Okuma yazma bilmeyenlerle, üniversite mezunları eşit oy hakkına mı sahip olmalıdır? Hiç kuşkuşuz eşit oy hakkına sahip olmalıdır.
*
Ve aslında tam tersine…
Seçmenin değil, seçilenin eğitim seviyesi kriter olmalıdır.
*
Mesela asrın liderimiz…
İmam hatip’teki karnesine bakıyoruz.
Kur’an-ı Kerim’den sınıfta kalmış!
*
Miting kürsülerine Kuran’ı Kerim’le çıkıyor ama, Kuran’ı Kerim dersinden anca bütünlemeyle geçebilmiş.
*
(TRT’de asrın liderimize yalakalık olsun diye dizi çektiler, o dizide imam hatip öğrencisiyken canlandırılan asrın liderimiz hakkında “Kur’an bülbülü” deniyor iyi mi… Halbuki bütünleme sınavıyla kurtarmasalar, Kur’an bülbülümüz, Kur’an’dan çakmış.)
*
Peki ya Arapça dersi?
Zayıf!
On üzerinden üç almış.
Sınıfta kalmasın diye kanaat notuyla ite kaka beş vermişler.
*
(Hâlâ çıkıyor “Türkçe’yle felsefe yapılamaz, Osmanlıca bilmeniz lazım, bizim lisanımızı değiştirdiler, dedemizin mezar taşını okuyamıyoruz” filan diyor… Arapça’dan zorla üç almış, sanırsın filoloji profesörüdür.)
*
İngilizce bilmiyor.
İngilizce bilmediğini hepimiz biliyoruz.
Ama, TBMM’nin resmi internet sitesindeki özgeçmişinde “İngilizce bilen” yazıyor.
*
Üniversite diploması desen…
Hepten muamma.
*
Dünyanın hangi siyasetçisine sorarsanız sorun, iki kelimeyle izah eder, şu şu okuldan mezun oldum der. Bizimkine soruyorsun, 64 sayfalık açıklama geliyor… Efendim okulun ismi şöyleymiş de, sonradan şuraya bağlanmış da, bilahare ismi şöyle değişmiş de, ticaret yüksek okuluyken iktisat fakültesi olmuş da, idari bilimlerken ticari bilimler haline getirilmiş de, iki veya üç yıllıkken dört yıllık olmuş da, ismi gene değişmiş de, üniversite olmuş falan.
*
64 sayfayı sabırla okuduktan sonra, soruyorsun.
– Okul nerede birader?
– Yok.
– Diploma nerede?
– O da yok.
*
Seçmenin değil…
Seçilenin eğitimine bakmalıdır.
*
Erol Evgin’in sanatçılığına tüm Türkiye şahitlik eder…
Senin diplomanın şahidi kim?