Aslında ben bu yazıya başlık bulamadım. Neyi öne çıkaracağımı bilemedim, zira herkes için mesajlarla doluydu…
Aslında ben bu yazıya başlık bulamadım. Neyi öne çıkaracağımı bilemedim, zira herkes için mesajlarla doluydu… Şehidin battaniye altındaki 4 aylık bebesini mi? 11. Cumhurbaşkanı Gül’ün, “Onlar benim korumalarımdı” demesinin yansımalarını mı?.. AKP ve CHP’den az sayıda katılımı mı?.. Şehit ablasının, “Ben halkın arasında duracağım” restini mi? Nihat Genç’in uzun bir aradan sonra ilk kez hem şehitlere, hem sokaktaki insanın ilgisizliğine ağlamasını mı? Siyasilerin gündemi ile milletin gündemi arasındaki büyük uçurumu gösteren çarpıcı bir kareyi mi? Bağışlayın, bilemedim işte…
Dün Mardin Nusaybin’de peşpeşe Binbaşı Ahmet Karaman, Emniyet Amirleri Doğan Sakarya, Zafer Kurt ile polis memurları Salih Taç ve Erkan Başpehlivan kalleşçe şehit edildi.
Şehitlerden Emniyet Amiri Zafer Kurt ile polis memurları Taç ve Başpehlivan bugün Ankara’da Kocatepe Camii’nde ikindi vakti kılınan cenaze namazıyla son yolculuklarına uğurlandı.
En küçüğü 4 aylık, en büyüğü 8 yaşında 3 çocuk babası olan Emniyet Amiri Kurt, canilerin önceden tuzakladığı patlayıcıyı infilak ettirmesiyle şehit düştü. Bomba uzmanı olan 2 polis de yine katillerin önceden tuzakladığı bombayı ihma ederken şehit oldu. Bir an için gözünüzün önüne getirin ve düşünün!..
SİYASİLERİN GÜNDEMİNİN SEVİYESİ
Şehitlerin cenaze törenine katılmak için Kocatepe Camii’ne yürürken, tam köşede o afişi gördüm… Kemal Kılıçdaroğlu ile AKP arasında başlayan “önüne yatma” muhabbetinden sonra Ankara’nın çeşitli yerlerine “Kadın Platformu” imzasıyla asılan o afiş Camii’nin köşesine de konmuştu.
Arkada, aslan gibi üç şehidin konacağı musalla… Milletin gündemi can, vatan…
Ülkeyi yöneten ve yönetmeye talip olanların gündemi de bu…
Vatanımız, 80 milyonumuz emperyalizmin önüne yatırılmış, onlar neyin kavgasında!..
BATTANİYE ALTINDAKİ BEBEK
İlk Emniyet Amiri Zafer Kurt’un naaşı getirildi. Naaş polislerin omuzunda, 4 aylık bebesi annesinin kucağında, battaniye altında yan yana çıktılar cami avlusuna…
O battaniye, korkunç fısıltı haberler yüzünden neler olduğunun tam anlaşılamadığı Nusaybin’in simgesi gibiydi…
Avluda çok bebe vardı. Adeta şehitler geldikçe ağladılar… Ağlama hepsine sirayet etti… En acı koroya dönüştü.
GÜL DEĞİL, KORUMA MÜDÜRÜ GELDİ
Dün Nusaybin’den şehit haberleri geldikten sonra eski Cumhurbaşkanı Gül, bomba imhası sırasında şehit düşen iki polisin Cumhurbaşkanlığı döneminde kendisinin korumaları olduğunu açıkladı.
Anlayan anladı…
Erdoğan’ın göreve devralmasından sonra Gül döneminden tek bir koruma bırakılmadığını, bunun da “paralelle mücadele” kapsamında yapıldığını bilen biliyordu…
Duyduğumda, “Keşke bunu söylemeseydi” diye düşündüm… Sebebi malûm; Şehitler de bölünmesin diye…
Cenaze törenine Gül değil ama halen Gül’ün yanında görev yapan Cumhurbaşkanlığı’ndaki Koruma Müdürü Osman Cangal katıldı… O dönemin hemen hemen bütün korumaları oradaydı… Cangal’la birbirlerine sarılıp, başsağlığı dilediler.
“Paralelci” olduğu iddiasıyla soruşturma geçiren eski Emniyet Müdürü Ercan Taştekin de gelmişti.
BİLİNMEYEN SİMALAR
Gül’ün o açıklamasından sonra haliyle merak edildi cenaze törenine hangi siyasilerin geleceği. Sadece MHP ve BBP lider düzeyinde katıldı, Devlet Bahçeli ve Mustafa Destici.
Bakan olarak ise sadece İçişleri Bakanı Efkan Ala ve Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz… AKP milletvekillerinden neredeyse tek tanınan, bilinen Cemil Çiçek vardı, ki Çiçek hemen hemen tüm şehit cenazelerine katılıyor. Onun dışında kamuoyunun pek de tanımayacağı 3-5 milletvekili…
Ya son günlerde şehit cenazelerinde, HDP’ye mesafe koymadıkları için protesto edilen CHP? Gelen Grup Başkanvekili Levent Gök ile birkaç milletvekiliydi, o kadar.
3 şehit cenazesine AKP ile CHP’nin böyle katılımının sebebi neydi bilemedim; Sadece CHP’nin değil, AKP’nin de tepkilerden eni konu korkması mı, Gül’ün o açıklaması mı?
ŞEHİDİN ABLASININ YERİ
Ankara’daki tüm şehit cenazelerine katılmaya çalışıyorum, ilk kez böyle bir tepki gördüm.
Kocatepe Camii’nde halkla, protokol ve cenazeler arasına bariyerler çekiliyor ya;
Şehitlerimizden birisinin ablasını getirdiler. Bayan Özel Harekat Polisi koluna girmişti. Aileler için ayrılan yere oturtulmak istenince abla, “Hayır… Burada oturmayacağım, halkın arasında duracağım” dedi. Tüm ısrarlara rağmen dediğini yaptı ve bariyerlerin öbür tarafına geçti.
Galiba aynı ablaydı, naaşlar cenaze aracında götürülürken, kendisini arabanın önüne attı, geçmesin, gitmesin istedi.
NİHAT GENÇ’İN GÖZYAŞLARI
Ve Nihat Genç… Programlarında ağlamasıyla bilinen, ama yaklaşık 1 yıldır hiç ağlamayan Nihat Genç bugün şehitlerin naaşı getirilirken de götürülürken de hüngür hüngür ağladı.
O da Camii’ye giremese de insanların yollara dökülüp, 1 dakikalığına bizim için şehit olan bu canlara bir saygı, bir vefa göstermesini çok istiyordu.
Maalesef bugün de olmadı. Lokantalarda yemek yiyenler yemeklerine, kafelerde oturanlar lak laklarına, kahvelerde oturanlar oyunlarına devam etti.
Yıllardır bu millet için haykıran, veryansın eden Nihat Genç ağlamasın da kim ağlasın!..
Hakkınızı bilmem kime helâl edersiniz, ama mekanınız cennet olsun aslanlar…