Bahçeli Twıtter hesabından şu ifadelere yer verdi: “Sevgili genç kardeşlerim, bugünkü mesajlarım doğrudan doğruya sizlere yöneliktir. Ve inanıyorum ki sesime kulak vereceksiniz. Şu anda belki bir yurt köşesinde, belki bir öğrenci evinde, belki bir dost meclisinde, belki de bir kafede çevrenize gülücükler saçıyorsunuz. Elbette ağlayacak haliniz yok. Karamsarlığın üzerine umudun resmini çizecek kadar zeka ve ahlak dolusunuz. İyi ki varsınız. Varsınız ki, gelecekten bahsediyoruz. Varsınız ki, geleceğe anlam yüklüyor, ümit bağlıyoruz. Biliyorum ki Türk gençliği tükenmeden Türkiye düşmez, Türk milleti direncini kaybetmez. Bu itibarla gençlik heyecanımızın dinamosudur.
“YÜREĞİNİZ FOKUR FOKUR KAYNAR YA, BUNU BENDE YAŞADIM”
Kimi zaman hayatı mizaha tahvil ediyor, kimi zaman sıcacık tebessümün arkasına saklanmış olgun tavrınızla kanaatleri etkiliyorsunuz. Gençliğe hep güvendim. Çünkü ben de bu çağlardan geçtim. Genç olmanın ne demek olduğunu özümseyerek, özleyerek, ülkülerime adanarak yaşadım. Bize ayrılan ömür süresinde, şimdilerde hasretle andığım dönemim hep gençliğim olmuştur. Yüreğiniz fokur fokur kaynar ya, bunu bende yaşadım.
“GENÇLİK ANLAŞILAMAMAKTAN YAKINIR”
Gençlik tertemiz bir hayat sayfasıdır. Karalamaya gelmez, horlanmayı sevmez, küçümsemeyi hoş görmez, dar kalıplara sığmaz. Gençlik özgürlük çırasının tutuştuğu, gönül dilinin çözüldüğü, muhabbet ve samimiyet üslubunun canlandığı bir devirdir. Ve gençlik haklıdır. Peyami Safa’nın Bir Akşamdı isimli romanında; “Meliha kendi yüzünü okumak istiyordu. Bu kitap en vesikalı tarihtir, aldatmaz.” sözü vardır. Elbette söz aldatır, yüz arındırır; cümleler dolandırır, cemalin ışığı ruhu donatır. Gençliğin yüzü gülüyorsa gelecek müjdeyle dolacaktır. Gençlik anlaşılamamaktan yakınır. Dinlenmemekten, duyulmamaktan dertlenir. Haksız da değildir. Gelecek için irade artık gençliğin elindedir. Gençlik ilgisizlikten şikayet eder, ne var ki kriz geçiren insanlığı, bunalan dünyayı akıllı telefonuyla değil, kendi aklıyla kavrar. Zıtlıkları onaracak yetenek, yanlışlıkları düzeltecek maharet, şüpheleri törpüleyecek kabiliyet, rezaletleri süpürecek cesaret gençlerdedir.
“FUTBOL MAÇINDA YANLIŞ YAPAN HAKEME NASIL TAHAMMÜL EDEMİYORSAN 1 KASIM’DA AYNISINI GÖSTERMELİSİN”
Ve Türk gençliği saraydan büyük, despot mizaçlardan güçlü, geleceği yok etmeye kalkışanlardan korkusuzdur. Değerli kardeşim, seven bir kalp mahzun akşamların umut sancağıdır. Rahat bir vicdan huzura açılan kapıdır. Bu kapıyı açacak olan sensin. Değerli gencim, bir futbol maçında yanlışlarıyla sonucu etkileyen hakeme nasıl tahammül edemiyorsan 1 Kasım’da aynısını göstermelisin. İmtihana hazırlanırken gösterilen azmi, alış veriş yaparken sergilenen heyecanı, ülkenin geleceği için de ortaya koymak gençliğin başarısıdır.
“TÜRK GENÇLİĞİ GÖKTEN İNEN YILDIRIMLAR GİBİDİR 1 KASIM’DA BU YILDIRIM SANDIĞA DÜŞMELİDİR”
Peyami Safa yine der ki; “Bütün yazılarımdan pişmanım. Onlardan utandığım için daha iyilerini yazmaya çalışıyorum. Bir çalışmamızı sonradan beğenmeyebiliriz. Ama yazgımızdan utanamayız, kaderimizi ablukaya alıp tek kale oynayanlara sabır gösteremeyiz. Gençlik karanlıktan aydınlığa doğuştur. Çevresine coşku, ihtişam ve deha saçan taptaze gelecek beyannamesidir. Bu beyannameyi okumak lazımdır. Türk gençliği ahlakıyla, asaletiyle, hüzün ve sevdalarıyla daima gökten inen yıldırımlar gibidir. 1 Kasım’da bu yıldırım sandığa düşmelidir.
“1 KASIM’IN AKIBETİNİ TÜRK GENÇLİĞİNİN BELİRLEYECEĞİNİ BİLİYOR, BUNU SAMİMİYETLE BEKLİYORUM”
Gençlikle alay ettiler. Zor kullandılar. Tehdit ettiler. Hafife aldılar. Tahakküm kurmak istediler. Ama sonuç alamadılar, gençliği geçemediler. Kedinin kanadı olsaydı, serçelerin adı olmazdı derler. Kedi kanat takar mı takmaz mı bilmem; ama Türk gençliği kanatlanmalıdır. Lütfen sorgulayın, kaşık çorbanın lezzetini alabilir mi? Zalim ve hainler vatan aşkını, gelecek hayallerini anlayabilir mi? Sevgili gençler, geleceğinize sahip çıkın; çıkın ki, tereddüt geçiren, hayati fonksiyonlarını azar azar kaybeden Türkiye belini doğrultsun. Tıpkı Çanakkale gençleri gibi, Asım’ın nesline yakışır şekilde, tıpkı Cumhuriyet’i kuran kahramanlar gibi devreye girin, kararınızı verin. Sizler isterseniz yaparsınız. Sizler isterseniz balkonlardan seslenip Balkan bozgunlarını hazırlayanlara acı bir ders verebilirsiniz. Bu yürek, bu yetki, bu irade Türk gençliğinde vardır. Bugünün gençleri geleceğin yetişkinleridir. Sorumluluk alacağınız ülkeyi kurtarın. Mesutların uykusu çabuk gelir derler. Siz hem mesut olun, hem uyanık durun. Çünkü gelecek sizsiniz, sizler geleceksiniz. Her bir gencimizin gözlerinden öpüyorum. Ve 1 Kasım’ın akıbetini Türk gençliğinin belirleyeceğini biliyor, bunu samimiyetle bekliyorum.”