“İHTİYACA GÖRE BAKMAK LAZIM”
Bursa’nın sanayi ve endüstri şehri olduğuna dikkat çeken İrgil, “Bursa’da bu kadar sanayi varken, son dönemde el konulan okulların neredeyse yüzde 90’ının imam hatiplere dönüştürülmesi gerçekten kabul edilemez. Hükümet ‘Cumhuriyet Halk Partisi imam hatiplere karşı’ mantığıyla bizi durdurmaya ve susturmaya çalışıyor. Biz imam hatiplere karşı değiliz. Eğer bu kadar okul motor meslek lisesi yapılsaydı buna da itiraz ederdik. Çünkü ihtiyaca göre bakmak lazım. O kadar çok teknik meslek lisesine, ara elemana ihtiyaç varken, bütün çocukların imam hatip temelli yetiştirilmesine aslında toplum da itiraz ediyor. Dikkat ederseniz imam hatip liselerine başvuru yok, dolduramıyorlar” diye konuştu.
İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ YANILTIYOR
Buna rağmen İl Milli Eğitim Müdürü’nün Ankara’yı yanıltarak, “Bursa’da büyük bir talep var” diyerek bütün okulları imam hatiplere çevirmeye çalıştığını kaydeden İrgil, şöyle devam etti: “Nitekim en son Osmangazi’de, Karacabey ve İznik Kaynarca’da üç okulun aile birliği üyeleri, mahalle sakinleri ve velileri imza toplayıp dilekçe verip İl Milli Eğitim’e gittiler. Osmangazi’deki Şehit Bahadır Aydın Otaokulu’nun 2 bin 7’si imza topladığı halde İl Milli Eğitim Müdürü’nün valiliğe yazdığı yazıyı gördüm, ‘Halkın talebi üzerine’ diyor. Bu kadar toplum ve bürokrasi yanıltılamaz. Bu yüzden Milli Eğitim Müdürü toplumun talebini dinlemeyen, kendi şehrini okuyamayan bir bürokrattır. Aldığı kararlar da hatalıdır. Bursa için gelecekte çok ciddi sıkıntılara yol açacak kararlara imza atmaktadır.”
Kapatılan okulların imam hatiplere dönüştürülmesiyle ilgili Meclis’e önerge verdiğini dile getiren İrgil, önergede ihtiyaç olmamasına karşın dönüştürülen okulların neden imam hatip yapıldığını, okulların hangi kriterlere göre dönüştürüldüğünü sorduğunu anlattı.
EĞİTİM YOLUYLA DARBE…
Diğer yandan, 15 Temmuz darbesinde FETÖ yapılanmasına dikkat çeken İrgil, “Dünyada birçok örgütün silahla eğitimle organize olmasına karşın, bunlar kalemle, yayınla, gazeteyle ve kitaplarla organize oldular ve eğitim yoluyla darbe yaptılar. Bunu da şurdan anlayabiliriz; bugün tutuklanan, gözaltına alınan ve mahkemeye çıkartılan, çıkartılacak olan imam adı verilen komutanların, yöneticilerin ve örgüt liderlerinin tamamının öğretmen kökenli olması dikkati çekilmeli. Tamamı öğretmen kökenli. Bu yüzden de en büyük tasfiye eğitim camiasında oldu ve dün de gördüğünüz gibi tam 28 bin öğretmenin ihracı sözkonusu oldu” diye konuştu.
Eğitim konusunun ne kadar önemli olduğunu herkesin vurguladığına dikkat çeken İrgil, “Ama sonuçta tarihsel süreç bize Mustafa Kemal’in çağdaş, modern, batı medeniyetlerini temel alan ve dünyayla barışık ‘yurtta sulh cihanda sulh’ temelli eğitim politikalarının çok iyi bir model olduğunu bugüne kadar yetişen çocuklarımızda çok yetkin olduğunu gösterdi. Nitekim de aileler de bunun farkında olarak çocuklarını bu okullara yönlendirmeye çalışıyorlar” dedi.
“ÖZEL OKULLARA VERİLEN TEŞVİK GÖZDEN GEÇİRİLMELİ”
Burda başka bir sorunun ortaya çıktığını anlatan İrgil, şöyle devam etti: “Devlet ailelerin önünü bu yolla kapadığı için bu kez aileler çocuklarını mecburen özel okullara vermek zorunda kalıyorlar. Burada başka bir çelişki var. Eğitim ve sağlık ücretsiz olmalıdır. Ama bu ailelerin özel okullara teşvik ederken ceplerinden para çıkmasını sağlıyor. Devlet okulları için hiçbir teşvik vermezken, özel okullar için ailelere ödeme yapıyorlar. Devlet okulları ihtiyaçlarını gideremezken okuluna göre, her çocuk için özel okullara 2-3 bin liralık destek veriliyor. Bu uygulamaların gözden geçirilmesini istiyoruz. Türkiye’nin gelecekte 2023, 2071 hedefi değil, çok daha riskli bir tabloya gittiğini düşünüyorum. Çünkü bu çocukların 15, 20, 30 yıl sonra dünya ile yarışır hali kalmayacak. Şu anda toplum bir hamasetle tabiri cacizse gaza getiriliyor ve din bayrak, millet üzerinden duyguları suistimal ediliyor. Ve bu çocukları şimdi bu temel eğitimle çocukları yetiştirmeye çalışıyoruz. Evet, bugün için kendimizi kandırabiliriz ama 15 yıl sonra dünya ile yarışa girdiklerinde karşımıza bir Irak, Suriye, Mısır, Afganistan çıkacak. Çünkü dünyadaki yarış senin içi dizaynını anlamaz. Evrendeki kurallar bellidir, evrende yarışmak için evrenin ve medeniyetin çizgisine uygun insanlar yetiştirmek gerekir.”
İLK TERCİH ANADOLU LİSESİ
Eğitim-İş Bursa Şube Başkanı Özkan Rona da yaptığı açıklamada Bursa’da kapatılan okullara dikkat çekerek, şunları vurguladı: “Bursa’da el konulan okullar, Bursa’nın ihtiyaçlarına göre değil, iktidar partisinin eğitime bakışına göre planlanmıştır. İmam Hatip okullarının diğer tüm okul türlerinden daha üstün görüldüğü bir anlayışla tüm olanaklar imam hatip okulları için kullanılmıştır. Oysa ki Bursa’nın İmam Hatipli öğrenci sayısı, zaten Türkiye ortalamasının çok üzerinde. Türkiye’de imam hatip öğrencilerinin oranı yüzde 11 iken bu sayı Bursa’da yüzde 14’lere çıkarılmış, bu dönüşümle de bu oranın daha yukarılara çıkması sağlanmıştır. Oysa ki Bursa’nın gerçek ihtiyaçları bunlar değildir. Kentimizde akademik lise ihtiyacı en öncelikli ihtiyaçlardan birisi iken; bu okulların hiçbirisi Anadolu Lisesi’ne dönüştürülmedi. Halbuki öğrencilerimizin büyük çoğunluğu lise konusundaki ilk tercihlerini Anadolu Lisesi’nden yana kullanıyor. Böylesine önemli bir sanayi kentinde Meslek Liselerine yeterli önemi vermeyen, Anadolu Lisesi oranı benzer özellikteki kentlerimizin çok altında olan Bursa’da tüm bu gerçekler göz ardı edilmiş, yine o eski anlayış ve alışkanlıklarla eldeki bütün olanaklar İmam Hatipler için kullanılmıştır.”