Tespit 1)
Fikri Işık, ODTÜ Fen Bilimleri Matematik Bölümü’nden mezun.
Davutoğlu kabinesinde Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı olarak bulundu.
Binali Yıldırım hükümetinde Milli Savunma Bakanlığı‘na getirildi.
Tespit 2)
Faruk Özlü, Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği mezunu. İTÜ’de yüksek lisans ve doktora yaptı. İspanya’da proje ve mühendislik, Harvard Üniversitesi‘nde üst düzey yönetici eğitimi aldı. Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nda sözleşmeli personel-mühendis olarak görev aldı. Müsteşar yardımcılığı ve müsteşar vekilliğine kadar yükseldi.
Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nın büyük projelerinde çalıştı. Örneğin, Türkiye’nin kendi tasarımı “ilk milli tankı ALTAY”,“ilk insansız hava aracı ANKA”, “ilk milli gemisi MİLGEM”projelerinin yürütülmesinde görev yaptı.
Binali Yıldırım hükümetinde Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı‘na getirildi.
Bu iki tespit ne anlama geliyor?
Neden AKP’li bu iki bakanı yazdım?
Türkiye, Ergenekon-Balyoz kumpasıyla “milli savunma sanayi” çalışmalarında çok zaman kaybetti.
Şimdi. Kaybedilen bu zaman tekrar mı kazanılmaya çalışılıyor?
Bu iki bakanın bu koltuklara oturtulmasının sebebi bu mu?
AKP’nin aklı başına geldi mi?.. Türkiye, terörle mücadelede dışarıya bağımlı ülke olmaktan kurtulmadığı sürece başarı imkansızdır!
Zaten, bunu bilenlerin, ilk milli piyade tüfeği teknolojisiniüreten MKE Silah Fabrikası Genel Müdürü Mustafa Tanrıverdi‘yi satın aldığı ortaya çıkmadı mı?
Bakınız…
Kendinize güldürmeyin
Biliyorsunuz…
PKK, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait Bell Süper Cobra tipi helikopteri omuzdan atılan SA-18 tipi MANPAD ile düşürdü.
“SA-18”, NATO’nun bu silaha verdiği isim. Silah esasen Sovyetler Birliği/Rusya menşeli ve orijinal adı; “9K38 Igla.”
Bizim medya başladı yaygaraya; “PKK, Rus roketiyle helikopterimizi düşürdü!”
Rusya ile ilişkiler iyileşme sürecine girdi; ve hemen bu tür haberler “medya pazarına” düşürüldü. Psikolojik savaşı iyi yapanlar biliyorlar ki; bu tür “haberlerin” alıcısı çok! Dikkatinizi çekiyordur: Bugünlerde teröristlerin ellerindeki silah araç, gereçler sıkça yazılır oldu!
Bakın. Silahtan giderek, vereni/satanı bulmaya veya birilerine sıvamaya çalışmak konuyu bilmemektir.
Örneğin, siz hiçbir yerde okudunuz mu; mayın İtalya’nındır!
Fakat… Asla mayın doğrudan İtalya’dan gelmez. Vahim silahlar başta olmak üzere, imalatçı firma veya ülke; uluslararası birçok kural nedeniyle doğrudan satış ve hibe yapamaz.
Burada ülkeyi-şirketi kurtaracak “end user” (kullanıcı) belgesidir.Yani hilesidir…
Rüşvet verilerek -genellikle- Afrika ülkelerinden “end user” alınıp, silah başka yere boşaltılır. Hepsi budur. Bu işi de, alıcı ya da çoğunlukla satıcı kotarır! (Elin oğlu, MİT TIR’ları gibi işi eline yüzüne bulaştırmıyor!)
Fransa, asayişi tam olmayan ülkeye örneğin mistral roketi satmaz. Hele araca monte olmayanı, yani omuzdan havaya olanı, asla! Çünkü sivil uçaklara / hedeflere kullanılma tehlikesi vardır.
Peki bu durum, ülkeyi/şirketi durdurur mu? Hayır. Aracılar vasıtasıyla el altından yapılır.
Yani, malzemeden yürümek nafile gayrettir. Oyuna getirilirsiniz.Kandırılırsınız.
(Bu arada laf geldi şunu eklemeliyim: Geçen hafta MİT’in “giriş ve çıkış kayıt işlemleri esaslarını” düzenleyen yönetmeliği değiştirildi. Üst yönetici tarafından kayda alınmaması uygun görülen silah vs. kayıt altına alınmayacak! İyi de zaten alınmıyordu! Yani bu değişikliğin anlamı; Hakan Fidan ve “arkadaşlarını” yasal olarak kurtarma operasyonudur!)
Konumuza dönelim…
Berlusconi’nin marifeti
PKK’nın düşürdüğü Süper Cobra helikopterini ABD’den aldık. PKK’nın en çok korktuğu helikopter bunlar.
Fakat, ABD istediğimiz sayıda helikopter satmıyor! Yıllar içinde verdikleri de artık çok yıprandı. Elimizde sadece sekiz adet var!
Erdoğan’ın nereden nereye geldiğine iyi bir örnektir:
Yıl, 2007 idi.
Berlusconi aracılığıyla el sıkıştığı İtalyan menşeli T-129 Atak helikopterleri sık arızalandıkları için bölgede hiç kullanılamıyor. Böyle bir anlaşma nasıl yapılır; anlamak mümkün değil.
Hangisini yazayım. İşin içine girdikçe canınız çok sıkılır. Örneğin…
PKK’nın düşürdüğü helikopterin elektronik koruma sisteminin neden devreye girmediği bilinmiyor! Üstelik. Sadece düşen helikopterde değil, o gün orada bulunan diğer iki helikopterde de koruma sistemi esrarengiz şekilde çalışmadı. “Birileri” elektronik karıştırma mı yaptı?
Şunu anlatmak istiyorum.
Karşımızda sadece PKK yok.
Karşımızda emperyalist güçler var.
Terörü bitirmenin en önemli nedenlerinden biri de, “milli savunma sanayini” kurmaktır. Teknolojinin tüm imkanlarından yararlanmaktır.
Görülüyor ki…
Yıllarca çatısı altında bulunan NATO’dan yarar yok.
Yıllarca müttefik olunan ABD’den hayır yok.
Aksine, el altından düşmanlık yapıyorlar.
Yani…
Umarım: Taşıma suyla değirmenin dönmediğini artık anlaşılmıştır.
Sonuçta…
Tam bağımsızlık anlayışıdır; “milli savunma sanayini” kuracak irade.
AKP bunu yapar mı?
Mevzubahis vatan olduğu için umutlanmak istiyorum.
Bakalım AKP’li iki bakan neler yapabilecek?..