Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Dr. Devle Bahçeli dün Karabük’e gelerek ikinci defa belediye başkanı seçilen Rafet Vergili’yi tebrik etti. Karabük’e geliş amacının tekrar belediye başkanı seçilen Rafet Vergili’ye teşekkür, takdir gezisi olduğunu belirten Bahçeli, 10 Ağustos tarihide yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçiminde Karabük halkından Ekmeleddin İhsanoğlu’na destek vermelerini istedi
Cumayanı Sanayi Sitesinde partililer tarafından karşılanmasıyla birlikte Ovacık’a giden MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli saat 13.00’da Karabük’e geldi. Belediye Başkanlığı makamına çıkmadan önce Karabük Belediyesi önünde halka hitaben bin konuşma yapan MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli “Karabük’e geliş amacımızın önceliği tekrar belediye başkanı seçilen Rafet Vergili’ye teşekkür, tebrik ve takdir gezimizdir. Öncelikle Milliyetçi Hareket Partisi olarak yaşatmakta olduğumuz bir geleneği sürdürmek amacıyla Karabüklülere teşekkürleri ve şükranlarımı sunmak için aranızdayım. Sayın Rafet Vergili bey efendiye geçmiş dönemde olduğu gibi yüksek bir teveccühle ikinci defa hizmet vermek için fırsat tanımış olmanız buradaki hizmetleri daha gelişerek, büyüyerek, Karabük’te yaşayan her insanımızın mutluluğu için he türlü yatırıma öncelik verilecek tarzda, bu fırsatı tanımış oldunuz. 30 Mart seçimleri süresince sayın belediye başkanımız Rafet Vergili’nin etrafından bütünleşerek, Karabüklülerle buluşmalarını ve çalışmalarını yönlendiren il başkanlığımız, yönetim kurulu arkadaşlarımıza da taktirlerimi sunuyorum. İkinci kez Karabük’te hizmet etme imkanı bulan ve projelerini artırarak devam eden Sayın Rafet Vergili beyefendiye ve meclis üyelerine de tebriklerimi ve başarı dileklerimi sunuyorum. İnşallah sizin bu güveninizle Belediye başkanımız Rafet Vergili her gününe gün katarak Karabük’ün gelişmesi, modernleşmesi, huzurlu ve güven içersinde yaşanabilir büyük bir kent olması için atacağı her adımda yanında olacağımızın da inancını ifade ediyorum” dedi
İHSANOĞLU’NA DESTEK İSTEDİ
Tebrik konuşmasının ardından 10 Ağustos 2014 tarihinde yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçiminde MHP’nin de desteklediği çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’na oy vermelerini için destek isteyen MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli konuşmasını şöyle devam ettirdi: “Bu tebrik teşekkür ve takdir gezimiz sırasında Türkiye’de önemli siyasi olaylar da yaşanmaktadır. Özellikle 2014 yılına girdiğimizde birinci önemli olay mahalli idari seçimleriydi. İkinci önemli olay cumhurbaşkanlığı seçimi, üçüncü önemli olay ise, 2015 yılı en geç 7 Haziran’ına kadar devam edecek olan süre içerisinde 25. dönem milletvekilliği genel seçimleridir. Bu üç siyasi olayın birici aşaması tamamlanmıştır. Bin 395 belediye başkanlığı mahalli idareler seçimlerde küçük olaylar dışında huzur ve güven ortamında sonuçlanmış, şuan bin 395 belediye başkanımız görev başındadır. Bu Türkiye için demokrasinin kökleşmesi, yerleşmesi açısından hayırlı bir adım olmuştur. Şuan seçilmiş olan belediye başkanlarımız 5′inci aya gelirken, derlenmiş, toparlanmış, seçimin yorgunluğunu atmış ve hizmet sürecini başlatmış gözükmektedirler. Şimdi karşımızda cumhurbaşkanlığı seçimi bulunmaktadır. Hatırlayacağınız gibi 11. cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül Bey’in görev süresi 28 Ağustos 2014 tarihinde tamamlanmaktadır. Yasaya göre 28 Ağustos’tan 60 gün önce yeniden cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili Yüksek Seçim Kurulu’nun hazırlıklarını başlatması gerekmektedir ve bu hazırlıklar başlamıştır, adaylar 29 Haziran ve 3 Temmuz arasında müracaatlarda bulunmuşlar, 11 Temmuz 2014 günü Yüksek Seçim Kurulu bu adayları onaylayarak, demokratik bir yarış başlamış durumdadır. Burada bir konuyu dikkatlerinize sunmak istiyorum. Türkiye’de 12′inci cumhurbaşkanımızı seçeceğiz. Ondan evvel ki süre içerisinde 19 seçim yapılmış ve bunlarda bazıları ikinci-üçüncü defa görev üstlenmişler ve böylelikle Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bulunan siyasi partilerin değerli üyelerinin ya kendi içlerinden belirlediği aday veya dışarıdan önerdikleri bir adayla cumhurbaşkanlığı seçimi gerçekleştirilmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde isterse Meclis’in sayısı 450 olsun, ister 550 olsun, ancak burada seçim yapılırken, huzur içerisinde, güven ortamında, Türkiye’yi istikrara kavuşturabilecek bir süreçte bu seçimler gerçekleştirilememiştir. Her zaman seçimler sancılı olmuştur, her zaman seçimler bir siyasi krizin başlangıcı veya bir siyasi krizin sonuçlanmasını ortaya koymuştur. O bakımdan Türkiye’de cumhurbaşkanlığı seçimleri sorunlu bir seçim olmuş, zaman zaman muhtıralara, zaman zaman darbelerle ara rejimlerin yaşanmasına da fırsat tanımıştır. Bu tecrübeleri bir kenara bırakmamak lazımdır. En sonunda örnek olarak veriyorum. 1980 ara rejimi Türkiye’de toplumun büyük bir kesimini huzursuz kılmıştır. Zulüm altında kalmasına, mağduriyetle mahkumiyet yaşamalarına sebep olmuştur. Eğer 1980 yılında Meclis’te bulunan siyasi partiler bir uzlaşma sağlamış olsalardı, 5 ay 17 gün içerisinde seçemedikleri bir cumhurbaşkanlığını daha önce seçmiş olsalardı, acaba bu zulüm yaşanır mıydı? Türkiye bir başka daha güzel bir ortama gelebilir miydi? Tam 114 tur yapılmış cumhurbaşkanlığı seçilememiştir. Böyle bir ortamda sosyal şiddet bir yanda, ekonomik kriz bir yanda, sosyal gerginlik öbür tarafta ve bu arada da Meclis’ten 114 turda cumhurbaşkanı seçilememiştir. Bu durum 1980 ihtilalini yapanların gerekçesi haline gelmiştir. Şimdi bu sıkıntıları yaşayarak geliyoruz. Ama arada bir fark var. Şimdi ise Meclis’te değil sizlerin iradesiyle cumhurbaşkanı seçilecektir. Bu çok önemli bir adımdır. Demokrasimiz için, devletin başını seçmede millete müracaattır. Bunu milletimiz olarak iyi değerlendirmek durumunda olmalısınız. Milletvekillerini seçiyorsunuz, Meclis’i oluşturuyorsunuz ama devletin başını seçmede yetkiniz olmuyor, Meclis’tekilerin kanaatlerine bırakıyorsunuz. Şimdi ise milletvekili olarak değil, millet olarak cumhurbaşkanını seçme yetkisine sahipsiniz. Bunun birinci aşaması 10 Ağustos, ikincisi 24 Ağustos, inşallah millet iradesi 10 Ağustos’ta sonuçları değerlendirerek cumhurbaşkanımızı seçer. Ama 10 Ağustos’ta olmadığı zaman en fazla oy alan iki aday arasında 24 Ağustos’a kadar olan yarış devam edecek ve netice itibariyle 24 Ağustos’ta en fazla oyu alan şahsiyet cumhurbaşkanımız olacaktır. Bu dönemde bazı konuları da dikkatlerinize sunmak istiyorum. Takdir sizin, tercih sizin, düşünmek, araştırmak, karar vermek durumundasınız. Cumhurbaşkanlığı seçiminin önemi üzerinde dururken ona uygun bir yasanın seçimlerin nasıl yapılması gerektiğine dayalı bir yasanın çıkarılmasında böyle sığ bir kalış olmuş. Adaylar nasıl belirlenecek? Adaylar nasıl temsil edilecek? Adaylar bu seçim yarışında hangi imkanları adil şekilde nasıl kullanacak? kurumlar ne yapacak? Öbürü nasıl davranacak? Bunlar belirsiz. Şimdi bir manzara var karşımızda. Bir şahsiyet var, ‘Ben cumhurbaşkanı olacağım’ demiş geçmişte de bu arzusu vardı, fakat sonuç alamayacağını anladığı için kardeşi Abdullah’ı önermiş, şimdi ise diyor ki ‘Ben kardeşliğimi yaptım, Abdullah bana kardeş olsun’ diyerek ‘aday ben olayım’ diyor. Şimdi bu olma hakkını kullanabilirsin. Partin uygun görmüş seni aday göstermiş olabilir, milletvekilleri desteğini vermiş aday olman için imza atmış olabilir. Ama siyasete erdem getireceksen, siyaseti adil, dürüst, bütün adaylar arasında eşit yapmayı düşüneceksen birinci görevin adaylığın 11 Temmuz’da kesinleşmiş ise yani Yüksek Seçim Kurulu tarafından onaylanmış ise o zaman diyecektin ki, ‘ben başbakanlıktan ayrılıyorum. Diğer aday kardeşlerimle eşit ve adil ortamda yarışa giriyorum demen lazım’ Hayır başbakan olarak devam ediyor. Kalkıyor her türlü davranış içerisinde bulunarak adil bir seçim yapmamak için devletin bütün imkanlarını kullanıyor. Böyle bir seçim ortamında gerilim artıyor, bölünme artıyor, cepheleşme artıyor, iç savaşa doğru adım adım geliniyor. Ekonomik kriz önümüzdeki günlerde önemli olaylara sebebiyet verecek hale geliyor. Böyle adil olmayan bir seçimle seçilmiş bir cumhurbaşkanlığın meşrutiyeti tartışılır hale gelebilir. Buna öncelikle Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oy vermiş kardeşlerime sesleniyorum. Kara sizin, ister Recep Tayyip Erdoğan’la devam edersin, isterse kanaatiniz değiştirirsin, bu senin bileceğin iştir. Ancak bu memleketin evladı olarak söylüyorum. Cumhurbaşkanlığı makamında kutuplaşma olacaksa, cumhurbaşkanlığı makamında cepheleşme olacaksa, cumhurbaşkanlığı makamında kamplaşma olacaksa, orada gerilim stratejisi devam edecek, etkin temelli bölünme körüklenecek, mezhep temelli ayrımcılık teşvik edilecekse Türkiye’nin başını da bölmeye yönelik bir hale gelecekse sonunuza katlanmak mecburiyetinde olacaksınız. Bu vebal Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oy vermiş herkes için geçerlidir. Şimdi bakıyorsunuz seçimlere giriyoruz. ‘Kumpas’ diyorlar, bilmem ‘montaj’ diyorlar, şunu diyorlar bunu diyorlar. Silahlı kuvvetlerin yarısına yakın yönetimi sorguladılar, içeriye aldılar, emniyet güçlerini aldılar. Sabahleyin bir 6.30 baskını birinci dalga, ikinci dalga diye devam ediyor. Bu dalgaların alayı bu vatandaşlarımızın kapısını çalarda bir gün sizin kapınıza bir dalga gelirse ne yapacaksınız? Onun için herkes haddini bilsin. Türkiye’de öfke kabarıyor. Yarın Allah muhafaza bu gerilim bir çatışmaya yönelirse ne AKP kalır ne siyasi diğer partiler kalır. Bunları geçmişte yaşadık. O sebepten dolayı bir kararın ertesindeyiz. Her şeyden evvel söylüyorum, Meclis’te de söyledim, kabul edersiniz etmezsiniz, 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvetten aklanmayan, paklanmayan bir Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olamaz, olmaması gerekir. Çık yargının önüne önce Adale ve Kalkınma Partisi’ne el vermiş kardeşlerin huzurunda yargıya git aklan, paklan, temizlen, sana her türlü iftiranın yapıldığını ispat et, gel bu milletin başına geç bu millet sana saygı duysun. Yargıçları sürerek, diğerlerini ortadan kaldırarak bu yol olmaz. Hal böyle olunca Recep Tayyip Erdoğan’dan cumhurbaşkanı olmaz, olmamalı. Ama devlette başsız kalamaz. ‘Kim olsun?’ dediğinizde 12 partinin bir araya gelişiyle Ekmeleddinİhsanoğlu Bey aday olarak gösterilmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi Ekmeleddinİhsanoğlu Bey’e desteğini vermektedir. Allah hayırlı uğurlu etsin” dedi.