AKP kadroları, propagandanın bütün yöntemlerini kullanarak hem gündemde hem de şimdilik ayakta kalıyor!”Ayakta kalıyor” diyorum, çünkü propagandadan başka hiçbir dayanakları yok. Meselâ, Kemal Kılıçdaroğlu’na iftira atmaya karar verdiler. Senaryoyu yazdılar, sahneye koydular. Cezaevleri komisyonunun AKP’li, CHP’li, MHP’li ve HDP’li üyeleri tutukluları ziyaret etmiş. Kılıçdaroğlu televizyon programında bunu söyledi. Tayyip Erdoğan, Bekir Bozdağ ve başta TRT olmak üzere bütün yandaş medya, haberi “Kılıçdaroğlu, teröristlerle görüştü” diye yorumladı!
Propagandada “çamur at, izi kalsın” yöntemine başvurmak, başlangıçta rakibi yıpratır gibi görünür. Sonuçta, çamurun izi kalır ama kimde? Bence, iz, çamuru atanda kalır. Çünkü her şeye rağmen gerçeği haykıracak gazeteciler hâlâ var!
Tayyip Erdoğan, propaganda yöntemi olarak referansları hileli kullanıyor. Meselâ bütün İslam dünyasının ve özellikle Türklerin çok sevdiği Muhammed Ali ile kendisi veya siyaseti arasında bir özdeşleştirme yapıyor. 1976 yılında Muhammed Ali’yi İstanbul’a Sultanahmet Camii’ne getirmişlerdi. Ben o sırada Ankara’da öğrenciydim. Muhammed Ali’yi görmek için İstanbul’a gitmiştim. Fakat zamanın Akıncı gençleri, Ali üzerinden camide propaganda yapıyordu!Başarılı insanları, kendi siyasetinle özdeşleştirerek topluma sunmak, ucuz ama etkili bir propaganda yöntemidir. Adamın ölüsünden bile faydalanıyorlar!
Erdoğan, Suriye Devlet Başkanı Esad için, “O bir katildir. 600 bin vatandaşını öldürdü. Ona yardımcı olanlar, onun katliamlarına da ortak sayılır. Bütün insanlık Esad’ı dışlamalıdır” gibi sözler sarf etti.Sahi, 600 bin Suriye vatandaşını kim öldürttü? Diyelim ki yarısını Esad öldürttü! Diğer yarısını da herhalde Suriye’ye teröristleri dolduran, onları eğiten, silah ve mühimmat veren hatta lojistik destek verdiğini itiraf edenler öldürtmüştür değil mi? Esad, vatanını savunuyor; AKP iktidarı, Suriye’de iç savaşı körüklemekle ne yapmış oluyor?
Komşunuzda Batılı istihbarat örgütleri bir yangın çıkarmış. Siz de bu yangına körükle koşmuşsunuz. Yangından kaçanların, ölenlerin hesabı sizden sorulacak diye korktuğunuz için suçu Esad’ın üstüne atıyorsunuz! “3 milyon inan bize sığındı” diye övünüyorsunuz. Yahu onları yurtlarından eden siz değil misiniz?
Çözüm süreci zarar görmesin bahanesiyle PKK’nın silâh yığınağı yapmasına seyirci kaldığınız halde, şimdi şehitler verilmesinden CHP ve Kılıçdaroğlu’nu sorumlu tutuyorsunuz!
Yeni Savunma Bakanı Fikri Işık, “Bir terör örgütü şehirlere bomba yerleştirecek, bundan valinin haberi olacak da operasyon yetkisi vermeyecek bu akla muhal bir şeydir” diyerek, inkâra kalkışıyor!PKK’nın çözüm sürecini bölgede yığınak yapmak için kullandığını, bunlara operasyon da yapılmadığını Tayyip Erdoğan da Bülent Arınç da itiraf etmedi mi? Daha önce MİT Müsteşar Yardımcısı, Oslo’da, PKK temsilcisine, “Büyük şehirleri bombalarla doldurduğunuzu biliyoruz” dememiş miydi? Bu kişiye “Biliyorsanız, bombalar taşınırken siz ne yapıyordunuz?” diye hesap sordunuz mu?
***
Bakınız BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, “Kararlı, cesur, topyekûn bir mücadele verilmiş olsaydı değil bir kere, 32 kere bu terör örgütü bitirilir, PKK diye bir şey ortada kalmazdı” diyor; “Çözüm sürecinin maliyeti bize sadece terör hadiseleri, şehitler, çatışma alanına dönüşen şehirler olmadı. Türkiye’nin yanı başında Suriye’nin kuzeyinde, PYD adıyla bir PKK bölgesinin oluşmasına sebep oldu. Türkiye gerçekten terörü bitirmek istiyorsa Kandil’i, PYD’yi ortadan kaldıracak, PKK’ya destek veren belediyelerin tamamını görevden alacak. Acil olarak bunlar yapılmayacaksa hiç kimse bize terörle mücadeleden bahsetmesin” diyor.
Kimse yalan, dolanla iktidarda kalamamıştır, AKP kalabilecek mi?
yeniçağ