi?
Onlar değil mi “kendinden” olmayanı anlamaya çalışmak, uzlaşacak bir ortak payda aramak, iknaya çalışmak yerine velhasıl emek harcamak yerine kapının önüne koyuvermeyi tercih eden; insanları yok sayınca, sahiden de yok olduklarına inandıranlar kendilerini?
Sadece kendileri gibi düşünmüyor diye, sadece kendileri gibi yaşamıyor diye, sadece kendilerine inanmıyor diye yığınla insanı işsiz bırakanlar, aşsız bırakanlar, itibarsızlaştıranlar, yalnızlaştıranlar onlar değil mi?
***
Söylesinler, kendileri ne yaptılar tesis etmek için milletin birlik ve beraberliğini?
Misal, sokaklarda saçlarından sürüklenen üniversiteliler de “millet”e dahil olduklarına göre tahammül edecek misiniz seslerine?
Misal, topluma gerçeği aktarmakla görevli gazeteciler de “millet”e dahil olduklarına göre tahammül edecek misiniz işinize gelmese ve hatta ucu size dokunsa bile “gerçek” haberlerine?
Misal, bizatihi kendi tabanlarınız… Onlar da “millet”e dahil olduklarına göre tahammül edebilecek misiniz onların vekili olarak oturduğunuz koltuklardaki tavrınıza, tarzınıza dönük eleştirilerine?
Misal, “analar”, “babalar”, “evlatlar” her gün bir musalla taşının önünde feryat figan… “Millet”in nüvesi onlar… Tahammül edecek misiniz yan bakmalarına, isyanlarına, hesap ver diye yakanıza yapışmalarına?
Şortlu genç kız, kırmızı rujlu kadın, Kadıköy vapurundan inenler, kızlı-erkekli eğlenenler, yeni yıl kutlayanlar…
Ve yahut;
Muhtemel bir referandumda “hayır” demeye hazırlananlar misal…
Onlar da bu “millet”e dahil olduklarına göre; en çok ihtiyacımız olan bugünde hakaretlerinizi, tehditlerinizi, kelepçelerinizi, sipariş hükümlerinizi rafa kaldırıp kenetlenebilecek misiniz sahiden de?
Kimle birlik olmak istediğinizin farkında mısınız?
Laf değil icraatla gelin öyleyse…
SELCAN TAŞÇI