Ey ekonomi hocaları, profesörleri, doçentleri, yardımcı doçentleri! Şu çelişkiyi çözemedim. Siz bir açıklama getirin. Bir ekonomide durum iyiye gidiyorsa milli gelir artıyordur, paylaşılacak pasta büyüyordur değil mi?.. Siz böyle konuşur, şunu öğretirsiniz:
Sanayiciler ağlarsa.
Bankacılar güler.
İkisi birden ağlarsa.
Milli gelir düşer.
Ey hocalar!
Ey kavuklular!
Ey bilenler!
Hem sanayici ağlıyor.
Hem bankacı ağlıyor.
Fakat Türkiye büyüyor.
Şeytan bunun neresinde?
Büyüme mi yalan?
Gözyaşı mı hakiki?
Ey hocalar!
Çelişkiyi siz anlıyorsunuzdur.
Bize de anlatın!
* * *
Gazetelerin ekonomi yazarları (SÖZCÜ hariç) “sanayici ile bankacının mezarlıkta ağlayanına” döndüler. Hani mezarlıklarda zenginlerin bir yakını gömülürken para karşılığı ağlayan, dövünenler var ya onlara benzediler. Bu ekonomi yazarları bir gün sanayicilerin “ağlayanı” oluyorlar, öbür gün bankacıların “ağlayanı” kesiliyorlar.
Gariban her gün ağlıyor.
Yoksulun gözyaşı kurudu.
Onların ağlayanı yok.
Üç gün önceydi.
“500 Büyük” açıklandı.
Bir yıldaki üretimi, satışı, cirosu, çalıştırdığı işçi açısından “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Şirketi’nin 2015 yılındaki durumunu” sergileyen bu araştırmadan sonra hıçkırıklar gazete sütunlarını doldurdu. İSO, araştırmayı ekonomi yazarlarına verdi. Okudular.
2015 yılında:
Şirketler 28 milyar TL kâr etti.
Türkiye’nin en büyükleri 500 büyük firma; bu kadar kâr edebilmek için 306 milyar liralık (küsurları var, ben yuvarlayarak yazıyorum) borç alarak üretim yapmışlar.
Hem dışarıdan dolar.
Hem içeriden TL.
Borçlanmışlar.
* * *
500 Büyük Firma’da:
Borç yüzde 60’a çıktı.
Öz kaynak yüzde 40’a indi.
Oysa tersi olması gerekirdi.
Finansman gideri:
28 milyar TL oldu.
Faiz gideri:
10 milyar TL.
Firmalar dışarıdan dolarla borçlandıkları için ve dolar da arttığı için “dövizden vurgun” yemişler, içeride faizler de arttığı için “faizden de vurgun” yemişler. Türkiye’nin 500 Büyük Firması anketini yorumlayan sanayicilerin sözcüsü, “çok kötü durumdayız, borç 60- öz kaynak 40, hem dolardan hem faizden vurgun yedik, matematiğimiz şaştı” diyor.
* * *
Ey hocalar!
Ben “şaştı” lafını duydum.
Siz de duymuşsunuzdur
Bir hafta önce bankacılar “matematiğimiz şaştı” demişler, ekonomi yazarları yine ağlamıştı:
Bankaların sermayesi eridi.
Sermaye yeterliliği:
Yüzde 20 idi.
Yüzde 10’a düştü.
Düşüş tehlike sınırını aştı.
Banka kârlılıkları ufaldı.
Net faiz marjı 3.5’a indi.
Batık krediler yükseldi.
Dönmeyen alacaklar şişti.
Türkiye’ye gelip bankalara ortak olan dış para sahipleri de hisselerini satıp gitme eğilimine girdiler. Türkiye’de bankalar yeni kaynak yaratmak için dış borç bulmaya ağırlık verdiler. Dış borca abanmanın sonu kötü.
* * *
Ey hocalar!
Görüyorsunuz.
Avrupa ülkeleri bile yüzde sıfır, yüzde bir büyümeyi ancak tuttururken Türkiye’de köprüler, hava meydanları, Boğaz’a döşenen tüp geçişler, dağları delen tüneller, artan AVM’ler, Cumhurbaşkanı’na padişah sarayları, Suriyeli mültecilere 10 milyar dolar harcamalar, ancak 70 milyon dolarlık ticaretin olduğu Somali’ye 65 milyon dolarlık külliyeli büyükelçilik binası yapmalar, bankaların altında Mercedesler, örtülü ödenekten rekorun rekoru harcamalar…
Türkiye uçtu, uçacak.
Büyüme yüzde 4.
Fakat!
Hem sanayici ağlıyor.
Hem bankacı ağlıyor.
Bu çelişki nedir?
Büyüme mi kof!
Gözyaşları mı hakiki!