Dünkü gazetelere yansıyan beş haber, Erdoğan’ın “dindar ve kindar nesil” projesinin lafta kalmadığını gösteriyor.
Sırayla gidelim:
Bir: Mersin Müftülüğü görevlileri 20 gün önce Gazi Anaokulu’ndaki 4-5 yaş çocuklarına “Değerler Eğitimi” altında bir seminer vermiş…
İşin daha da ilginci çocukları tiyatroya götürürken bile ailelerinden imzalı izin belgesi alan okul yöneticileri, böyle bir seminer için bırakın izin almayı, haber bile vermemiş…
Müftülük görevlileri bu seminerde Allah’a inanan, ibadetlerini aksatmayan insanların ölünce cennete gideceklerini anlatmış çocuklara… Cenneti öve öve bitirememiş.
Sonra ne mi olmuş?
Küçük bir çocuk eve gidip annesine, “Ben ölmek istiyorum. Ölüp cennete gideceğim. Çünkü cennet çok güzelmiş” deyince, olay ortaya çıkmış…
***
İki: İstanbul Ataşehir Müftülüğü, bazı gerici vakıfların kontrolündeki çocuk yuvalarıyla birlikte ilçedeki Mimar Sinan Camii’nde “Namaz Şenliği” düzenlemiş…
3-5 yaş grubundaki çocukların katıldığı şenliğe 2 bin anaokulu öğrencisi götürülmüş…
Kızlar kırmızı başörtüsü, erkekler beyaz takke takmış.
Sonra da harem-selamlık şekilde temsili namaz kıldırılmış…
***
Üç: Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın (morkoloz) “Yeni anayasada laiklik yer almamalı” açıklamasından sonra Manisa’daki Eğitim-İş üyesi bazı öğretmenler derslere “Laiklik Adam Olmaktır. Mustafa Kemal Atatürk” yazılı bir kokartla girmiş.
Ancak Ahmetli Anadolu Lisesi Müdürü hemen karşı atağa kalkmış ve “Biz Ümmetiz. Aşk, Beş Vakittir” yazılı kokartlar hazırlatıp tüm öğrencilerin yakasına taktırmış…
Yani bu “densiz dinci” okul müdürü, devlete ait bir kurumda, dini esas alan bir kokart taktırarak anayasal suç işlemiş…
***
Dört: Dazkırı Kaymakamı Beşir Nursaçan’ın adı ilçedeki yatılı Kur’an Kursu’na verilmiş…
***
Beş: Malatya’da halay çeken öğrencileri zina yapmakla suçlayan okul müdür yardımcısı, aynı görevle başka bir okula atanmış!
***
Türkiye, bunların hepsini sadece bir günde yaşadı…
Her gün basına yansımayan daha kaç “istismar” yaşanıyor; Allah bilir!
Düşünebiliyor musunuz; çocuk henüz 5 yaşında ama ölmek istiyor…
Çünkü din tüccarı büyükleri tarafından “ölmeye ve cennete gitmeye” koşullandırılmış…
Bu çocuğu büyüdüğünde “cennet” vaadiyle her yola sokarsınız… Hatta “canlı bomba”ya dahi dönüştürebilirsiniz.
***
Sevgili büyükler:
Çocuk, ağaç gibidir. Nasıl şekillendirirseniz, öyle büyür.
Lütfen dinci morkolozların tezgahına düşmeyin.
Onların “dindar nesil yetiştirme” görüntüsü altında çocuklarınızı birer “ölüm makinesi”ne çevirmesine izin vermeyin…
Çocuklarınıza “insanlar başta olmak üzere tüm canlıları ve doğayı sevmeyi” öğretin.
Emin olun çok daha fazla mutlu olacaklar ve çevrelerine iyilik saçacaklar!
MORKOLOZ!
Kindar Nesil Yetiştirmekten Sorumlu Bakan Nabi Avcı (morkoloz); ilk sözüm sana:
Çocuklarımıza yaptığın ya da yapılmasına göz yumduğun kötülüklerin hesabını bu dünyada olmazsa öbür dünyada vereceksin…
Bunu sen de biliyorsun.
Hatta çocuklarımızın beynini yıkamak için kullandığınız “cennet”in kapılarının sana ve senin gibilere kapalı olduğunu da biliyorsun…
Yani sen de morkolozsun…
Ne mi “morkoloz?”
Mahkemeye düşmeden ifade özgürlüğümü kullanmamın yolu…
En az sizin boş konuşmalarınız kadar boş bir sözcük!
Ben “morkoloz” diyorum; okur kafasındaki gerçek sözü bunun yerine koyuyor!
Bu da benim sefam olsun…
Morkolozsun işte, morkolozsun…
GÜNÜN SORUSU
Laik Türkiye Cumhuriyeti’nde 2-3 yaşındaki çocuklar bile başları örtülüp camiye götürülürken; bir şeriat devleti olan Suudi Arabistan’ın Prensi Abdulaziz bin Fahd, Newyork’un en popüler gece kulübü Avenue’de “eğlencenin dibine” vururken kameralara yakalanmış… Sorum, çocuklarının din tacirleri tarafından istismarına göz yuman saf anne babalara:
Çocuklarınızı sömürenlerin; bu “şeriat prensi”nden farklı olduğunu mu sanıyorsunuz?
MİLLETVEKİLİNE HAC KIYAĞI !
Suudi Arabistan bu yılki Hac ziyareti için Türkiye’ye 59 bin 200 kişilik kontenjan ayırdı.
Hacca gidebilmek için kuraya katılan vatandaşlarımızın sayısı ise bu kontenjanın tam otuz katı… Yani, 1 milyon 760 bin 751 kişi!
Hal böyleyken… Yani hacca gidebilmek bu kadar zorken, Diyanet İşleri Başkanlığı Meclis’teki tüm milletvekillerine bir ayrıcalık tanımış ve hepsini eşleriyle, çocuklarıyla anne ve babalarıyla birlikte, kuraya falan sokmadan hacca götüreceğini bildirmiş…
***
Be hey morkolozlar!
Hadi; dünya işlerinin hepsine torpili ve ayrıcalığı soktunuz… Bir eliniz yağda, bir eliniz balda… Anladık da…
Allah’a ulaşan yolda “ayrıcalık” görmeye utanmıyor musunuz?
Bu “torpil”i kabul edecek tüm milletvekillerine açıkça söylüyorum:
Sırada bekleyen 1 milyon 760 bin 751 kişinin hakkı size haramdır!
156+300!
Abdullah Gül’e sormaya devam ediyoruz. Söz sırası Şemsi Çınar’da:
“Abdullah Bey…
Demokrasiler, yöneticilerin halka hesap verdikleri rejimlerin adıdır.
Siz ise bir buçuk yılı aşkın bir zamandır bu köşede çok basit sorular soran insanları yok sayıyorsunuz? Benim sorum başka: Demokrasiye gerçekten inanıyor musunuz? Yoksa ‘kardeşiniz’ gibi siz de demokrasiyi sadece sizi şeriat hedefine taşıyacak bir ‘araç’ olarak mı görüyorsunuz?”
GÜNÜN İSYANI
İsyanım, Katar’a 3 bin askerden oluşan bir Türk Tugayı gönderme kararı alan AKP iktidarına:
Askerimizin Katar’da ne işi var? Ordusundaki asker sayısı 11 bin 900 olan bir ülkeye, 3 bin uzman asker göndermenizin nedeni ne? Ordumuzu bu ülkenin “paralı askeri” yapmaya mı niyetlisiniz? Dostunuz Katar Emiri Şeyh Tamim Bin Hamad Al Thani, bu hizmetinizin karşılığı olarak size ne verdi?
Aydınlık