Ankara’daki bombalı saldırı, uydurma Ergenekon, Balyoz ve Casusluk davalarıyla çökertilmeye çalışılan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin terörle mücadele kararlılığını kırmaya ve bu sayede Türkiye’nin güneyinde “Kürt koridoru” kurmaya dönük bir eylemdir.
Bu defa AKP iktidarı adına Ahmet Davutoğlu, saldırının YPG’den geldiğinin kesinleştiğini belirttikten sonra Rusya ve Suriye ile birlikte ABD ve NATO ülkelerini de uyardı.
Davutoğlu, “Başta ABD olmak üzere hiçbir NATO üyesi ülkenin, Afganistan’da omuz omuza durduğumuz ülkenin, Türkiye’nin kalbinde bize saldırı yönelten bir terör örgütüyle ilişki kurmasını mazur görmeyiz” ve “Son dönemde, YPG’nin Azez’e doğru ilerlemesi için hava desteği veren ve masum halka karşı ağır bombardıman yapan Rusya’yı da bir kez daha terör örgütünü Suriye’deki masum halka ve Türkiye’ye karşı kullanmama konusunda uyarıyorum” sözleriyle olayın Türkiye tarafından nasıl algılandığını gösterdi..
***
YPG’nin bağlı olduğu PYD’nin lideri Salih Müslim, Financial Times gazetesine “Arkamızda uluslararası güçler var” diyor. ABD, şimdi, “PYD’ye silâh vermedik, iyi adamlara verdiğimiz silâhlar kötü adamların eline geçmiş olabilir” gibi açıklamalar yapıyor ama “PYD, Suriye’deki kara kuvvetlerimizdir” sözlerini unutturmaları mümkün mü? Bu örgüte Almanya ile birlikte yaptıkları silâh yardımlarının görüntüleri var. Üstelik PYD’ye verilen silahlar, Türkiye’deki eylemlerde PKK tarafından da kullanılıyor. Zaten, PKK’nın elindeki silahların bir kısmının, Amerikalıların Irak’taki ordu depolarından verildiği de biliniyor.
Türkiye’nin Rus uçağını düşürmesinden sonra Rusya’nın da PYD’ye askeri destek verdiği biliniyor. ABD, Rusya ve Almanya, Irak ve Suriye’de aynı hedefe hizmet ediyor.
***
Tabii, olayların bu boyuta gelmesinde, Türkiye’yi yöneten kadronun, açılım politikası ile birlikte Libya ve Suriye’de Amerikan projesine uygun adım hareket etmesi de birinci derecede rol oynamıştır.
Davutoğlu, “Türkiye’ye dönük terör piyonu kullanmaya niyet eden herkes bilsin ki bu terör oyunu, terör piyonu döner bumerang gibi onları da vurur” diyor ama şu ana kadar terörün bumerang gibi vurduğu ülke Türkiye olmuştur. Üstelik AKP iktidarı, Suriye’de kazanmayı umduğu askeri başarı sayesinde içeride de kamuoyunu yönlendirerek rejimi değiştirmeyi plânlamıştır. Bu hedef, aslında ABD, AB ve PKK’nın hedefidir. Yeni Anayasa ile varılmak istenen “Yeni Türkiye” rejimi bir CIA projesidir. Yazarı da CIA’nın beyinlerinden Graham Fuller’dir.
Türkiye’nin Suriye bataklığına sokulması, savaşan taraflardan biri haline getirilmesi, eş zamanlı olarak içeride de hendekli kalkışma eylemlerinin düzenlenerek bazı il ve ilçelerin devlet hâkimiyetinden koparılması, bu arada üç milyona yakın Suriyelinin Güneydoğu illerinin nüfus yapısını değiştirmesi, bir bakanın mübadele ile giden Rumlarla tehcir ile giden Ermenilerin torunlarına Türkiye’ye yerleşme çağrısı yapması, birbirinden bağımsız olaylar gibi görülemez..
***
Açıktır ki asıl hedef Türkiye’dir ve siyasi iktidar bütün icraatları ile Türkiye’yi bu hedefe açık bir duruma getirmiştir. Ergenekon, Balyoz ve Casusluk davaları da bir terör saldırısı idi! Şimdi o saldırıyı yapanlara terör örgütü denilmiyor mu? Bu saldırının arkasında siyasi iktidar yok muydu?
Türkiye’nin kuruluş felsefesini “parçalayıcı” diye nitelendiren ve “Yeni Anayasa” diye tutturan AKP iktidarı değil midir? PKK’nın da ABD’nin de AB’nin de şikâyetçi olduğu, cumhuriyetin kuruluş felsefesi değil midir? “Yeni Anayasa” masasına oturan MHP temsilcileri, bunları bilmiyor mu?
Türkiye’yi terör yıkamaz ama bu iç kumpaslar çökertir!
yeniçağ