Bugün bir “arşiv haberi”ni paylaşacağım sizinle… Haber 5 Haziran 1997’de Ahmet Köprülü imzasıyla Milliyet’te yayınlanmış. Başlığı, “Bayrak indirmeye 22,5 yıl!”
Haber aynen şöyle:
***
“HADEP 2. Olağan Kongresi’nde Türk Bayrağı’nın indirilerek yerine PKK flaması ve Abdullah Öcalan’ın resminin asılmasıyla ilgili davada ceza yağdı.
Ankara 1 No’lu DGM, Ankara Atatürk Spor Salonu’nda 23 Haziran 1996’da yapılan kongreyle ilgili davada yargılanan biri tutuklu, 46 sanık hakkındaki kararı açıkladı.
Buna göre, Türk bayrağını indiren Faysal Akcan 22 yıl altı ay, HADEP Genel Başkanı Murat Bozlak’la kongrede divan başkanı seçilen HADEP İstanbul İl Başkanı Hikmet Fidan 6’şar yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Diğer sanıklar İsmail Arslan, Osman Özçelik, Bahattin Günel, Mehmet Zeynettin Ünay, Mehmet Nuri Güneş, Cebbar Leygara, Hamit Geylani, Veli Aydoğan, Hasan Celalettin Ezman, Cihan Sincar, Ali Rıza Yurtsever, Faik Aygün, Celalettin Erkmen, Kudret Gözütok, Fırat Anlı, Kemal Okutan, Babür Pınar, Bayram Önal, Ferhat Türk, Ethem Bingöl, Tevfik Kaya, Nebahat Altınok, Abdullah Akın, Ahmet Cihan, İsa Karakurt, Musa Kulu, Melik Aygün, Aynur Gürbüz ve Ziya Arıkan’a da ‘Türk bayrağını indirenlere yardım etmek’ten dörder yıl ağır hapis cezası verildi.”
***
“Bayrak indirenlere yardım ettikleri gerekçesiyle” dörder yıl hapis cezasına çarptırılanların listesini bir daha okuyun… Bugünlerde çok gündemde olan CHP’li bir siyasetçinin “soyadını” göreceksiniz!
Hadi; ben söyleyeyim:
Nebahat Altıok…
Zeynep’in “üvey” annesi…
Kızlık soyadı ise Çetin…
Kendisi artık yaşamıyor; 15 Ocak 2001’de Ankara’daki evinde ölmüş halde bulundu.
PKK’lıların haklarını korumakla görevli sözde İnsan Hakları Derneği’nin yöneticilerindendi.
Aynı zamanda PKK’yla ilişki içinde olduğu saptandığı için kapatılan HADEP’in yöneticilerinden…
***
Şimdi… Dönelim günümüze:
Çocukların suçu anneleri, babaları…
Annelerin, babaların suçu da çocukları bağlamaz.
Suçlar, şahsidir!
Zaten; annesi “Türk Bayrağı’nı indirenlere yardım etmek” suçundan cezaevine düşen birinin, bugün milletvekili seçilmiş olması da bunun kanıtıdır!
Kaderin cilvesine bakın ki; annenin bayrak alerjisi varmış…
Üvey kızın adı ise “Atatürk posterini indirme” skandalında geçiyor.
***
Zeynep, bu haberleri yalanlayıp duruyor.
Ancak CHP’deki eski ve yeni milletvekili arkadaşları da onu yalanlıyor!
Örneğin geçen Cuma akşamı benim programıma çıkan eski milletvekili ve Av. Şahin Mengü’nün, “o vekil”in Zeynep Altıok olduğuna dair bir tek yemin etmediği kaldı!
***
Tekrar ediyorum:
Anasının suçu yüzünden kızını suçlu ilan etmiyorum!
Böyle bir şeyi asla yapmam…
Ancak arşiv, “yeri ve zamanı geldiğinde görmek için” tutulur; üzeri örtülmek için değil!
Ben sadece “gazetecilik” yaptım ve “arşiv”e girdim! Bu da bize, Zeynep’i yetiştiren “anne”yi gösterdi…
Hepsi bu kadar!
156+226!
Abdullah Gül’e sormaya devam ediyoruz. Söz sırası Ceylin İmrohor’da… Sizin de Abdullah Gül’e söyleyecekleriniz varsa mustafa0mutlu@gmail.com adresine gönderebilirsiniz:
“Abdullah Bey…
Çocukluğum, yasaların kafaya göre uygulandığı, güçlünün güçsüzü ezdiği bir ülkede, Irak’ta geçti. Rahmetli babam mühendisti. Büyük bir Türk müteahhitlik firmasında çalışmaya başladı. Bizi demokrasisi, hukuku gelişmiş, adil bir ülkede yaşatmak için, Türkiye’ye getirdi. Burada okudum, burada ekmeğimi kazanıyorum. Ancak son yıllarda buradaki hukuksuzluklar beni herkesten fazla üzüyor. Hele, hele sizin gibi en yüksek koltuklarda oturan birinin bile kendisine sorulan şu basit soruları umursamamasını aklım almıyor. Çok merak ediyorum; acaba babam hayatta olsaydı; ailesini taşıdığı ve vatandaşlığına geçtiği bu ülkenin bu halleri için ne derdi?”
GÜNÜN SORUSU
Türkiye, 168 ülkenin değerlendirmeye alındığı “yolsuzluk algı endeksi”nde üç puanlık gerileme ile iki basamak birden düşmüş ve 66’ncı sıraya gerilemiş… Sorum bizi yönetenlere:
Şu araştırmayı yapanlara neden birkaç milyon dolar rüşet verip bu işi düzeltmiyorsunuz da bizi her yıl dünyaya rezil ediyorsunuz?
‘MİLLİ YEMİN’İN 96’NCI YILI!
Bugün 28 Ocak 2016… Misak-ı Milli’nin yani, “Millî Yemin”in kabul edilişinin 96’ncı yıl dönümü…
Bu yasa, İstanbul’da toplanan son Osmanlı Mebusan Meclisi tarafından kabul edilen son yasa… Birinci Dünya Savaşı’nı sona erdirecek olan barış antlaşmasında, Türkiye’nin kabul ettiği asgari barış koşullarını içerir.
İçeriği bizzat Mustafa Kemal Atatürk tarafından Ankara’da hazırlanan “milli yemin”, özellikle sınırlarımıza dairdir…
Şimdi:
Yukarıdaki birinci harita; Misak-ı Milli’nin öngördüğü sınırlarımızdır. Yani içinde bugünkü Kuzey Irak da var…
Bu haritaya göre, Musul ve Kerkük, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir parçası…
Ancak İngilizler başta olmak üzere Batılı emperyalistlerin dayatmasıyla bu topraklar Irak’a bırakıldı…
Günümüzde, bütün emperyalistlerin gözü bu kez Güneydoğu Anadolu topraklarında…
***
Eğer; Misak-ı Milli’yi tam olarak hayata geçirebilmiş olsaydık; emin olun Türkiye, bugün yaşadığı sorunların hiçbirini…
Ya-şa-maz-dı!
GÜNÜN İSYANI
HDP’nin yayın organı Özgür Gündem, PYD’nin Cenevre görüşmelerine katılacağı iddiasını manşetine taşıyarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırlarını çizen Lozan Antlaşması için “Lozan yıkıldı” başlığını atmış… İsyanım hâlâ bu bölücülerin amacını anlamayıp destek veren “emanet oy” sahiplerine:
Lozan yıkılırsa, umarım ilk altında kalan siz olursunuz!
Aydınlık