Her gün canlarımız gidiyor. Hem de kahpe bir pusuda, alçAK bir hesap uğruna… Acılar katmer katmer olduğunda, artık eliniz başka bir konuyu yazmaya gitmez.
Ben de birkaç aydır yazmayı planladığım bir konuyu, bir türlü yazamadım. Oysa savaş her alanda devam ediyor. Çocuklarımızın bir kısmı küresel şeytanların planlarında kobay olurken, diğer taraftakiler karalık odalarda, tarikat-siyaset-cinsel sapkınlık arasında hiç oluyor. Selefi(Yezit gelenekleri) karanlığı küçük yürekleri esir alıyor.
Çocuklarımızın beyinleri esir alınmış, gerçek bir hayal kuramıyorlar.
Hayali olmayanın geleceği olur mu? Olmaz!!. Hayali olmayan üretebilir mi? Üretemez!!.
Öğretmenler ev ödevi olarak çocuklardan;
“Kolu-bacağı-kafası-gövdesi ayrılmış” insanın parçalarını birleştirerek eski haline getirmesini istiyor. Çocuklarımız parçalanmış insan cesetlerine alıştırılıyor. Küçük beyinlere adeta mermi sıkılıyor.. Bilinçli aileler bu alçAK saldırıyla mücadele ediyor da, ya olayın vahametini anlayamayan ve bu cinayetin bir ödev olduğunu sanan ailelerin çocukları, çocuklarımız, geleceğimiz ne olacak?
Bir ülkenin en büyük yatırımı insanına yaptığı yatırımdır. Bu ülkede bırakın insana yatırım yapmayı, sürekli insan kıyımı yaşanıyor. Beyinler yıkıcı virüs programlarıyla dolduruluyor. Bu virüsler nasıl temizlenir diye düşünürken, sevgili arkadaşım Suat TURGUT’un Türkü Tadında kitapları geçti elime. Çocuklarımız için hazırlanmış, beyinlere yerleştirilen virüsleri temizleyen, çocuklarımızı özüne döndüren, kendine getiren, çalınan hayallerini geri veren kitaplar… İlaç gibi, şifa gibi.. Özümüze sıçrayan bütün pislikleri silen silgi gibi…
Bu güne kadar çok değerli yazarlarımızın bilgi yüklü kitapları elime geçti. Bugün, yarın yazacağım derken, ülkenin bitmeyen, özellikle sürdürülen kaosuna hepsi kurban gitti. Bir türlü yazamadım. Fakat çocuklarımız için, bir kitaptan öte olan bu eserleri yazmak boynuma borç oldu.
Adam Olmuş Çocuklar, Güneşler Doğuyor serisinde 11 kitap var. Her kitapta gerçek Türk kahramanlarımız kendini anlatırken, ana değerlerimiz öne çıkartılarak işlenmiş. Okurken bazen Alparslan, bazen Seyit Onbaşı, bazen Vecihi Hürkuş oluyorsunuz. İkinci Adam Olmuş Çocuklar serisinde 10 kitap var. Atatürk, Begüm Sultan, Rauf Denktaş, Oktay Sinanoğlu, Piri Reis, Hezarfen, Fatih Sultan Mehmet, Onbaşı Nezahat, Nuri Demirağ, Sabiha Gökçen kendini anlatıyor. Çocuklarımızın beyinleri temizlenirken, önlerine, yaşayan kahramanlarımız üzerinden bir hedef konuyor. “Büyüyünce ne olacaksın?” diye sorduğumuz çocuklarımızın önüne birçok seçenek konuyor. Türk gibi düşünmeye başlatıyor. Özentileri kırıyor.
Kadın kahramanlarımızı anlatan bir seri var. Biliyorsunuz, ders kitaplarından bilmediğimiz bir el, kadın kahramanlarımızı çekip almıştır. Oysa Türkler her işi erkeğiyle birlikte yapmıştır. Kadın ve erkek bir bütündür. Bu bütünlükten hangisini çekerseniz çekin, artık o millet tek ayaklıdır. Beyninin bir tarafını kaybetmiştir. Kadın kahramanlarımızın kimliğinde çocuklarımızın genetik kodlaması yeniden aktif hale geliyor.
Çanakkale Destanı, Kahraman Şehirlerimiz serisi ile virüs temizliği yeniden, yeniden yapılıyor. Ve “İyilik Ağacı Serisi”… Bu serileri büyük bir zevkle okudum. Her bir kitap, üzeri küllenen bir değerimize yeniden can vermiş. Çarpık anlatılan hikayeler İyilik Ağacı Serisinde bambaşka bir kimliğe bürünmüş. İnatçılığı öven inatçı keçiler saygılı olmuş. Hırsızlığa özendiren Eşek Arısı çalışmaya başlamış, çalışarak kazanmanın erdemi öne çıkarılmış. Yaz boyu şarkı söyleyen Ağustos böceği bile çalışmaya başlamış. Karıncanın kapısını yiyecek istemek için değil, kış faaliyetlerini paylaşmak için gidiyor.
Ve ben;
Bu yarı yasaklı 23 Nisan Egemenlik Ve Çocuk Bayramımızda diyorum ki;
Çocuklarımıza, çocuklarınıza, yani geleceğimize yatırım yapmak istiyorsanız, bu serileri mutlaka alın. Çocuklarımız yok demeyin. Bu ülkenin bütün çocukları bizlerin çocuklarıdır. Bedri Rahmi Eyüboğlu;
“İnsan dediğin buğday tanesi gibi olmalı,
Esti mi milyonlar için esmeli “ Der ya?
Bizler de yeğenlerimize, torunlarımıza, kuzenlerimize, hatta komşu çocuklarımıza bu kitaplardan alıp, hediye edelim. Unutmayalım, bir insanın temel kişiliği çocukken oluşur. Bu da bir savaş çünkü. Onlar çocuklarımızı bizden alıyor. Biz de çocukları geri almalı, virüs bulaşan beyinlerini temizleyerek özüne dönmelerine yardım etmeliyiz. Çocuklarımız için, ülkemiz için, geleceğimiz için…
Yüreğine, gönlüne, emeğine sağlık Suat Turgut… Hep çocuk kitapları yazmak istemiştim. Çünkü bir taraf AB-D kültürüyle dejenere ediliyor, diğer kesim Vahhabi kültürüyle karanlıklara sürülüyordu. Türk ülkesinde Türklüğümüze, kültürümüze sahip çıkamıyorduk. Kendi kültürümüze sahip çıkamazsak, Nezahat Onbaşı, Kara Fatma, Nene Hatunlarımız da olmaz. Atatürk ve Atatürkçüler marjinal hale getirilir. Denktaşlar Talatlara boğdurulur. Anamıza sövenler İş adamı diye her yerde karşımıza çıkarılır. Fare kediyi boğar.
Biz biz olamazsak, bizden artık ne Atatürk çıkar, ne Alparslan, ne Fatih… Bizim oralarda bir söz vardır;
“Kuru ağaçtan düdük çıkmaz.”
Kurudukça kuruyoruz maalesef. Fidanlara bir kova da olsa su dökelim ki, gölgesinde oturmaya yüzümüz olsun değil mi?
Bütün çocuklarımızın 23 Nisan Egemenlik Ve Çocuk Bayramını kutluyorum.
Türk olun, Türk gibi kalın.
Bahar geldi. Sadece dolaplarımızı değil, beyinlerimizi de temizleyebildiğimiz kadar temizleyelim.
İLK KURŞUN