FETÖ ile mücadele adı altında; İktidarın, toplumun kendilerinden olmayan her kesimine yönelik saldırıları ve baskıları artarak devam ediyor. 15 Temmuz sonrası gelişen duruma ve İktidarın tasarruflarına bakıyorum; buradan demokrasi, Milli Hâkimiyet, hukukun üstünlüğü, barış ve huzur çıkmaz. Çıksa çıksa; daha fazla otoriterleşme, halen devam eden anayasa ihlalini ve fiili başkanlık sistemini meşrulaştıracak sandıksal girişimler ve daha fazla terör çıkar.
Problem; ne olduğu anlaşılmadan, asla çözülemez. 15 Temmuz sonrası İktidarın icraatlarına bakıyorum, problemi anlamamış! Kahin değilim ama şimdiden söyleyebilirim; bu İktidar bu problemi çözemez ve daha da katmerleştirerek içinden çıkılamaz bir hale getirir.
İktidarın problemi anlamamasının nedeni; “Siyasal İslamcı” ideolojisi, “Yeni Osmanlıcı” hayali ve mezhepsel bakış açısıdır. Bu temel yönleriyle, darbe girişimini yapanlardan hiç farkları yoktur. Hala darbe girişiminin siyasal kanadına karşı bir şey yapılmıyor veya yapılamıyor. Bunun en önemli nedeni; siyasi kanadın AKP içinde olmasıdır. Bu yapılmadan FETÖ ile mücadele, yalandır.
Darbe girişiminin, “Allah’ın bir lütfu” olduğu söylenmiştir. Bunun anlamı; “Bize muhalif olan herkesi temizlemek için, bu girişim bir fırsattır.” Ama bu fırsat; “Ne istediler de vermedik” yaklaşımıyla, yine İktidar tarafından yaratılmıştır. Devletten 100 bine yakın insanı uzaklaştırdılar. Peki, bunların hepsi Cemaatçi mi? Tabii ki, değil! Fırsattan istifade ile; Türk Silahlı Kuvvetlerinde, Bürokraside, Yargıda, Poliste, akademik dünyada ve iş dünyasında cadı avı yapıyorlar.
Bugün size, cadı avından etkilenen Yusuf Sevingen isimli bir okurumun mektubunu sunuyorum. Takdir sizlerin…
“Saygıdeğer Komutanım,
2009’da, komutanı olduğunuz Deniz Harp Okulu’nda askerlik yaptığım dönemde sizinle ilgili duyduklarım ve gördüklerime, Nevşehir’deki 3 yıl önceki konferansınıza katılmış birisi olarak ve TV ekranlarında da konuşmalarınızdan anladığıma göre sizinle ilgili edindiğim izlenim; iyi ve haksızlıklara tahammülü olmayan bir asker, bir yazar olduğunuz şeklindedir. Bu nedenle, kendimle ilgili bir olayı sizin dikkatlerinize önemle sunuyorum.
Bunun belgesini de ekte, sizinle paylaşıyorum. Ben, Nevşehir’in Acıgöl ilçesinde bulunan 4 Temmuz Ortaokulu’nda, 2013 yılından itibaren müdür yardımcılığı görevini yürütmekteyim. 15 Temmuz’da gerçekleştirilen malum FETÖ kalkışmasından 1 ay sonra, 13 Ağustos 2016 günü, sosyal medya üzerinden siyasi içerikli ve Hükümet yetkililerini eleştiri sınırlarını aşan yorum ve paylaşımlarda bulunmak iddialarına dayanılarak, Valilik oluru ile görevden uzaklaştırıldım.
Üç-beş dedikoducu iddia sahibinin neden olduğu hakkımda verilmiş olan bu kararın, çok ağır ve haksız olduğu düşüncesindeyim. Şöyle ki; OHAL’in nedeni, 15 Temmuz FETÖ kalkışmasıdır; amacı ise FETÖ ile mücadeledir. KHK’ların amacı da budur. Fakat benim, görevden uzaklaştırılma nedenlerim arasında, FETÖ’nün ‘F’ si bulunmamaktadır.
Bu işlem, açık bir biçimde hedef şaşırtmadır. Ve görüleceği ve anlaşılacağı üzere, şahsımın görevden uzaklaştırılmasına neden olan atılı iddialar arasında; siyasi propaganda, hakaret, küfür gibi iddialar kesinlikle bulunmamaktadır. ‘Siyasi içerikli ve eleştiri sınırlarını aşmak’ gibi atılı iddialar ise; öznel ve subjektif bir değerlendirmedir. Bir olgu üzerinden değil de, tamamıyla bir algı üzerinden görevden uzaklaştırılmam hasebiyle, FETÖ’cülerle hakkımda yapılan işlem bakımdan (görevden uzaklaştırılma) aynı çuvala konarak, şahsıma yönelik bir karalama operasyonu yapıldığı kanaatlerini taşıyorum.
Bu işleme karşı yetkili yere itiraz ettiğimde; FETÖ ile bağlantı kurulup görevden uzaklaştırılanların itirazlarına nasıl cevap verilmiş ise, bana da aynı cevabın verildiğini gördüm. Yani görevden uzaklaştırılma nedenim farklı olmasına rağmen, itirazıma karşılık verilen cevabi yazı aynı. Bunun adı; aynı muameleye tabi tutulmaktır, kesinlikle haksız ve adalet dışıdır.
KHK’ların; “FETÖ ile mücadele edilsin” diye çıkarılmış olmasına rağmen bazı ellerde nasıl fırsatçılığa, haksızlığa, adaletsizliğe, işgüzarlığa ve istismara açık olduğunu ve maruz kaldığını bilmenizi isterim. Size sorum şudur; görevden uzaklaştırılma nedenime bağlı olarak, bu konuyu dava edebilir miyim? Benim başımdaki bu olayın KHK’lar kapsamı dışında olduğunu düşünüyorum, atılı iddialar hafif ama işlem çok ağır değil midir?
Sosyal medya üzerinden Hükümet yetkililerini eleştiri sınırlarını aşmaktan ve siyasi içerikli paylaşımlardan dolayı şahsımın görevden uzaklaştırılarak, OHAL’in ve KHK’ların asıl hedefinin nasıl şaşırtılıp, aksi istikametlere evirildiğini görebiliyorum. Ve gerçekten endişeleniyorum. Derdimi kimseye anlatamıyorum, arada kaynadığımı düşünüyorum ve eski bir askeriniz olarak desteklerinizi bekliyorum… Saygılarımla…”