Geçen gün, bir arkadaşımın söyleşisine katıldım. “Bunlar Cahil! 72 Milletle bizi kavgalı hale getirdiler ve ekonomimizi iflas ettirdiler. Ülkemizin hiçbir sorununu çözmedikleri gibi katmerleştirdiler ve sorunlarımıza daha başka sorunlar kattılar” diyerek başlangıç yaptı.
Söyleşiden sonra, yalnız kalınca kendisine itiraz ettim. “Bunlar cehaletin işi değil! Bunlar; yanlış, çağdışı ve bilimsel olmayan, akılcı sorgulamada sınıfı geçme imkanı bulunmayan ve kendi içerisinde bile tutarlılığı olmayan bilgiler yığınının eğitimle enjekte edildiği insan kadrolarının işi” dedim.
Hasta Adam
Sevgili okurlar, durum gerçekten böyle! Emin olun; sokaktan rastgele insan toplasaydık, bir bakanlar kurulu kursaydık ve onlara ülkemizi 15 yıl idare ettirseydik, halen içinde bulunduğumuz durumda olmazdık.
Bugün ülkemiz aynen Osmanlı gibi yine “Hasta Adam” durumuna düştüyse, bunun esas nedeni; İktidarın Siyasal İslamcı ideolojisi, Yeni Osmanlıcı hayali ve mezhepsel bakış açısıdır.
İslam ve Müslümanlar Zarar Görüyor!
İşte bu kafa yapısı nedeniyle; bölgemizde yalnızlaştık, dünyada ötekileşiyoruz ve “Haydut Devlet” statüsüne doğru emin adımlarla gidiyoruz. Bu yüzden; Rusya ile papaz olduk, Suriye’de emperyalizmin vekalet savaşına destek verdik ve ülkemize 3 milyonu aşkın sığınmacı doldu. Terör bu yüzden azdı, üretim ve turizm bitti, Türkiye istikrarsızlaştı ve toplum kafaca ayrıştı, bölündü ve kamplaştı.
Siyasal İslam denince, sakın ama sakın muhafazakar ve mütedeyyin insanlarımız yanlış anlamasın. Siyasal İslam; kutsal dinimiz İslam’ın siyasetin kirli bir aracı haline getirilmesi demektir. Siyasal İslam’ın en çok zarar verdiği iki şey; İslam ve Müslümanlardır!
Asimilasyona Hayır, Entegrasyona Evet!
İşte bu zihniyet, geçtiğimiz Pazar günü (26 Mart 2017) yapılan Bulgaristan seçimlerinde yine kafasını duvara vurdu. Bu yüzden hem Türkiye kaybetti, hem Bulgaristan’da ve Türkiye’de yaşayan Türk asıllı Bulgar vatandaşları kaybetti! Ayrıca, iyi ilişki içinde olduğumuz Bulgaristan’la ilişkilerimiz bozuldu!
Daha önceki yazılarımızda anlatmıştık AKP’nin din üzerinden siyasetinin Bulgaristan Türklerini nasıl bölüp parçaladığını. HÖH (Hak ve Özgürlükler Hareketi) Bulgaristan Türklerinin kurduğu laik bir parti. Asimilasyona “Hayır”, entegrasyona “Evet” diyen, çağdaş bir yapı. Geçmiş seçimlerde hep üçüncü parti olarak çıkıyor, meclis aritmetiği nedeniyle anahtar konumunda oluyor ve hükümete bakan bile verebiliyordu.
AKP, ATAKA’yı Üçüncü Parti Yaptı!
AKP her tarafta yaptığını burada da yaptı, din üzerinden siyaset yaparak ve operasyonlar düzenleyerek kendisine yakın DOST partisini kurdurdu. Geçtiğimiz Pazar günü yapılan seçimlerin sonuçlarında ise; AB yanlısı GERB yüzde 32,65 ile 95 sandalye, BSP (Bulgaristan Sosyalist Partisi) yüzde 27.20 ile 80 sandalye kazandı.
HÖH ise; daha önceki seçimde üçüncü parti, oy oranı yüzde 14,84 ve sandalye sayısı 38 iken, bu seçimde dördüncü parti durumuna düştü, oy oranı yüzde 9’a ve sandalye sayısı da 26’ya geriledi. AKP’nin din üzerinde yaptığı bu siyaset nedeniyle; Türkler bölündü, HÖH anahtar durumunu kaybetti ve işin daha kötüsü Türk düşmanlığı yapan, ırkçı ve aşırı sağcı ATAKA ittifak yaparak oy oranını ikiye katladı ve üçüncü parti konumuna geldi.
AKP Seçimleri Kaybetti!
AKP’nin örtülü ödeneklerle, Bulgaristan’da bulunan din görevlileri, camiler, diplomatik misyonla ve Trakya’da bulunan mülki amirlerle desteklediği DOST partisi ise; yüzde 4’lük barajı geçemedi! Yani, seçimlerin bir kaybedeni de AKP oldu! AKP’nin tek yapabildiği; Türkleri bölmek, Bulgaristan siyasetinde etkisizleştirmek ve ötekileştirerek şüphe ile bakılan unsur haline getirmekti!
Son seçimlerde Türklerin bölünmesinin yanında, Türk partilerinin toplam oy oranı da yaklaşık 71 bin azaldı. Bu da gösteriyor ki; Türklerin bir bölümü bu bölünmüşlük nedeniyle, AB’ci GERB ve ana muhalefet durumunda olan Bulgaristan Sosyalist Partisi’ne oy vermişler.
Evlad-ı Fatihan
AKP’nin mezhepçi bakış nedeniyle anlayamadığı diğer husus; Bulgaristan ve Rumeli’de yaşayan ve “Evlad-ı Fatihan” dediğimiz Osmanlı’nın bakiyesi durumunda bulunan insanlarımızın ezici ağırlıkla Bektaşi ve Türkmen kökten ve gelenekten gelmekte olduğudur.
Zaten; hoşgörüden uzak Vahhabi kafası ve Selefi anlayışı ile buraları fethetmek, yüzyıllarca yönetmek, Müslümanlaştırmak ve hala izlerini koruyor olmak mümkün olamazdı.
İLK KURŞUN