Ataç İnşaat ve Sanayi A.Ş. ile Anteks Antalya Tekstil Sanayi ve Ticaret A.Ş., 1960 yılında Hikmet Ataman ve Hüseyin Çalık tarafından kuruldu. Daha sonra Ataç Grubu altında toplanan iki şirket bünyesinde iplik, boya ve dokuma fabrikaları, enerji firması, özel okul ve otelleri barındırıyordu. Ataç İnşaat, 2011’de cirosunu en çok artıran Türkiye’nin üçüncü şirketi seçildi ve çoğu kez de Türkiye’nin en büyük ilk 500 şirketi arasında yer aldı. Anteks ise Armani, Lacoste, Versace gibi dünya devlerine yönelik üretimler yapıyordu.
ÇÖKÜŞ 2011’DE BAŞLADI
Grubun çöküşü, 2011’de yapılan halka arzla başladı. Batış sürecine giren grubun kurtarılması amacıyla anlaşma yapılan fon şirketinin oluşturduğu yeni yönetim kurulu da Ataç ve Anteks için iflas erteleme istedi. Birçok alacaklı ise şirketin iflası için başvurdu. Antalya 1’inci Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen iflasın ertelenmesine ilişkin davanın karar duruşmasında mahkeme, her iki şirketin de iflasına karar verdi. Bu kararla yönetim düşerken, şirketlerin tüm malvarlıklarına da el konuldu ve iflas dosyaları açıldı.
ÜÇ BÜYÜK FABRİKA SATIŞA ÇIKARILDI
İflas kararının ardından Antalya 6’ncı İcra Dairesi’nce gruba ait Altınova’da bulunan iplik fabrikası ve tarımsal alan ile Organize Sanayi Bölgesi’ndeki iki adet dokuma-terbiye ve iplik fabrikaları için 8 Eylül 2016 günü için satış ilanı verildi. Altınova’daki 52 dönümlük fabrika ve tarım alanı için 32 milyon 731 bin TL, OSB’de 78 dönümlük alandaki fabrika için 28 milyon 83 bin TL, OSB’de 116 dönümlük fabrika için de 52 milyon 778 bin TL muhammen satış bedeli belirlendi. Üç fabrika, içindeki makine ekipmanları ile birlikte satılacak. Altınova’daki tarımsal alanda ise çoğu portakal ve çam olmak üzere zeytin, incir, nar, andız, hurma, söğüt, kavak gibi 20’ye yakın tür ve 1039 adet ağacın da bulunduğu tarımsal alan, icra yoluyla satılacak.
İFLAS KARARINA TEMYİZ İSTENDİ
Davada Çalık ailesini temsil eden avukat Arif Karabağ, SPK tarafından yapılan inceleme neticesinde iflas erteleme dosyası hazırlanırken muhasebe hilesi ve gerçeğe aykırı işlemler yapıldığı gerekçesiyle iflas kararını Yargıtay’a temyiz etti. Mahkemenin iflas gerekçelerini bilmek ve öğrenmek için öncelikle süre tutumu istendiğini belirten Arif Karabağ, şöyle konuştu:
“Çünkü bu davanın başından sonuna kadar usule aykırı işlemler yapılmış; davacı tarafta yer alan ve hiçbir zaman yönetici vasfı olmayan ama şirketi iflasa sürükleyen kişilerin suça konu eylem ve işlemler içinde olduğu defalarca sunulan dilekçelerle mahkemeye izah olunmaya çalışılmıştır. Dosyaya davanın başında sunulan bilançoların gerçeği yansıtmadığı, bu bilançoları dikkate alıp hiçbir şekilde yeterli inceleme yapmayan kayyum ve bilirkişilerin de sorumlu olduğu, SPK’nın dosyaya ulaşan raporlarında işaret edildiği üzere iflas erteleme dosyası hazırlanırken süreci etkilemek için muhasebe hilesi yapıldığı izah olunmuştur. Dolayısıyla hile ve kötü niyetle bir dava hazırlandığı dikkate alındığında mahkemenin iflas kararı verirken hangi gerekçelere dayandığı merakla beklenirken mahkemenin ‘davacı şirketlerin iyileştirme projelerinin gerçekçi ve inandırıcı olmadığına kanaati’ ile iflas kararı verdiğini görüyoruz. Bu gerekçe bizce yeterli değildir. Antalya’nın gözbebeği iki önemli şirketi hakkında iflas kararı verilmiştir.”
Mahkemenin gerekçesinin temyiz aşamasında bir kez de Yargıtay tarafından irdelenmesini istediklerini belirten Karabağ, “Usul yönünden yaptığımız itirazların ise bizce yerinde olmayan bir gerekçe ile göz ardı edildiğini düşünüyoruz. Dinlenen kişiler şirket yetkilisi değildir. Zaten yetkili olsalar gider noterden iflas erteleme yetkili vekaletname çıkarırlar ve sorun da çözülürdü. Kaldı ki birçok dilekçede izah olunduğu üzere ve sunulan savcılık şikayet dosyaları ve bilirkişi raporları dikkate alındığında dava açarken kullanılan vekalet sahtedir. Bu sahte ve dava açma yetkisi içermeyen vekaletle başlamış ve bitmiştir” diye konuştu.