atv haber’i yönettiğim dönemde Osmanlı soyundan değerli arkadaşım Neslişah Evliyazade’den rica ettim, kırmadı, aracı oldu, Osman Ertuğrul’u canlı yayına çıkardım.
*
Kimdi o?
Abdülhamid’in torunuydu.
Saltanat devam etseydi, Dördüncü Osman veya Birinci Ertuğrul adıyla “padişah” olacaktı.
*
Hem cumhuriyet tarihimizde, hem televizyon tarihimizde ilk’ti. Türkiye ekrana kilitlenmiş, yayının başlamasını bekliyordu.
*
Çıktı geldi Osman Ertuğrul.
Yanında zarif eşi, Zeynep Osman.
Son derece mütevazıydılar, öyle şaşaalı özel salonlar falan hazırlamadık, çalışma odama buyur ettik, oturdular. Hoşgeldiniz beşgittiniz filan, ne içerseniz dedik, çay lütfen dedi. Ayıptır söylemesi, bu kardeşinizin padişaha çay ısmarlamışlığı vardır yani… Hatta sohbet uzayınca pek keyiflendi, bir çay daha istedi, kusura bakmayın, burası Dolmabahçe Sarayı değil diyemedik, padişaha demli bi çay daha getirin dedik.
*
Neyse…
Sohbet bitti, haber saati geldi.
*
Türkiye tarihinde ilk kez canlı yayına çıkardığımız kişi, Abdülhamid’in torunuydu, şehzade Burhanettin Efendi’nin oğluydu. Annesi, şehzadeden ayrıldıktan sonra Atatürk’ün ilk kabinesinde yer alan maliyeci Cavit bey’le evlenmişti. Cavit bey kim? İzmir suikastine adı karıştığı için idam edilen Cavit beydi. Yani, ekrana çıkardığımız kişinin üvey babası, Atatürk’ü ortadan kaldırayım derken asılmıştı. Üstelik, az önce belirttiğim gibi, saltanat devam etseydi, kendisi resmen padişahımız olacaktı.
*
Oturdu stüdyoya.
Geçti kameranın karşısına.
Ne dedi biliyor musunuz?
*
“Ailemiz için çok kötü oldu ama, Türkiye kazandı. Ben Türk olarak doğdum, Türk olarak öleceğim. Atatürk, Türk halkı için çok iyi bir liderdi, muhteşem bir liderdi. Mustafa Kemal olmasaydı, İstanbul olmazdı. Memleketi kurtarmanın şekli, Cumhuriyet’i kurmaktı.”
*
Kelimesi kelimesine böyle… Saltanat devam etseydi, Fatih Sultan Mehmet’in tahtında oturacak olan kişi dedi ki, “Türk doğdum, Türk öleceğim, Mustafa Kemal Atatürk olmasaydı, İstanbul olmazdı, memleketi kurtarmanın şekli, Cumhuriyet’i kurmaktı.”
*
Ne öfke, ne kin.
Sadece minnet duygusu vardı.
*
Sarayda dünyaya gelen son şehzadeydi. Son Osmanlı’ydı. Hanedan protokolünde kendisine “devletli necabetli Osman Ertuğrul efendi hazretleri” diye hitap ediliyordu. 1933’te babasıyla birlikte ABD’ye yerleşmişti. Türkçesi kusursuzdu, akıcı şekilde İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca konuşuyordu. 1974’te çıkan af kapsamında ilk kez 1992’de Türkiye’ye gelmiş, 2004’te Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmuştu.
*
atv haber’deki canlı yayından üç sene sonra, 2007’de, cnntürk’e röportaj verdi. O röportajında da hiç eğip bükmeden, gayet açık konuştu. “Ben dahil bütün Türkler Atatürk’e borçluyuz, vatanı o kurtardı, Cumhuriyeti kurmakla çok iyi etti, o olmasaydı Allah bilir ne olurdu, padişahlık, monarşi, hilafet, şeriat, hepsi geride kalmıştır, gençler laikliğe ve vatanın bütünlüğüne sahip çıksınlar” dedi.
*
Dikkat isterim…
Osmanlı hanedanının reisi “laikliğe sahip çıkın” dedi.
*
Hürriyet’e Milliyet’e Habertürk’e konuştu, hep aynı konunun altını çizdi. “Unutmayın, eğer Mustafa Kemal Paşa olmasaydı, hiçbirimiz olmazdık, yaptığı devrim hanedan için kötü oldu ama, Türkiye onun sayesinde var, siz, ben, hepimiz varlığımızı o’na borçluyuz” dedi.
*
Atatürk düşmanlığı yapmak için Osmanlı’yı alet eden siyasi din tüccarları, Osmanlı döneminde yaşasalardı, sarayda faytoncu bile olamazlardı… Bunun kanıtı, bizatihi Osman Ertuğrul’du.
*
Ve, şimdi asrın liderimiz ne diyor?
“1919’dan başlatılan tarih anlayışını reddediyorum” diyor.
*
Osmanlı’dan bile daha iyi biliyor demek ki.
Sözcü