Muhtarlara seslenen President
“Ey BM” dedi…
Damızlık inek istemeye gelen muhtar, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kuruluş ve görevlerini öğrenip gitti…
*
Muhtarlara seslenen President
“Ey AB” dedi…
Körüklü otobüs talebi ile gelen muhtar, Türk-AB ilişkilerinin tarihçesini ve fasıllarda açılacak başlık sayısını öğrenip çıktı…
*
Muhtarlara seslenen President
“Ey Rusya” dedi…
Muhtar çatlayan su deposunun su kaçırdığını söyleyecekti, angajman kurallarını ve bu kuralları çiğneyenlere izin verilmeyeceğini öğrendi döndü…
*
Muhtarlara seslenen President
“Ey Amerika” dedi bu kez…
Muhtarlara anlattı:
ABD, PYD’yi terör örgütü saymıyor…
Ayağa kalkıp “Saysın” diye bağırdı bir muhtar…
Öğrenmişti…
*
Niye muhtarlar?..
Bir:
Her söyleneni alkışlıyorlar…
İki:
“Kendi kendine konuşmaya başladı” demesinler…
*
Bu kez “Ey ABD” deyince muhtarlar dikkatle dinlediler:
ABD, ona İncirlik Üssü gibi çok önemli bir stratejik gücü sağlayan Türkiye’yi değil, PKK’nın uzantısı olan PYD’yi tercih etmişti…
Daha açıkçası; stratejik ortağımız Amerika; İncirlik Üssü’nden elde ettiği avantajla Türkiye’yi vuruyordu, özetle…
*
İşte itibarın bu kadar…
Gücün, saygınlığın, etkin ortada…
*
Memleketin sahibi bir tek çıkıp konuşanlar mı?…
Git mahalleye, köye anlat muhtar…
“Saray’ın itibarı bu kadarmış” de…
*
Git mahalleliye, köylüye haber ver…
“Amerika’yı bana şikayet ettiğine göre, bunun durumu kötü” deyiver…
Türkiye’nin beş paralık edildiğini haber ver mahalleye, köye…
“14 yılda Türkiye’yi bu hale getirdi, bir de president olmak istiyor” diye anlat…
*
Anlamadığın şeyleri alkışlayacağına…
Bir işe yara muhtar…