Geçer sandım biter sandım ama bitmedi ve yayıldıkça yayıldı. Şimdiki adıyla ‘kumpas’ davaları olan Silivri davalarından beri dijital delillerle hem akademik hem pratik alanda haşır neşir olan bize de Odatv aracılığıyla halkımızı bilgilendirmek borcu düşer dedik ve bu yazıyı kaleme aldık.
Facebook’a günde 3 öğün bakmadan rahat edemeyenler neyden bahsettiğimi anlamışlardır. Son günlerde inanan inanmayan herkesin“PAYLAŞMAYIN DUVARINIZA YAPIŞTIRIN” uyarısıyla paylaştığı kaynağı belirsiz bir yazı. Son yılların moda deyimiyle “trolleme”. Bilmeyenler için açıklayalım paylaşılan yazı içeriği şöyle:
“RESMiLEŞTi DİKKAT!!!
T.C. Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğünün 16.02.2016 tarih ve 69471265-010-06/1955 sayılı Milli Güvenliği tehdit eden örgüt ve yapılarla irtibatlı kamu çalışanları hakkındaki Genelge (2016/4) Resmi Gazetede yayınlanmıştır. Ayrıca MİT Müsteşarlığı Sosyal Ağ Bildirgesi doğrultusunda Facebook’un güvenlik açığından ötürü hesabım üzerinde bulunan tüm verilerimin (IP, fotoğraflarım, paylaşımlarım vs.) çarpıtma yolu ve yasa dışı bir şekilde sahte kişilerce kullanılmasından ve doğabilecek tüm zararlardan ilgili Türk Ceza Kanunu maddeleri gereğince Facebook sorumludur. Bu hesabımdan başka bir hesabım olmadığını bildirir ve gereğinin buna göre yapılmasını tarafınıza arz ederim.”
TOPLUMSAL DENEY
Büyük harflerle paylaşmayın duvarınıza yapıştırın uyarısıyla biten kaynağı belirsiz bu yazı aslında tam bir toplumsal deney. Sosyal psikolojinin ilgi alanına giren bu konuda haddim olmadığından çok dalmak istememekle beraber hukuk devletinin yerleşmediği ülkemiz gibi yerlerde hiçbir suça karışmamış insanların dahi soruşturulma, gözaltına alınma hatta tutuklanma korkusuyla karşı karşıya kalmasının sonuçlarını bu olayda da gördüğümüzü belirtmek isterim.
İçeriği sorgulamaya gelirsek, internet üzerinden gov.tr uzantılı resmi sitelerden yaptığım ufak bir araştırmayla söz konusu genelgeye ulaşmak mümkün yandaki link ile sizde bir buçuk sayfalık bu genelgeyi okuyabilirsiniz.
BAĞIMISZ YARGI OLSAYDI BU GENELGE AKP’LİLERİ VURURDU
Genelge temel olarak zaten suç olan eylemleri (terör örgütleri il eylem birliği, propaganda, kamu imkan ve kaynaklarını kullandırma, örgüte yardım) özel olarak kamu çalışanlarına aslında bir uyarı olarak hatırlatma ve ihtar etme amacıyla yayınlandığı izlenimi vermekte. Genelgede herhangi bir terör örgütü ismi belirtilmemiş ise de PKK ile birlikte “legal görünüm altında illegal faaliyet yürüten yapılar” tanımı kullanılarak (iddia edilen) Fettullahçı Terör Örgütü’nün vurgulanmak istendiği açıkça belli oluyor. Gerçekten de senelerdir yürüttükleri faaliyetlerle Fettullah Gülen önderliğindeki örgütün devlet içerisinde yapılandığı herkesin bildiği bir sırken 17-25 Aralık operasyonları sonrası yeni öğrenilmiş gibi Paralel Yapı denilerek mücadeleye girişildiği bilinmekte. Yine herkesin bildiği bir sır da AKP’nin önde gelenlerinin ve Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘kandırılmışız’ ‘ne istediler de vermedik’ sözleriyle itiraf ettiği gibi bu örgütün devlet içinde yapılanmasına en çok izin veren de bizzat şu an mücadelenin bayraktarlığını yürüten AKP örgütü.
Dolayısıyla konudan uzaklaşmak istememekle beraber bu genelge’nin ülkemiz bağımsız bir yargı sistemine sahip olsaydı adeta bir bumerang gibi AKP’li bakan ve milletvekillerine dönüp vuracağı tespitinde bulunabiliriz. AKP iktidarında Fettullah Gülen Cemaati’ne kamu imkanlarını kullandırmada ne kadar cömert davranıldığı itiraf dahi edilen bir gerçekse bunu kullandırmanın cezası da bizzat genelgede yayınlanmış durumda.
Peki sadece kamu görevlilerine yönelik hazırlanmış bu genelge neden özel şirketlerde çalışan beyaz yakalılardan ev hanımlarına, mühendislerden avukatlara kadar pek çok kişiyi korkuttu ve duvar olarak tabir edilen sosyal medya hesabının kişisel sayfasında yayınlama ihtiyacı hissedildi. Yukarıda da bahsettiğim gibi bunun cevabını hukuk değil ancak toplumumuzun son on senelik ruh halini inceleyen bir alanında uzman bir bilim adamı verebilir. Şahsen şunu belirtmek isterim ki telefonda kendini savcı, polis olarak tanıtan dolandırıcıların anlı şanlı profesörleri dahi aldatabilmesinin altında yatan sebepler ne ise bunda da aynıdır. Toplumumuz son 10 senede iktidar ve egemen güçlerinin yarattığı ortamın sonucu olarak en başta Yargı ve polis olmak üzere kişisel hak ve güvenliğinin güvencede olduğundan emin olamamaktadır. Bu nedenle yüksek eğitimli insanlar dahi “ya doğruysa, baksana genelkurmay başkanı dahi tutuklandı bu ülkede” gibi düşüncelerle telefonda hesabından para isteyen dolandırıcıya inanmakta kaynağı belirsiz bir kişinin “paylaşmayın duvarınıza yapıştırın” uyarısına sahip hukuken anlamsız bir yazıyla kişisel verilerinin izinsiz kullanımından doğacak tüm sorumluluğun Facebook şirketine ait olacağına inanabilmektedir.
HESABINIZ ÇALINDIYSA NE YAPMANIZ GEREKİYOR
Kaynağı belirsiz yazıyla ilgili açıklamalara dönersek okuyucuların bilmesini ve bilmeyenlere anlatmasını isterim ki TCK’nun 135 ve 136. Maddesinde kişisel verilerinizin hukuki güvence altına alınarak “Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydeden kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir. Kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydeden kimse, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.”denilmiştir. Dolayısıyla kişisel verilerinizi izniniz dışında kullanan kişi bu maddeye göre zaten sorumludur. Bu madde yanında Özel hayatın gizliliğini düzenleyen 134. Madde de yine kişisel bilgilerinize Türk Ceza Kanunu kapsamında bir koruma sağlamış durumda.
Peki olur ya hesabınızdaki profil fotoğrafınız veya başka bir fotoğrafınız çalınmış isim soyadınızla altına da bir terör örgütünü öven yazı paylaşıldı bunu gördüğünüzde ne yapmanız gerek? Pek tabi hastalandığınızda nasıl ki en yakın doktora başvuruyorsanız en yakın avukata başvurmanızı öneririm. Avukatınızın veya avukata başvurma yolunu seçmediyseniz sizin yapmanız gereken yukarıda bahsettiğim TCK maddelerine dayanarak Cumhuriyet Savcılığına bir suç duyurusunda bulunmaktır. Bu suç duyurusuna Facebook ya da Twitter veyahut hangi internet sitesi ise o sitede sizin adınıza açılan ama sizin kontrol etmediğiniz hesabın uzantısı olarak tabir ettiğimiz ‘link’ini de eklemeniz gerekmektedir. Bundan sonra görev savcılıkta, suç duyurusuna konu ettiğiniz siteye bir müzekkere yazarak; IP olarak kısaltılan İnternet Protokol numarası yoluyla hangi bilgisayardan bu hesabın oluşturulup illegal yazıların yazıldığını ispat etme yoluna gidecektir. Bu çoğu zaman IP’lerin değişken olması nedeniyle mümkün olmaz çoğu zaman da Facebook-Twitter gibi siteler bu bilgileri göndermez. Bu da çok doğaldır çünkü kişisel bilgilere ilişkin bir soruşturma yürütürken aynı zamanda başkalarına ait kişisel bilgileri de ihlal etmek suretiyle soruşturma yapmak istenmektedir.
SİZ YAZMADIYSANIZ KABUL ETMEYİN
Yine aynı şekilde size ait bir sosyal medya hesabından “sizin ne zaman yazıldığını bilmediğiniz” bir paylaşımla da suçlanabilirsiniz. Olur ya bilgisayar açık kalmıştır kuzeniniz yazmıştır, ya da siz uyurken bilgisayarınız kapalıyken dahi hacker’lar hesabınızı ele geçirmiş ve adınıza illegal paylaşımda bulunmuş olabilir. Olamaz mı olabilir? Dijital dünyada imkansız hiçbir şey yoktur. Twitter, Facebook gibi sosyal medya hesaplarınızdan Cumhurbaşkanına hakaret başta olmak üzere Melih Gökçek vb. suç duyurusu bağımlılarının suç duyurusuna konu olursanız ve suç duyurusu konusu hakkında da ‘yazdığınız iddia edilen şeyden emin değilseniz’ muhakkak kabul etmemenizi ve bilgisayarınızın ‘hacklenmiş’ yani şifrenizin ele geçirilip başkaları tarafından kullanılmış olabileceği yönünde bir savunmada bulunmanızı öneririm. Çünkü Ceza Hukuku’nun en temel ilkelerinden biri suç ve ceza şahsidir ve başkasının işlemiş olabileceği şüphesi olan bir suç nedeniyle siz cezalandırılamazsınız. Bahsettiğim savunmayı yaptığınız takdirde savcıların yapması gereken ilgili siteye yazı yazmak suretiyle veyahut diğer araştırmalarla bu yazıların hangi bilgisayardan yazıldığını tespit etmek olacaktır.
FACEBOOK DUVARINIZA YAZI YAPIŞTIRMAYA GEREK YOK
Son olarak yazı konumuz olan kaynağı belirsiz yazıdaki ‘… zararlardan Facebook sorumludur’ibaresine değinmek isterim. Her ne kadar suç ve cezada şahsilik ilkesinden bahsetmişsek de suç işlenmesine yer sağlama çerçevesinde 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve BuYayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun” ile yer ve servis sağlayıcıların da işlenen suçlar da bir takım sorumluluklar alması yoluna gidilmiştir. Bunun için de baştan belirtelim ayrıca duvarınıza bir yazı yapıştırmanıza ve ya bir yere bildirimde bulunmanıza gerek yoktur. İsminiz resminiz kullanılarak bir suç işlenmiş ise, veya internette yer alan bir yayın nedeniyle kişilik haklarınızın (onur ve haysiyetinizin, itibarınızın, manevi değerlerinizin vs.) zedelendiğini düşünüyorsanız yine en yakın avukata başvurmanızı öneriyorum. Avukatınızın yapacağı işlem Sulh Ceza Hakimliğine usulüne uygun olarak başvurmak ve bu başvuru içerisinde hakkınızın neden zedelendiğini açıklamak, hakkınızı zedeleyen internet sitesinin ‘link’ini (uzantısına) yer vermektir. Sulh Ceza Hakimliği 3 gün içerisinde bir karar alarak söz konusu sitenin ilgili uzantısına erişimin engellenmesi veya talebin reddi yönünde karar verecektir. Eğer engellemeye karar verilirse -ki maalesef bu konuda bir ihtisas mahkemesi olmadığından çoğunlukla kararlar engellenme yönünde- sizi rahatsız eden yazı, resim, video, paylaşım vs. artık kimsenin ulaşamayacağı şekilde internet ortamında erişilemez olacaktır.
Sözün özü; Sanal Dünya’da paylaşılan hiçbir şeyin kesinliğinden emin olmayınız. Her zaman birileri tarafından yanlış yönlendirilebileceğinizi düşünerek paylaşmadan önce şerhinizi düşüp asgari araştırmaları yapmanızı tavsiye ederim.
Av. Serkan Günel
Twittter: @serkangunel
Odatv.com