Türkiye’ye karşı yürütülen terörün bir bütün olduğu ve süreklilik arz ettiği bilinen bir husustu. Türkiye’yi istikrarsızlaştırma amacıyla örgütlerin yürüttüğü terör yalnız ideolojik yakınlığı olanlar arasında değil, karşıt olanlar arasında da eş zamanlı ve birbirini tamamlayan eylemlerle gerçekleştiriliyordu.
Gelinen aşamada PKK, TKP/ML, THKP-C/MLSPB, MKP, TKEP-LENİNİST, TİKB, DKP, Devrimci Karargâh ve MLKP terör örgütleri ‘Halkların Birleşik Devrim Hareketi’ adı altında birleştiği açıklandı.
Terör örgütleri arasında Türkiye’ye karşı son olarak açıklanan ittifak ve iş birliği özünde bu malumun ilanıdır. Sonuç itibarıyla küfür gibi terör de bir bütündür. Kısacası bu açıklamadan önce de terör örgütleri Türkiye’ye karşı senkronize hareket ediyorlardı.
Katiller şebekesi olan terör örgütleri iş birliği ve ittifak yaparak Türkiye’de halk iktidarını gerçekleştirecekler ve Kürdistan öz yönetimlerini (!) kuracaklardır.
Bu iş birliği PKK’nın ne kadar köşeye sıkıştığını göstermektedir. PKK’nın “Çözüm Süreci” boyunca kent merkezlerinde elde ettiği kazanımları son operasyonlarla büyük bir darbe yedi. Terörle mücadelenin ciddi bir biçimde sürdürülmesi halinde PKK iyice marjinalleşeceğinin farkına varmıştır. Bunun için PKK terör örgütü bir yandan canlı bomba eylemleriyle zevahiri kurtarmaya çalışırken diğer yandan kardeş cinayet şebekelerini yardıma çağırıyor.
Daha çok öldürme imkânına kavuşacaklar!
Terör örgütleri böylece daha fazla hendek açıp barikat kurabilecek, daha çok insan pusuya düşürüp öldürebilecek ve daha fazla canlı bomba patlatılabilecek kapasiteye kavuşabileceklerini umuyor.
Terör örgütlerinin aralarında yaptıkları iş birliği daha fazla halkın evini mevzi haline getirecek, halk daha çok canlı kalkan olarak kullanılabilecek ve nihayetinde vatandaşlar yaşadıkları yerlerden kitleler halinde göç ettirilebilecektir.
Böylece terör örgütleri hep birlikte daha yoğun bir biçimde itfaiye kurşunlatarak, ambülanstaki doktorları katlettirerek, okulları yıkarak, camileri yakarak hakkını savunduğu halklara büyük hizmet etme (!) imkânına kavuşmuş olacaktır.
Terörist ittifak açıklaması PKK’nın gerek fiziki gerekse moral ve motivasyon yönünden ciddi darbeler yemesinin sonrasında geldi. Bilindiği gibi PKK kentlere sızdırdığı militan ve silahlara rağmen umduğu direnişi gösteremedi. Dahası adına devrimci savaş verdiğini açıkladığı halkın da PKK’ya olan nefreti terörist eylemler sırasında giderek arttı. Terör örgütü halkla ittifak kuramayınca kendisi gibi terörü ve kan dökmeyi araç olarak kullanan diğer örgütlerle iş birliğine gitti. Halkla ittifak kuramayan kendisi gibi masum kanı içen örgütlerle PKK ittifaka gitti. Ne de olsa cins cinse meyillidir.
Silahlı örgütler arası iş birliği!
PKK ve diğer terörist örgüt iş birliğini Cumhuriyet Gazetesi ‘silahlı örgütler arası iş birliği’ olarak ifade ediyor. Demek ki yalnız terör örgütleri arasında değil yayın organları arasında da benzer bir iş birliği var.Cumhuriyet gazetesi giderek Özgür Gündem gazetesine dönüşüyor
Kravatlı PKK’lıların siyasi partisi olan HDP de bu durumdan kendine vazife çıkartıyor. Silahlı terör örgütleri Türkiye’ye karşı iş birliğine giderken aynı anda terör örgütünün siyasi uzantısı HDP’den de bir başka ittifak çağrısı geldi. Eş Genel Başkan Demirtaş, bu bağlamda CHP’ye “el ele verelim” çağrısı yaptı. Demirtaş “Yüreği halk için, ezilenler için, emekten yana, ötekileştirilmişler için atan her kardeşimizin el ele vermesi lazım… İttifaktan söz etmiyorum, omuz omuza, yan yana yürümekten söz ediyorum. Bu zor değildir, tarihi bir zorunluluktur” diyor.
Halkı sokağa dökme çağrılarına cevap alamayan HDP’nin CHP’yi yanına çağırması ciddi bir ironidir. Etnik kışkırtmadan sonuç alamayanların ideolojik iş birliğiyle sonuç almaya kalkışmaları ilginçtir.
Dahası HDP’nin Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisi olarak nitelenen CHP’yi yıkım için iş birliğine çağırmasından alınması gereken dersler vardır.