Türkiye, her geçen gün daha fazla çağdaş dünyadan kopuyor ve izole oluyor. 16 Nisan’da yapılan referandum sonucu ile birlikte bu kopuş ve izole oluş, bir kat daha arttı. Çünkü tüm dünya alem biliyor ki; referandum ağır faşist baskı altında gerçekleşti, dürüst değildi, oylama günü hile ve madrabazlık yapıldı, YSK ile yasalar çiğnendi.
Türkiye’nin her geçen gün daha fazla dış dünyadan kopuşunun ve izole oluşunun esas nedeni; İslamcı bir iktidara sahip olmasıdır. İslamcılık demek; kutsal dinimiz olan İslam’ı en ilkel çıkarları için kullanan, siyasetin ve ticaretin malzemesi yaparak kirleten ve kepaze eden demektir.
Kimsenin Beceremediğini Becerdi!
Evet, bugün ülkemiz çağdışı “Siyasal İslamcı” ideolojiye, “Yeni Osmanlıcı” hayale ve mezhepsel bakış açısına sahip bir iktidar tarafından uçuruma sürüklenmektedir. İşte bu ideoloji, hayal ve bakış açısı; Türkiye Cumhuriyeti’ni geleneksel, akılcı ve gerçekçi dış politikasından uzaklaştırmış, tüm komşuları ile kavgalı hale getirmiş, yalnızlaştırmış, sözüne güven duyulmayan, bugün söylediğini yarın inkar eden, hukukun yok edildiği ve tek adam rejiminin geçerli olduğu bir ülke haline getirmiştir.
İktidar, kimsenin beceremediğini becermiş ve bize karşı Suriye’de ABD ile Rusya’nın anlaşmasına bile neden olmuştur. İktidar işlediği suçları bildiğinden, yargılanmaktan çok korkmaktadır. Suriye sorunu er veya geç çözüldüğünde, Suriye’de yapılanlar konusunda Lahey’de hesap verilecektir, bundan kuşkunuz bile olmasın! Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı ile İran’a yönelik ambargonun rüşvet ve yolsuzluk yaparak delinmesi, diğer bir yargılanma konusudur. Daha başkaları da var!
Tek Adam Rejimlerinin Başına Gelenler
İktidar, Türkiye’de sınırsız yönetim gücünü ele geçirerek ve Türkiye’nin arkasına saklanarak bu yargılanmalardan kurtulmak istemektedir. Türkiye bunlarla yolunu ayırmaz ise; aynen diğer tek adam rejimlerinin başına gelenlerle karşılaşacaktır.
Artık ülkemize turist gelmiyor, yatırım yapılmıyor ve yatımcılar da kaçıyor. Bırakın yabancıları, ülkemizin insanları bile hukuksuzluk, adaletsizlik, keyfilik, partizanlık, insan hak ve özgürlüklerinin yoksunluğu nedeniyle ülkemizden kaçıyorlar.
Bu konuda çok elektronik posta ve mektup alıyorum. Bunlardan bir tanesini, gönderenin ismini saklayarak görüşlerinize sunuyorum.
* * *
Okur Mektubu
“Sayın Paşam,
Ülkemizin içinde bulunduğu durumun bizi dünyada ne duruma getirdiğine dair şimdiye kadar gördüğüm en çarpıcı gösterge, maalesef bizzat kendi tecrübem oldu. Almanya’dan yenilenebilir enerji projeleri için kredi alıyorduk ancak, referandum sonrası yanıt alamamıştık partnerlerimizden ve nihayetinde gelen mesaj aşağıdaki gibi.
Tabii bu, iş etiği gereği yazılı olan kısmı. Telefonda yüzüme söylenenler kalbime, beynime bir hançer gibi saplandı; zira yazılı ortamda nazikçe izah etmeye çalışan finans kuruluşunun sözlü ifadesi “Baas tarzı bir rejim, ya kredi verdiğimiz projeye devlet el koyarsa ve ödemiyorum derse, kanuna dayandırıp ne yaparız?”
Bir yurttaş olarak şunu görüp, üzülmeyecek insan var mıdır bilmiyorum ama sonuçları hesaplanmadan atılan adımlar, ülkemizi işte buraya getirdi maalesef. En çok bana dokunan ise Alman partnerimizin; “Almanya’ya yerleşmek ‘zorunda kalırsan’ biliyorsun ki biz buradayız ve sen ne zaman istersen burada işin hazır” sözleri oldu. ‘Türk oğluyum ben ölmek isterim, toprak diken olsa yatağım yerim’ dedik ama bu utancı hiç unutmayacağım.
Saygılarımla”
* * *
Okuruma Alman Şirketten Gelen Yanıt;
“Kredi talebinizle ilgili olarak sigortacımızın cevabı size gönderiyorum. Türkiye, artık yatırımcıların ilgisini çekmiyor. Kazakistan ve Kırgızistan’daki yatırımlarımıza devam edeceğiz ama maalesef Türkiye’deki projelere devam etmemiz mümkün değil. İnanıyorum ve umut ediyorum, Türkiye tekrar ilgilenilen ve kredi açılan bir piyasa haline gelebilir”
* * *
Okurumla İş Yapan Alman Şirketine Sigorta Şirketinden Gelen Cevap;
“Daha önce de tartıştığımız gibi, yabancı kredi sigortası talepleri ile ilgili bazı kriterlere sahibiz. Bu tür kredileri sigortalamayı başardık, ancak hukuk bölümümüz anayasa değişikliğini onaylayan yeni Türkiye’yi, sigorta yaptırmak için riskli bir ülke olarak görüyor. Yakın gelecekte neler olacağını önceden tahmin edemediğimiz bir ülkede iş yapmamız zor”
* * *
Sonuç
Durum ne yazık ki bu! Kafayı kuma gömerek, halen yaşadığımız sorunları yok sayarak çözüm gelebileceğini ve işlerin düzelebileceğini sanmak hayal olur. Türkiye, bu iktidardan kurtulmanın demokratik yolunu bulmalı! Bu bulma mücadelesinde özveride bulunmak, ben dememek, geçmişe takılmamak, birleşmenin manivelası olmak ve taşın altına elini sokmak vatanseverliğin ve geleceğine sahip çıkmanın gereğidir!
İLK KURŞUN