“Vekil değil terörist.”
Miş… Miş… Miş…
Ankara saldırısını gerçekleştiren terörist Abdulbaki Sömer için kurulan taziye çadırı üzerinden yeri göğü inletiyorlar. Çadıra giden HDP’li milletvekilini sanırsınız linç edecekler.
Vay efendim!..
“Terör örgütünün her eyleminde ön safta yer alan milletvekili, milletvekili değil” miş, “teröristin ta kendisi” imiş… “Parlamento dokunulmazlık dosyalarının gereğinin yapılması için fezlekeleri tozlu raflardan indirmeli” imiş…
Kuru gürültü!.. Boş laflar!.. İstikbal için Milliyetçi damara verilen ince ayarlar!..
Aslından çok önemli bir itiraf var bu cümlelerin arasında; “tozlu raflarda bekleyen dokunulmazlık fezlekeleri…”
Gereğini kim yapmadı?.. Kim, onları yıllardır tozlu raflarda bekletiyordu? Bu ülkede 14 senedir tek başına iktidar hükmünü sürdüren kim?.. Terör ve teröristlere öncelik eden milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldıracaktınız da birileri ellerinizden mi tuttu?.. Niye yargının önünü açmadınız?..
Taziye çadırına saldırarak günahların unutulacağını mı sanıyorsunuz?..
Peki öyleyse!..
“Çözüm süreci” diye ihanet sarmalını kurarken;
Her santimetre karesi şehit kanı ile sulanmış bu vatanın topraklarında, Valilerin, Kaymakamların gözleri önünde bölücü katil çetesi sözde şehit mezarlıkları kuruyordu. Bırakın taziye çadırlarını bir kenara!..
Bir çırpıda aklıma gelenleri sıralayayım;
Beytüşşebab, Varto, Pervari, Siirt, Diyarbakır merkez Bağlar, Diyarbakır Lice Şenlik ve Yolçatı köyleri, Bitlis, Tunceli, Bagok Dağı…
Leş mezarlıklarının kapılarına sözde şehitlik diye büyük levhalar asılıyordu. Hatta birisine terörist Masum Korkmaz’ın gündüz vakti heykelini dikmişlerdi. Leş mezarlarının açılışına HDP’li milletvekillerinin öncülüğünde 10 binler katılıyordu. Konuşmalar, açılış törenleri yapılıyordu. Terör örgütünün paçavraları asılıyordu. Bebek katili Öcalan’ın posterleri altında HDP milletvekilleri kin kusuyor, cerahat akıtıyordu… Bu leş mezarlarına müzeler, dinlenme tesisleri bile yaptılar. Eyy ülkeyi yönetenler!.. Nerelerdeydiniz?..
Şehit ailelerinin geride bıraktığı yakınları o fotoğrafları acı içinde gördüğünde, inim inim inlerken sırtınızı dönmüş “çözüm süreci”nin faziletlerini(!) hönkürüyordunuz. Azıcık bir eleştiriye bile tahammül edemeyip “kandan besleneler” diye vatanseverlere küfrediyordunuz. Acıları ile kavrulan o mübarek annelere babalara, dul kadınlara, yetimlere hakaret ediyordunuz. Niye o zamanlar çıkıp da bağırmadınız, yeri göğü inletmediniz, dokunulmazlıkları kaldırmadınız; “terörist şehit olur mu”, “teröristin şehit mezarlığı olur mu” diye…
Taziye çadırı ha!.. YENİÇAĞ’ın sütunlarından yıllarca, teröristlerin kurduğu çadır karakollarının fotoğraflarını yayınladık. O çadırlarda kurulan paralel devlet yapılanmasının tüm ayrıntılarını gözler önüne serdik. Oralara girip çıkan terör örgütünün tüm sivil uzantılarını tek tek sayıp döktük. O çadırlarda mahkeme kurmuş yargılama yapıyorlardı be!.. Vergi adında haraç topluyorlardı… Valilerinize, Emniyet müdürlerinize seyrettiriyordunuz. Müdahale etmek isteyen Mehmetçiği de kışlasından çıkarttırmıyordunuz.
Çadırın kralını İmralı’da, Kandil’de kurmadınız mı?..
Bebek katili Öcalan’ın İmralı’sını lüks villa haline getirmediniz mi?.. Adaya giden lüks vapur!.. Terörist başı ile devlet gözetiminde yapılan uzun sohbetler!.. Kurulan pazarlık masası. İmralı’dan Kandil’e döşenen iletişim ve ulaşım yolları!.. Kandil’e giden, katil çetesi ile görüşen sonra da fotoğraflarını servis eden milletvekilleri terörist değil miydi?.. Teröristlerle görüşüp, mutabakat yapanlara, Dolmabahçe mutabakatına imza atanlara ne diyeceğiz. Bülent Arınç’a mı soralım tüm bunların cevaplarını?..
Ya o!.. Mehmetçiğe, polise taş atan, şamar indiren, tekmeler savuran, en ağır küfürleri eden HDP milletvekilleri… Kulaklarınız sağır, gözleriniz görmez miydi o zamanlar?.. Lal mi olmuştunuz?.. Terörist için kurulan taziye çadırı ve oraya giden HDP’li milletvekilinden daha hafif miydi bu olup bitenler?.. En azından, niye niyet bile edemediniz o şimdi “terörist” dediğiniz milletvekillerine demokrasinin, yargının şamarını indirmeye?.. Fezlekeleri o raflarda bekletip niye tozdan görünmez hale getirdiniz?.. Dokunulmazlıkları kaldırmayıp neden yargının görev yapmasını engellediniz?..
Haa!..
O zamanlar, the başkanlık için, terör örgütünün sözde şehitlik leş mezarlarına, çadır karakollarına, şehir yapılanmalarına göz yummak, İmralı ve Kandil’deki şer çadırlarını ise hoş görmek(!) gerekiyordu. Olmadı!.. Alnında enayi yazmayanlar yüzünden…
Şimdi, makas değiştir. “Çözüm sürecinin” günahlarından sıyrılmak için eski masa ortaklarınla kayıkçı kavgası yap. The başkanlık projesini milliyetçileri ayartmak için kurgula. Taziye çadırının üstünden kavga yap ki millet, her gün gelen onlarca şehit cenazesini unutsun. Öyle mi?..
Çadır tiyatrosunda bile bu kadar kötü senaryo yazılmaz ki!..
Yenimahalle’deki senaryo ekibinin acilen değişmesi şart oldu!..
yeniçağ