Kapalı kapılar arkasında verilen sözleri Türk Milleti bilmiyor ama, 2002-2016 yılları arasında gerçekleşen olaylara bakınca, verilen sözleri tahmin etmek zor değildir.
AK Çete ve çetenin başı, Türkiye’nin çıkarları yerine, ABD-İsrail çıkarlarını öncelik haline getirdi. BOP ABD-İsrail ortak yapımı bir projedir. Kininin ve hırsının kölesi olan şahıs, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin çıkarlarını korumak yerine, ABD-İsrail ortak projesi olan BOP Eşbaşkanı olarak görev aldı. ABD-İsrail çıkarları için kıyakçılığa soyunanların geldiği yer;
AYAKÇILIK oldu.
Önderi içeri tıkılan, moralce çökmüş bir örgüte;
“Habur, Oslo, Dolmabahçe” de hayat öpücüğü verenler, PKK ve PKK’nın gerçek patronlarına(ABD, İsrail, İngiltere, Barzani, Almanya, Yunanistan, Hollanda, İtalya v.b.)ayakçı oldu.
ABD’nin Irak’ı işgal sürecinin başlangıcında Abdullah Gül Başbakandır. Ali Babacan ve Abdullah Gül ABD ile bir anlaşma yaptı. Anlaşmaya göre; Türkiye bir milyar dolar karşılığında Irak’a girmeyecektir(!)… Baykal gizli anlaşmayı ortaya çıkarınca, Babacan haberi doğrulamak zorunda kalmıştır.
Bir ev yapılırken mevcut arsa sıfıra sıfır kullanılmaz. Saçak payı bırakılır. Türkiye’nin saçak payı Kerkük’tür, Musul’dur, Felluce’dir, Suriye’dir, Kıbrıs’tır. AKP Türkiye’nin Irak’ta bulunan saçak payını bağışlamıştır. Suriye’de bulunan saçak payımıza PYD=PKK yerleşmektedir.
Ege kıta sahanlığımız 20 mildir. 20 Mil sınırını ihlal savaş nedenimizdi(!).. Bu günlerde suç ortaklığından ayrılmaya çalışan Arınç 2005 yılında;
“20 mil savaş nedeni olmamalıdır” demiştir. Meğer 2004 yılından sonra Ege’de bulunan adalarımızı Yunanistan’ın işgal etmesine göz yumuyorlarmış. Yani, Ege’de bulunan verandamızla birlikte saçak paylarımız da hibe ediliyormuş… Yunan Ege’de bulunan adalarımızı kendiliğinden işgal edebilir mi? Edemez!!. Ederse karşılık bulur. Yunan işgal ediyor, işgale göz yumuluyorsa, AKP çetesi kapalı kapılar arkasında Yunanistan ile anlaşmış demektir. Hatırlayın; Erdoğan, Yunanistan- ABD- İsrail gezilerinde geleneklere aykırı davranmış, görüşmelere Türk tarafından kimseyi almamıştır. Dolayısıyla görüşmelerin kaydı Türk tarafında bulunmamaktadır. Gelecekte görüştükleri ülkelerin açıklamalarından gerçekleri öğreniriz.
Bu arada evimizin bir odası durumunda olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, AKP politikaları nedeniyle elimizden çıkabilir. Milleti kendi derdine düşürdüler. Kıbrıs Türk Devleti artık basında bile yer almıyor.
Türkiye’nin çıkarı;
Irak, İran, Suriye, Rusya ile işbirliği yapmaktan geçiyordu. Türkiye’nin çıkarı yerine; ABD ve İsrail çıkarlarını öncüleyen AK Çete yüzünden, Büyük İsrail Kürdistan’ı yavaş yavaş şekilleniyor.
“Suriye parçalanırsa Türkiye parçalanır” dedik. Kerkük-Musul giderse, Diyarbakır gider dedik. Dertleri ülke olmayanlara anlatamadık.
Şimdi öğreniyoruz ki, Hüseyin Kıvrıkoğlu Genelkurmay Başkanı olduğu dönemde, ülke savunmasını ülke toprakları dışından başlatacak düzenlemeler yapmış. Aklın yolu birdir!!. Demek ki Kıvrıkoğlu boşuna hedef olmamış. Ergenekon’un bir numarasıydı. Teslim alamayınca, hazırladıkları şemanın üstünü kapatıp, bir numarayı sürekli değiştirmişlerdi.
Yabancı istihbarat elemanlarının resmi kurumlarımızda çalıştırıldığı ülkemiz, ajan cenneti oldu.
Bir ülkenin saçak payları, yapılacak bir saldırıya karşı, “dalgakıran” görevi yapar. İşte o dalgakıranlar artık yok. Savunma ülkenin ana sınırları dışında başlatılsaydı, Sur-Cizre görüntüleri yaşanmazdı. Kandil’i Güneydoğu’ya taşıdılar. Kandil’i havadan bombalar, karadan girip vurursun. Sur’u, Cizre’yi, Şırnak’ı bombalayamazsın.
Sonuç:
Suriye, Libya, Irak şehirlerine dönüşen Güneydoğu şehirlerimiz… Ve tabutlar içinde şehit Mehmetçiklerimiz… Sahiden, onlar artık “şehit-gazi” bile değil değil mi? Bir yasa ile; “şehit ve gazilik” ünvanları da kaldırıldı. AK Kanunda artık şehitlerimiz için “vazife ölümü”, gazilerimiz için “vazife malulü” sözü kullanılıyor.
Dışişleri(!) Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu… Alanya’da ki lakabıyla; Kürt Mevlüt, “Suriye’ye kara operasyonuyla girebiliriz” dedi. PKK sever ABD’den sonra, Türk düşmanı Suudi jetleri de İncirlik’te…
Türk Ordusu’nu yok sayıp; sanatçı kılıklı soytarılarla, aydın kılıklı Batı düdükleriyle, F-CİA’nın polisleriyle açılım toplantısı yapanların, ülkeyi getirdikleri yer işte burasıdır. Hülya Avşar, Kadir İnanır, Bülent Ersoy, Orhan Gencebay gibi zavallılarla ülke meselelerine çözüm arayanlar, yani milletle dalga geçenler, artık Suriye’ye de bunlarla girersiniz… Çocuklarınızı asker olmaktan kurtardınız. Ücretini ödeyip, “ADAM OLMAKTAN” muaf kıldınız. Şimdi Anadolu’nun gariban çocuklarını Suriye’ye süreceksiniz öyle mi?
Ey ahmak takımı, sen Türk düşmanı Suud(devletler liginde mahalle takımı) ile Suriye’ye gireceksin. Ajan cennetine çevirdiğiniz ülkede, YÜZBİN’in üzerindeki uyuyan İŞİD hücreleri harekete geçirilecek. PKK; “depolanmasına göz yumduğunuz 200 TON BOMBAYLA” metropolleri patlatacak. Ve;
Erdoğan’ın eliyle; Yahudi Kürdistanı’nın Türkiye parçası da haritaya eklenecek hale getirilecek öyle mi?
“Kürt Devleti’ni Erdoğan’a kurduracaklar” diye yazdığımız yıl; 2005 yılıydı.
Sahi, Obama’dan gelen bir telefon üzerine PYD’ye Türkiye üzerinden takviye Peşmerge ve ağır silah yollayan kimdi? Suriye’de olaylar patlatıldığında ortada PYD falan yoktu. PYD Eşbaşkanı Salih Müslim Ankara’ya davet edildi. Esad’a karşı kışkırtıldı. Şimdi yarattıkları Frankeştayn ile millet boğuşuyor.
Bunlar geleli ekürileri ABD gibi, önce problem yaratıyor, sonra o problemin mağduru olduklarını söyleyip ağlaşıyorlar. F-CİA’ya ülkenin en mahrem yerlerini teslim ettiler. Yapmayın dedik, kötü olduk. Yemediğimiz küfür kalmadı. Şimdi gaz çıkarsalar paralel diyorlar. Irak, PKK, Libya, Mısır, Suriye politikalarının yanlış olduğunu ve sonuçlarını yazdık. Anlamadılar. ABD’ye yaslanıp, millete efelendiler. Dün Obama’ya“sesini özledim” diyebilecek kadar küçülen şahıs, bugün;
“-Ey Amerika” diyor. Diyor da; ABD’nin İncirlik Üssünden PKK=PYD’ye silah yardımı yapmasının önünü kesemiyor.
ABD; PKK=PYD üzerinden Türk Ordusu, yani Türk Milletiyle savaşıyor. Hem de kendi topraklarımızda bulunan üssü kullanarak… Hangi ciddi devlet böyle bir rezalete izin verir?
ABD-İsrail çıkarları için kıyakçılık yapanların akıbeti, AYAKÇILIK oldu. “Beter olun” bile diyemiyoruz. Çünkü konu olan vatanımızdır. Ve vatanımız büyük bir saldırı altındadır.
Acı gerçek ise; cahil-görgüsüz bir mahalle takımıyla devletler liginde oynayamayız. Kısacası;
İş başa düşecek. ORDU MİLLET ELELE!!. Ve ikinci Kurtuluş Savaşı…
Görünen köy kılavuz istemez!!.
İLK KURŞUN