Yeri geldikçe tekrarlıyorum. Yine ifade edeceğim;
İçimizi yaralayan çok acı ve şok olaylarda, duyarlılığın en hassas olduğu noktalarda, bırakın bazı acı gerçekleri anlatmayı, kıyısından bile ifade edemeyiz. Olmaz!.. Yeri ve zamanı değil der, içinize atarsınız. İncitmeme duyarlılığınızın en tepe noktasıdır o an… Aradan biraz zaman geçmesini de bekleyebilirsiniz.
Mardin Midyat’ta emniyet müdürlüğü binasına yapılan kahpe saldırıda büyük şok ve üzüntü yaşadık aynı diğerlerinde olduğu gibi. Fakat daha travmatik olan kahraman şehit 2 kadın polisimizden biri 6 aylık bebeğine hamileydi. Ara sıra bu köşeden -çok gerekli olduğuna inandığımda- terörle mücadelede sahada yaşanan aksaklıkları da dile getiririm. ADSIZ’ın fakir yazarını takip edenler, halihazırdaki saltanatın terörle mücadeledeki söylemlerine hiç inanmadığıma da şahittirler. Bölücü itlerin kahpe saldırısının ardından -adı ve rütbesi bende saklı- bir güvenlik mensubundan mektup aldım. Her satırında dehşete düştüm. Kendisiyle tekrar görüştüm, gerçeklerin faş edilmesi için yazdıklarını yayınlayacağıma söz verdim. Acı çok sıcaktı. Hâlâ o sıcaklığı da geçmedi. Fakat millet ve devletin bekası için çok kritik bir kavşağa geldik. Önce o mektuptan özet satırlar;
“…Olayın ortaya koyduğu vahim tablonun arkasında daha vahim hatalar zinciri yatmaktadır. Olayla ilgili en önemli husus saldırıda kullanılan aracın, Jandarma tarafından takip altında olmasıdır. Patlamadan 15 dakika önce Jandarma tarafından Midyat İlçe Emniyeti’ne araç hakkında bilgi veriliyor ancak bu esnada İlçe Emniyet Müdürünün evinde olduğu ve haber verilmesine rağmen ne telsiz muhaberesiyle ne de telefonla kimseyi ikaz etmemesi nedeniyle yeterli tedbirler alınamıyor…
İlçe Emniyet Müdürünün tedbir olarak yaptığı tek şey, diğer ilçelerde de sabit uygulama olan beton bariyer koydurmak. Ancak bu ölçüde büyük bir patlayıcı ile saldırı yapılacağının bilinmesine rağmen İlçe Müdürünün zahmet edip yerinden kalkmaması kolay kolay açıklanabilecek bir ihmal olamaz. Dahası bölgenin risk potansiyeline rağmen bina korumasına iki bayan personelin verilmesi ayrıca bir skandal olarak görülmelidir. Bayan polislerin çevre koruma nöbeti tuttukları yerler genellikle risk potansiyeli olmayan Batı’daki karakol ve Emniyet binalarıdır. Saldırı ile ilgili bir diğer hassas nokta ise bombalı araca ilişkin (47 LE 517) bilgilerin Haziran ayı başında Emniyetin ilgili birimlerine bildirilmiş olmasıdır. Yani bu aracın bombalı bir saldırı gerçekleştireceği bilinmektedir. Özellikle bölgedeki tüm kolluk birimlerine iletilen bu bilgiye rağmen, aracın Batman istikametinden gelmesi, bu süreç içerisinde yakalanamaması, yol uygulamalarının aslında çok da efektif olmadığını gösterdi. Eylemci Dirok Amed (kod) İshak Katar isimli örgüt mensubunun da güvenlik birimlerinin kayıtlarında örgüt mensubu olduğu bilinmesine rağmen, eylemi yapana kadar bu şahsın uzunca bir süre Batman-Mardin istikametinde yol aldığı ancak etkisiz hale getirilemediği görülmektedir. Jandarmanın Mardin’de bu aracı takibe aldığı ancak takip esnasında aracın kaçması üzerine anında ilgili birimlere haber verildiği de dikkat çeken bir diğer husus.
Bu tarz vakalar terörle mücadele gibi binbir zorluğu olan bir alanda yaşanabilecek durumlar diyebilirsiniz. Ancak bazı hususlar var ki bunların mazereti ve müsamaha gösterilmesi asla kabul edilemez…
Bölgede onlarca kapama, uygulama noktalarına rağmen bu aracın nasıl İlçe Emniyetin önüne kadar geldiği sorusunun cevabı yüreklerimizi bir kez dağlayacak cinsten. İlçe Emniyet Müdürünün geçişi sebebiyle, yine kendi talimatıyla açık bırakılan kapama noktasından bombalı aracın da geçmesi, böylesi vahim bir olayın yaşanmasında en kritik hatalardan bir diğeri olarak görülebilir. 250 personeli olan Midyat İlçe Emniyetinden 60 polisin yaralandığı bu olay, bir polis müdürünün keyfiyeti sebebiyle etkin şekilde püskürtülememiştir…
Son süreçte kamu binaları ve özellikle güvenlik birimlerine ait binaların çevrelerine yerleştirilen beton blokların çok faydasının olduğu anlatılmakta. Ancak Midyat olayını derinlemesine incelediğimizde durumun tam olarak öyle olmadığı görülüyor. Zira bu beton bloklar sistemli bir şekilde yerleştirilmediğinde patlamanın basıncının katlanmasına ve binaya daha fazla zarar vermesine yol açıyor. Ayrıca örgütün bu beton blokları parçalayabilecek nicelikte patlayıcılar kullandığı ve bu nedenle, patlama sebebiyle beton blokların da şarapnel etkisi yapabileceği riski güvenlik güçlerinin bir diğer çekincesi. Olay sonrası, olayda yaşanan hatalar zinciri daha farklı bir hata sarmalıyla devam ediyor. İstihbarat toplama, önleme ve gerekli çalışmaları yapma gibi işlemler büyük ölçüde İl Emniyet Müdürlüğü bünyesindeki İstihbarat Şube sorumluluğundadır. Ancak bu olayla İstihbarat müdürünün sorumluluktan kaçmak için Midyat İlçe polisini suçladığı da bir diğer vahim husus olarak dikkat çekiyor… Midyat olayı üzerinden daha birçok çıkarılacak ders ve sonuç bulunmaktadır.”
Esasında bu mektup, devlet idaresinde saraya tam itaat kriterinin nelere mal olduğunu da anlatan bir gerçek belge.
Onun için, 19 Haziran’da bu mektubu yanınıza alarak Ankara Esenboğa’daki kurultaya gidin diyorum.
Yarın başka bir mektupla devam edeceğim. Hiç tereddüdünüz olmasın!..
Ankara bu kurultaydan çok şey ümit ediyor. Devlet ve millet bekası için “önümüzü açın” diyor.
yeniçağ