NERDE KALMIŞTIK…?
ALPARSLAN BAŞEĞMEZ
“EMEKÇİ KÖLELER”…
“VE KURULAN KUMPASLAR”…
Ne güzel söylemiş atalarımız değil mi?…
“Ot kök üstünde biter”…
“Kökü olmayan ot kurur” demişler…
Biz yazıyoruz…
Bazıları kızıyor…
Biz yazınca nedense, yazılarımıza muhatap olan herkes kızıyor…
Nabza göre şerbet vermiyoruz…
Zaten yapımız ve karakterimiz itibariyle, nabza göre şerbet vermemiz de mümkün değil…
Biz Emekçi Kölelerin feryadını dile getiriyor, onların sıkıntılarını gündemde tutmaya gayret ediyoruz…
Bazıları ikbal ve istikbal için bize kızıyor…
“Mehmet Ali Bey’imiz Emekçi Köleler için hiçbir şey yapamaz”…
“Yapmaz” diyoruz…
Bazıları, pazarlıkları bozulduğu için…
Bize bozum oluyorlar…
Biz “Yazın ayran vermeyen kışın yoğurt verir mi?” diye soruyoruz…
Sorduğumuz sorularımız sorun oluyor…
Mavi boncuk dağıtıcılarının işlerini bozuyoruz…
“Bu işler böyle yürümez, herkes aklını başına almalı” diyoruz…
Sonunda herkes dediğimiz noktaya geliyor…
Şapa oturup, ters yüz, tornistan ediyorlar…
Amma…
“Ay bacayı aşıyor”…
Şafak atıyor…
Gerçekler, karanlıkları yırtarcasına güneş gibi doğunca…
Bazılarının nur topu gibi çocukları olup, kucaklarına konunca…
“Dediğim dedik, çaldığım düdük” diyenler…
Ancak ayılabiliyorlar…
Olan yine gariban Emekçi Kölelere oluyor…
Aldatılan kölelerin mutlaka hesap soracağını da görüyorlar…
Panikliyorlar…
Ot kök üstünde biter…
Kökü olmayan ot kurur…
Müşavere esas alınmalıydı…
Emekçi Kölelerin fikrini alıp, onların fikrine hürmet edilerek…
Ona göre davranmak esas olmalıydı…
Ama ikbal ve istikbal uğruna…
Pazarlama yapıp, “Bazılarının” gözüne girebilmek için Emekçi Köleleri yanlışlara yönlendirmek…
“Daha cazip”…
“Daha kolay” değil mi tosunlarım?…
Ben geçmişi hiç unutmam…
Bir zamanlar bir Bayram MERAL geçti buralardan…
Şu Emekçi Kölelerin panik anlarında…
Cop yiyip, biber gazı soludukları…
Çoluklarının, çocuklarının gözleri önlerinde…
Yerlerde sürüklenip, hakarete uğrayıp, darp oldukları…
Hiç kimsenin sahip çıkmadığı…
Siyasetçi olarak,yerel bazda sadece Mustafa EREN hariç…
Bırakın basına demeç vermeyi…
Öcü görmüş gibi kameralardan kaçınıldığı, burunların dahi gösterilmediği…
O meşhur zulüm günlerinde…
Bir Bayram MERAL geçti buralardan…
Emekçi Kölelerin gördükleri zulmü, çektikleri eziyeti…
Mübarek Kandil gecesinin sabahı, telefonlara gelen mesajlarla, kovulduklarını öğrendiklerinde, uğradıkları sükûtu hayali…
Ve yaşadıkları travmayı…
Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne taşıyıp…
Suçları sadece örgüt değiştirmek olan Emekçi Köleleri…
Meclisin gündemine alıp, gündem dışı konuşarak…
Bu problemi ve acıyı Türkiye’ye duyuran…
Bir Bayram MERAL…
Karabük’e fırtına gibi geldi…
Bora gibi birkaç saat durdu…
Karayel olup gitti…
Tufan olup…
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde gündem dışı konuştu…
“Bu Karabüklü Emekçi Kölelerin suçu ne?”…
“Bu eziyet, bu zulüm niye?” diye haykırdı…
Bayram MERAL, Karabüklü mü?…
Hayır…
Bayram MERAL Karabük milletvekili mi?…
Hayır…
Niçin Karabük ve Karabüklü Emekçi Köleler için çırım çırım çırpındı?…
Neden Karabük’te acı çeken Emekçi Kölelere sahip çıktı?…
Bayram MERAL bunları yaparken ikbal ve istikbal mi düşünmüştü?…
Neden?…
Çünkü o bir insandı…
Ve milletin vekili idi…
Pekiiii…
Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünde Bayram MERAL haykırırken…
Mehmet Ali Bey’imiz neredeydi?…
Neydi görevi?…
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı değil miydi?…
Bayram MERAL haykırırken kürsüden…
Mehmet Ali Bey’imiz…
“BİR DAKİKA BİRADER, SEN İSTANBUL MİLLETVEKİLİSİN, HAKKINDA KONUŞTUĞUN KARABÜK BENİM MEMLKETİM, SEN NE KONUŞUYORSUN ARKADAŞ, BİR SORUN VARSA BEN VE KARABÜK’ÜN MİLLETVEKİLLERİ EVVELALLAH HALLEDERİZ, KİMSEYE ZULÜM ETTİRMEYİZ, KİMSEYE ACI ÇEKTİRMEYİZ, KİMSEYİ YÜZÜSTÜ BIRAKIP EZDİRMEYİZ, KİMSENİN COPLANMASINA, BİBER GAZI YEMESİNE ASLA İZİN VERMEYİZ, KİMSENİN KULLANILMIŞ TUVALET KAĞIDI GİBİ BURUŞTURULUP ATILMASINA KESİNLİKLE GÖZ YUMMAYIZ” demiş miydi?…
Hayır dememişti…
Daha sonra demiş miydi?…
Ondan sonra demiş miydi?…
Zamanlar su gibi akıp geçtikten sonra demiş miydi?…
Hayır dememişti…
Ne zaman diyormuş gibi yapmaya başladı?…
Teşbihte hata olmaz…
“At dağın altına inince”…
“Tam dere geçilince”…
“Folluk aranmaya başlanınca”…
“Yumurta kapıya gelince”…
“Tilki bakır çıkaracak zaman erince”…
Savunuyormuş gibi…
Gonuşuveriyormuş gibi…
Mücadele ediyormuş gibi…
Gasp edilen hakları geri alıyormuş gibi…
Sanki zamana yayıyormuş gibi…
Seçimi atlatmayı amaçlıyormuş gibi…
Çalıyı dolanıyormuş gibi…
“Özel sektörcülük” oynuyormuş gibi…
Hareketler yaparak, bugünlere gelinmedi mi?…
Sonuç?…
Sıfıra sıfır, elde var sıfır…
Herkes göbeğinin suyunu aldı…
Aldı mı?…
Aldı aldı…
Emekçi Köleleri yönlendirip prezante etmeye kalkışan…
Herkes göbeğinin suyunu aldı…
Şimdi göbeklerinin suyunu almamış gibi yapıyorlar…
Viraj yapıyormuşçasına zevahiri kurtarmaya çalışıyorlar…
Pekiiii…
Bana bazı tosuncuklar niye kızıyorlar?..
Ben onlara hep doğruları yazdım…
Yanlışlardan kaçınsınlar diye…
Gözlerini açmaya çalıştım…
Onlar kapalı gözle gitmek istiyor ikbal ve istikbal arıyorlarsa…
Yolları bahtları açık olsun…
Güle güle gitsinler…
Giderken de…
Üç yüz tane garibin ve 13 Haziran’dan itibaren tekrar fırsat bulunursa işten atılmaya başlanacak olan diğer gariplerin vebalini de sırtlansınlar…
Tüm sonuçlar onların eseri olacak…
Emekçi Köleler, onların ikbal ve istikbal hırsının yüzünden yaptıkları kutsal mücadele de başarısız olurlarsa…
Yaptıkları külli yanlışların bedelini ödeyeceklerini de asla unutmasınlar…
Ot kök üstünde biter…
Köksüz ot anında kurur…
Onlar da kuruyacaklar…
Çünkü artlarında kök yok…
Bu işler afrayla, tafrayla olmaz…
Birlik beraberlikle…
İleriyi gören liderlikle olur…
Beyinsizlerin ikbal ve istikbal hırsı mum ışığı gibidir…
Az bir küçümen rüzgarla sönüverir…
Keserle, sapı bir gün gelir…
Dönüverir…
Hiç kimse, hiçbir şeyi unutmaz…
Hele Emekçi Köleler asla…
Bu yazıyı kaleme aldığım saatlerde…
Gecenin dördü on geçesinde…
Çaresizlik içerisinde Emekçi Kölelerin bir kısmını…
Atatürk anıtında…
“EYLEM DE YAPIYORUZ HAA” deyip…
Başarısızlıklarını örtbas edebilmek uğruna…
Sözde eyleme sürükleyerek…
Üzerlerinden hala ikbal ve istikbal kotarmaya çalışan birileri…
Şunu asla unutmamalı…
Şer düşünene…
Ulu Allah (c.c.) hayır ihsan eylemez…
Allah nasip ederse 12 Haziran’da geçer…
Kim kiminle ne konuşmuş?…
Kim kiminle ne pazarlık yapmış…
Kim ikbal ve istikbal için, kimlerle işbirliği yapma uğruna zemin yaratmış?…
Kim Emekçi Kölelerin üzerinden nemalanmış?
Kim Emekçi Köleleri aldatmış?…
Bunların hepsini bir bir yazacağım…
Bugün iyi polis rolünü oynayanlar…
Oynadıkları rolün gereği “Kötü Polis” yaratmaya çalışsalar da…
Emekçi Köleler bu numaraları yemez…
Zaten de yemediklerini gösteriyorlar…
Hangi balığın koktuğunu görüyorlar…
Ben papazı tanırım…
Hem de çok iyi tanırım…
Kardinalin şah damarından, saniyede kaç gram kan akar bilirim…
Fıdıl’ıda tanıdığımı sanırım…
Emekçi Kölelerin bugünkü garip gureba, fakir fukara durumuna düşmesine sebep olanlar…
Eğer bazı yaklaşımlar gösteriyormuş gibi yapıyorlarsa…
Bu durum onların insanlığını, nadim olduklarını ve insafa geldiklerini göstermez…
Bu durum, onların…
Papazın, kardinalin, abucanın, emicenin, emminin, kara suratlı hahamın, juniorların, Fıdıl’ın ve tüm ekibin kukla gibi oynatacakları adamları elde ettiklerini ve hatta belki de satın aldıklarını gösterir…
Çok yakında bu hain ikbal ve istikbal kuklalarını da yazacağım…
Bu iş bir seçim meselesi değil…
Bu iş geleceği dizayn etme meselesidir…
Papaz ve ekibi şayet fırsat bulurlarsa…
13 haziran sabahından itibaren diğer Emekçi Köleler de pavlukadan peyderpey kovulmaları başladığında…
Bu hain kuklaları ben o zaman göreceğim…
Yaptıkları işbirliği ve hainliklerin bedelini nasıl ödeyecekler?…
İşte tam da o sırada söyleceğim…
“Ot kök üstünde biter”…
“Köksüz ot anında kurur”…
Emekçi Köleler…
Kurulan kumpaslara kanmayın…
Sahte yüzlü…
Sahte sözlü…
Sahte gözlü…
İkbal ve istikbal kuklalarına aldanmayın…
Zaten ağır ve oturaklı tavrınız da…
Kanmayacağınızı ve aldanmayacağınızı ispat ediyor…
Keşke, muhteşem bir yasal miting yapma olanağı bulabilseydiniz…
Keşke, dosta düşmana toplumsal gücünüzü gösterebilseydiniz…
Keşke, ikbal ve istikbal kuklalarını hop oturtup, hop kaldırta bilseydiniz…
Siz Karabük ATATÜRK ANITI nda ve Karabük sokaklarında evinizin nafakası için mücadele verirken…
PAPAZ VE EKİBİ, “EFENDİLERİNİ” YENİDEN İKTİDARA TAŞIYABİLMEK AMACI İLE,PAVLUKAYA GİZLİ GİZLİ ADAM ALIYORLAR…
Öyle olmasına rağmen…
Bunların hiçbirisi önemli değil…
Biraz daha sabır edin yeter…
And olsun…
Ya diz çökecekler…
Ya bırakıp kaçacaklar…
Bekleyin de görün…
Saygılarımla
Cep: 0 505 522 67 25