NERDE KALMIŞTIK…?
ALPARSLAN BAŞEĞMEZ
KARABÜK’E…
NELER OLUYOR…?
Çivisi mi çıktı…
Zıvanasından mı ayrıldı…?
Günden güne…
Anlaşılmaz bir hal mi alıyor…?
Sahi…
Karabük’e…
Neler oluyor…?
Gün geçmiyor ki…
Bir olay olmasın…
Gün geçmiyor ki…
Siyaseten kafa göz yarılmasın…
Gün geçmiyor ki…
Sapla saman birbirine karışmasın…
Sahi…
Karabük’e…
Neler oluyor…
Bir Karabükspor…
Durduk yerde…
Başa bela oldu…
Siyasetçi siyasetçiye “Madik” attı…
“Oyuncak” için, “Oyuncakçı” ya ihtiyaç duyulmayınca…
“Oyuncak” “Kambur” oldu…
Ne sırtta taşınmasına…
Ne de…
Karabükspor üzerinden…
Hava atılmasına gerek kalmadı…
Yük ağır…
SPK bir taraftan…
Bazı hissedarlar bir taraftan…
Homurdanmaya başlayınca…
Çare malın ortada bırakılmasına…
“Kim alırsa alsın” havasına büründü…
Sonunda al takke ver külah…
Tam siyasi kumpas işletilecekken…
“Rafet’in fendi”…
“Kimleri yendi” durumu ortaya çıkacakken…
Sözüme çok dikkat edin…
Çok yakın bir gelecek de…
Karabük’ün başına bela olacak bir “Adam” sayesin de…
Ortalık toza dumana karıştı…
Başkanlığa soyunan…
Böyyük bir işadamı kim vurdu ya gitti…
“Rafet”in bazı “Çekinceleri ?” dolayısıyla…
Saldıramadığı “Başa bela”nın yerine…
Ketenpereye getirilen ve “Böyyük Devlet Büyüğü”nün tetikçiliğini yapmak mecburiyetinde bırakılan…
Ömer’in başın da kabak patladı…
Ömer bunu hak etmedi mi …?
Etmez olur mu…?
Hem de nasıl hak etti…
Şu on bir satırda…
Ne hainlikler…
Ne tehditler…
Ne kepazelikler yaşandı…
Ama…
Fırtına gibi geldi…
Tayfun gibi esti…
Seher yeli gibi kayboldu gitti…
Biz de ahrazız ya yedik…
Öylemi…?
Vay benim sarı saçlı mavi gözlü her devirde bir yerler de sanki bulunmak mecburiyetinde olan Taner’im vaaaaaaay…
Allandı…
Pullandı…
Çocuk…
Kucağına emaneten yollandı…
Taner eski sendikacıydı…
Oldu mu sana “Emanetçi”…?
Kapı kapı dolaşıp yalakalanan bazı “DANGALAKLAR” da yine her zaman olduğu gibi havasını aldı…
Bu sefer de “Taner” in boyu bu işe kısa geldi…
İstenen ve beklenen kıvam tutmayınca istifası istendi…
O da kazığı yiyip oturdu mu kıçının üstüne…?
Durup dururken…
“ARMİN” in fendi her kesi yendi…
Tüm dümenleri çeviren “ARMİN” amaaaaaaaa…
Millet çingene karıları gibi…
Saç saça…
Baş başa…
Göstermelik de olsa…
Birbirinin kanını emdi…
Ne oldu şimdi…?
“Mıstık başa kuzgun leşe”…
“Mustafa mıstık”…
“Arabaya kıstık”…
“Bir mum yaktık”…
“Seyrine baktııııııııık”…
Havasıyla…
“Mıstık” terfi edecekmiş…
“Oyuncakçı” olacakmış…
Nekada güzel…
Negada güzel…
Hayırlı olsun…
Hayırlı olsun…
Yeni “Oyuncakçı” mız hayırlı olsun…
Bu ara da…
Rafet her kavga da biraz daha yıpranıyor haberi yok…
La Rafet sen baksana işine gücüne…
Ağanın…
Belediyenin önü gezi alanı oldu…
Güzel…
Hadi çok güzel…
La çok çok güzel tamaaaaaaaam…
Güzel de…
La oralara güneşten yağmurdan korunaklı…
Oturma gurupları koysan…
Millet…
Deli danalar gibi…
Bir oyana bir bu yana koşarken…
Soluklanmak için oturabileceği yerler bulsa…
Olma mı be ağanın…?
Olma mı…?
Nasıl oldu da bunu düşünemedin…?
Eeeeeeeey benim Rafet’im hey…
Hey hey de hey hey…
Hey hey de hey hey…
Gevezeye işin düşer…
İş yaptırırsan…
“Yedi mahalleye dallı düdük nallı kavak olursun” derler…
Kumbara hattı zatında bunları duyup sana iletmesi lazım ama…
“Tosun devlete memur olunca” diye bir hikâye vardır ya…
O hesap…
Yavrum görevini savsaklamış…
Ne de olsa her devrin “Ceketi”…
Değil mi…?
Bir de marzing çıktı başımıza bela…
İtalyancılarla…
İspanyolcular…
Dut yemiş bülbül…
Kent konseyinin başından tık yok…
“Çöplükçü” desen…
Kanarya kuşluğunu İspanya da bırakmış…
Kış kışlığını…
Puşt puşluğunu yapıyor…
Ziraatçi…
Verem savaşçı…
Odacı…
Modacı…
Pazenci…
Basmacı…
Kaput bezci…
Kunduracı…
Zaten kayıp…
Erkekler savaşı yapılıyor…
Marzing için…
Marzing 1. erkekler savaşı…
Yavruuuuuuuum…
Yesinler sizin savaşınızı…
Ne menkıbeler…
Ne menkıbeler…
Ulan biz nasıl bir Karabük’te yaşıyoruz arkadaş ya…
Taşıma işi için kimler kimlere rica etmiş…????????
Kim kiminle ortakmış…???????????????
Kaça gelecekken nakliye…???????????
Kaça bağlanmış…?
Kim ne için “Başa bela” ya arka çıkmış…
Destek vermiş…
Neler neler…
Vallahi utanıyorum…
Yazmaya utanıyorum…
Ne biçim rezilliktir anlayamıyorum…
Hülasa…
“Başa bela” kamyonları için savaş veriyor…
Ya “Camışcı”…
Yani…
“Varilci Osman”
“Altta kaldım, la biz de mebbusuz be ağanın esamemiz okunmuyo, çekelim gılıcı cenk ediyo gibi gözükelim de belki biraz sesimiz duyulur, Varilciliğimiz unutulur da Osman da bu saye de adam yerine gonulur” diye…
O da kendi çapında savaş veriyo garibim…
Pekiiiiiiiiiiiiiiiiii…
İşin esası ne…
Firma…
Marzing…
Karabük’e kalleşlik yapıyor…
Gerçi bir sürü hain Karabük’e kalleşlik yapıyor ya…
Marzing sonuncu…
Her ne kadar “Biz bunca insana ekmek veriyoz somun dağıtıyoz” diyerek…
“Somuncu Baba” rollerine soyunsalar da…
Marzing…
Karabük’e kalleşlik yapıyor…
Fabrika usulüne uygun çalıştırıl mıyor…
Verilen sözler tutul muyor…
Bir sefer…
Sadece bir yemekleri nasip oldu…
Çebioğlu tesislerinde ki havuz başında…
Şimdi…
Kusasım geliyor…
Marzing öyle de…
Kardemir’in sinteri başka türlü mü…?
Mesai dışı…
Cumartesi Pazar…
Tüm geceler…
Tozu dumana katıyor…
Esas mercek altına alınması gereken yer…
Kardemir…
Bir de şu “İşçiye emekçiye acıyoruz, onları düşünüyoruz” edebiyatı yapılmıyor mu…?
Çıldırıyorum…
İşçiye emekçiye acısanız…
Kardemir den kovulan iş akdi fesh edilen 307 işçiye acır da destek olurdunuz…
Bunlar boş laf booooooooş…
Marzing de…
Adam bir yılda aldığı…
Kurşunu, çinkoyu, ağır metali…
Bir saniye de içine çekmiş…
Yataklara düşmüş…
Hastanelik olmuş…
Kardemir de sinter de çalışan bir sürü yiğit kanser olmuş…
Hala dır dır dır dır dır dır dırlanıyorsunuz…
Utanın be utanın…
Allah dan korkun…
Utanıııııııııın…
Hem siyaseten…
Hem ticareten…
Hala kene gibi…
Garibanların sırtına yapışmış…
Garip gurabanın…
Fakir fukaranın…
Kanını emiyorsunuz…
Ondan sonra da…
Sokaklar da böyyük adam sufatıyla…
Dolaşıyorsunuz…
Eveeeeeeet…
Karabük’e…
Neler oluyor…?
Neler oluyor biliyor musunuz…?
Günden güne…
İnsanlık kayboluyor…
Saygılarımla…
Cep No: 0 505 522 67 25