NERDE KALMIŞTIK…?
ALPARSLAN BAŞEĞMEZ
GÖZE BATANLAR…
GÖZDEN KAÇIRILANLAR…
Göz bu…
Şayet kör değilse…
Herşeyi görüyor…
Kulak, eğer sağır değilse, her şeyi duyuyor…
Lakin…
Boğaz boğum, boğum…
Şimdilik her şey söylenmiyor…
Yazılmıyor, çizilmiyor…
Şimdilik…?
Söylenenlere bakılırsa…
Kılavuzu “KARGA” olanların burnu…
“Ceketler”…
“Gece fahişeleri”…
“Kumbaralar”…
Sayesinde…
Bir türlü “Dertten” kurtulmuyor…
“Dolmuşa” binip…
“Arabama binerim, kendi benzim paramı, kendim öderim” diyerek…
Sözde, kendi “Dolmuşlarıyla”gezindiklerini beyan edenler…
Zaten kaotik bir ortamda debelenip duran Karabük’te…
Toplumu gerim gerim gerdiriyorlar…
Hesabını da…
Her seferinde…
“Bu hesabı asla ödememesi gerekenlerin” ödemesine sebep oluyorlar…
Hey Karabük hey…
Kaoslar şehri oldun…
Benim masum ve güzel vilayetim…
Üstünde uygulanan operasyonlarla…
Bazen “ŞAL” örtülüp uyutuluyorsun…
Bazen de “ŞAL”lar kaldırılmak isteniyor…
Bu sefer de…
Bazı neticelere bakıp…
Sonuçlar karşısında aldatılıyorsun…
Amacı…
Sadece “GÖREVİNİ YAPMAYA ÇALIŞMAK” olanları…
Bazen “Caddelerde durup dururken gezerek”…
“Esnaflara ziyaretçi olanlarla”…
Bazen de…
“Kuşkularla, kaygılarla”…
Hatta “Aşırı güvenli dugularla”…
Yıpratıyor…
Halkın”İKİRCİKLİ” düşünüp…
Kafalarının karışmasına sebep oluyorsun…
Ne EMMİT..
Ne memmit…
Ne “FENERİN” söndürülmesi…
Boğazına kadar batmış, kirli ve pis bir ortamdaki havanda, suyunda, toprağında…
Ne de “Marzinc”in engellenmeye çalışılması…
Neticeyi değiştirmiyor…
“SAHİBİ OLMAYAN SAHİPSİZ BİR KARABÜK” olarak…
“KAPTAN”sarhoş…
“ÇARKÇI BAŞI” sorumsuz…
“TAİFELER” gamsız, kedersiz, ruhsuz…
Geminin…
Motoru arzalı…
Pervanesi kopmuş…
Dümeni kilitlenmiş…
Rotası belli değil…
Pusulası şaşmış…
Açık sularda…
Kasırgada, tayfunda, fırtınada…
Kılavuz “Kargalık” yapan…
“CEKETLER”le…
“GECE FAHİŞELERİ” ile…
“KUMBARALAR” la…
Yol almaya çalışıyorsun…
“ŞAP”a oturup…
Kayalara tosladığın zaman da…
“Yandım Allah” türküsünü çağırıyorsun be Karabük…
Mevcut “Kılavuz Kargalarla” içli dışlı olanlarla…
Kim olursa olsun…
Asla işimiz olmaz…
Şimdilik susuyorsak…
“Devir teslim sonrası”…
“Adam gibi adam olan ”bazı “Adamlara”…
Güvenimizden…
Ve…
Verdiğimiz sözdendir…
Sabrediyor…
Bazı şeyleri “ES” geçiyor…
Bazı şeyleri de yazmıyoruz…
Bu yazdıklarımız…
Sadece…
“Kör, kör parmağım gözüne” misali…
“Çuvala sığmayan mızrağın”…
Aşırı şekilde göze batanları…
“GÖZE BATANLAR”…
Şimdilik bu kadar…
Bir de…
“GÖZDEN KAÇIRILANLAR” var…
Fısıltı gazetesiyle anons yapanlar…
Alıştıra, alıştıra “Kurbağa”yı, yavaş yavaş haşlıyorlar…
Pavlukadan…
Yüz tane…
İkiyüz tane…
Beşyüz tane…
Adam çıkartılacağını…
Nakış işler gibi…
İnce ince, topluma şırınga etmeye çalışıyorlar…
Olacağı da o zaten…
Bundan sonra “Sendikal gerekçelerle” işten atılma, kötü niyet tazminatı ödeme gibi bir sıkıntıları da yok…
Kötü niyet tazminatı ödeseler ne olur ki…?
Ceplerinden mi ödüyorlar sanki…?
Ver tazminatı, ihbar önelini…
Koy kapının önüne…
Bu kadar basit…
Bu kadar basit mi…?
O nu zaman gösterecek…
Ancak şu bir gerçek ki…
Ben “Papaz” efendiyi gayet iyi tanırım…
Daha önce de defalarca yazdım…
Babasının oğlu olsa dahi, asla acımaz…
Haziran 2010 tarihinde örgütünü değiştirip “Metal”e geçmiş olan 2.157 kişinin tamamı…
İster bir dakika dursun, isterse geri dönüp “Metel”den ayrılmış bulunsun…
Kim olursa olsun…
Aynen süreç içinde kapının önüne konulacaktır…
Performanstı…
Kriterdi…
Bunların hepsi bahane…
Çünkü…
2009 yılında alınan karar ortada…
Standart kadro miktarı belli…
2010 Temmuz’unda gösterilen bazı palavra sebeplerle yeni işe alınanların miktarı belli..
Verilen ücret belli..
Asla sönmeyecek bir ateş gibi yakılarak, Emekçi Kölelerin hafızasına kazınan…
Ve ila nihaye, talep edilecek olan…
% 41.9’lu toplam rakamlar ve istenen ücretler belli…
Burada yapılacak tek şey…
Yılmadan…
Bıkmadan, usanmadan, sabırla birlik ve beraberliğin bozulmaması…
Hatta “Metal” de bulunanların, “Metal” den geri dönenleri, tekrar kucaklayıp, sarılıp sarmalaması olmalıdır…
Yoksa…
“Susma, sustukça sıra sana da gelecek”…
Bunlar belli de…
Daha çoooooooook şey belli…
Fıdıl belli…
Fıdıl’ın Ereğli’den getirdiği, “Kovulmuşlar” belli…
“Gadın Adam” belli…
Çaycı belli, garson belli, aşçı belli…
“Satış ve Planlama”dan kovulduğu halde…
“Laboratuarcı” olarak, işin başına getirilenler belli…
Yani…
“Yazaroğulları, Çizeroğulları” belli…
Yeni yeni ihdas edilen ve daha çok para aktarabilmek için “Kovulanlara” uydurulan…
“Müdürler üstü” kadrolar belli…
15.6.2010 tarihinde…
“Yılsonunda kazmayı vuracağız, liman inşaatına başlayacağız” diye atılan palavralar belli…
Apar topar Çatalağzı ile liman anlaşması yapılarak Ereğli’deki liman hizmetlerinden faydalanılmasının Ereğli’nin Yöneticilerince durdurulmasında ki Fıdıl’ın boşboğazlığından ve kininden kaynaklanan“affedilmez” sebepler belli…
Liman sorununu çıkartanlarla…
Veeeeeeeeee…
Yapılan 10 yıllık liman anlaşmasıyla…
Liman yapımının hayal olduğunu, isbat edenler belli…
Bir Türkmen atasözünde olduğu gibi…
“GULAN HOVRİ KÖP BOLSA, BİR AGSAGI BİLDİRMEZ”…
“YABAN EŞŞEĞİNİN HATASI ÇOK OLSA DA BİR EKSİĞİNİ SÖYLEMEZ”…
Zihniyetiyle hareket edenler belli…
Söylentilere bakılırsa…
2011 yılı sonunda kömür ihalesine çıkılmış…
Teklifler gelmiş…
Sonra ihale iptal edimiş…
Yeniden ihaleye çıkılmış…
Hangi firmalarla bağlantı yapıldığı belli…
Bu firmaların Türkiye temsilcileri belli…
Karabüklü firmalardan alımların durdurulması belli…
Zonguldaklı tüccarlardan alım yapılacağı belli…
Ama tercih sebepleri belli değil…
Yoksa belli mi Fıdıl Ağa hazretleri…?????
Bir zamanlar Çukurambar’daki pastahanelerde konuşulurdu bu işler…
Şimdi kimlerle, nerelerde, ne işler kotarılıyor, belli mi…???????
Bu “YAZAROĞLU, ÇİZEROĞLU” taifesi ne iş…?
Bu yavru kuşumuzun tercih sebebi ne ola ki…?
Laboratuarda görevden alınan “adam”dan üstün olan ve tercih edilen meziyetleri bir sıralansa da Ümmet-i Muhammed de bir öğrense…
Adama sormazlar mı…???
“Durup dururken eski labaratuarcıyı niye gönderdin de, işin acemisi olan, hatta işi bilmeyen bu ”Kovulmuşu” aldın, geldin…????
Yoksaaaaaaaaaaa…
O da mı belli…????
Ah…
Aaaaaaaaaaaaaaahhh..
Bir de İnağzı mı…??
Suların altından yüzdürülen çöpler misali, görünmeyen “CİN AĞZI” mı…??
Her neyse…
Kanayan ve onarılmasının da mümkün olmadığı söylenen ve menkıbe gibi dilden dile dolaşan bir tuhaf konu var…
“İNAĞZI” fırsatı kaçtı mı…????
Yoksa, bilerek istenerek, bilinçli olarak, “İNAGZI” “CİNİN”ağzından, kaçırıldı mı…???
“İNAĞZI” beceriksizlikten mi kaçırıldı…??
Yoksa, bilerek mi kaybedildi…???
“İNAĞZI” fısatının kaçırılması ile birlikte, pavlukanın yıllık kaybı ne kadardır acaba, bilen var mı…????
Yazılanlar, çizilenler ve efsane gibi söylenenler karşısında…
“YAZAROĞLUNUN, ÇİZEROĞLUNUN KÖMÜR PAZARININ ÇARŞISINDA İŞİ NE” diye sormazlar mı adama…????
Sorarlar tabi ki…
Ammaaaaaa…
Fıdıl da tık yok…
Tııııııııııııııııııııkk..
Sorulan sorulara…
Bundan önce sorduğumuz sorular gibi…
Hiç bir cevap yok…
Maksat işe adam bulmak mı…???
Yoksaaaaaaa…
Fıdıl’ın adamlarına…
O nunla, daha önceleri kader birliği yapmış,“Kovulmuş” arkadaşlarına “İŞ” icat etmek mi…????
Anlamak mümkün değil…
Atılmanın, kapıya konulup satılmanın, kriterleri belli…
Pekiiiiiiiiiiii…
Attıranın, sattıranın kriterleri belli mi…????
Tabiki belli…
Pavlukaya alınan Fıdıl taifesi…
2006 da Fıdıl’la birlikte atılan 33’lüklerden olmalı…
Hem 33’lüklerden olmalı, hem de Gülmeyesice’lerden olmalı…
Geçmişte Fıdil’la beraber Ereğli’de çalışmış olmalı…
Kahvede pişpirik oynarken, Fıdıl’ın çağırıp iş verdiği “BASTONLU” mühendisler dahi, aranıp, bulunup koruma altına alınarak, onlara da destek olmalı…
Pişpiriği bırakıp…
“Kömürde-Cevherde” nasıl “Fırdöndü” oyunu oynanır…???
İşte o tür işlerde çok mahir olmalı…
Karabük’ün çocuğu “TU-KAKA”edilirken…
Bu çok değerli akedeşler…
Pavlukada alınan normal ücretlerin en az üç katı, beş katı daha fazla ücret almalı…
İdarenin yönetimi Ereğlili’leşmeli…
Ereğlili “Kovulmuşlar” her şeye hâkim olmalı…
Bu duruma uygun çok da güzel bir Türkmen atasözü daha var…
“DERE EYESİZ GALSA, TİLKİ BEĞLİK EDER”…
DERE SAHİPSİZ KALIRSA, TİLKİ BEYLİK EDER…
Bizden söylemesi…
Tilkinin tilkiliği, kurdun olduğu yerde, beş para etmez…
Bu da böyle bilinmeli…
Her neyse…
Şehir efsanesi gibi anlatılan…
Temcit pilavı gibi ısıtılıp, ısıtılıp Karabüklü’nün önüne konulan bir mesele daha var…
Pavlukanın diz çökertilme operasyonunun “PAPAZ” tarafından idare edilip, yönlendirildiği 2000’li yılların başında…
Dara düşen pavlukanın…
Ereğli tarafından satın alınmasını…
O günkü yönetimin arzu ettiği, ısrarla söylenir, durur…
Ancak bu iş külliyen yalandır…
Pavlukanın Ereğli tarafından satın alınmasını arzu edenler ve dillendirenler…
Yıllarca pavlukayı sömürmüş, ancak bu sömürünün devam edip etmeyeceğinden kaygı duyarak, sömürünün devam edebilmesi için bir yerlere pazarlanmasının şart olduğuna inanan, Karabüklü bazı sömürücülerdir…
Bu şehir efsanesi, işte bu sömürücüler tarafından hazırlanıp kamuoyuna sunulmuş, bir mizansendir…
Bu sömürücülerin tamamına yakını da şu anda “PAPAZ” efendiye yalakalık yapıp, gerdan kıvıran, bazı “YALAKA” taifesidir…
Her zaman olduğu gibi bu taife kendi menfaatinin kölesidir…
İşte bu şehir efsanesi, iskeletsiz, kemiksiz, her devrin adamı olan bu taifenin eseridir…
Bu tarihi durum…
Görülen lüzum üzerine, üçüncü şahıslara duyrulur…
O günler çok gerilerde kaldı…
O gün pavlukanın kurtulması için ölümüne fedakârlık yapan Emekçi Köleler…
Bu gün borç kıskacında çırım çırım çırpınıyor…
İskenderun’un, Ereğli’nin aldığı ücretler belli…
Karabük’teki palavralar, “Muhannetler” ve palavracılar da belli…
Ya Emekçi Kölelerle, kapsam dışı personelin aldığı ücretlerin dengesizliğine ne demeli…???
Geçmişte yapılan bir sözleşme var…
Şimdi ferdi hizmet akdi konumunda…
Her 6 ay sonu, 6 aylık enflasyon kadar zam verilmesi hükme bağlanmış…
2011 yılında TÜFE 10.45…
2012 yılı içinde 10.45 avans verileceğine…
Ne verilmiş…????
Hem de çok önemliymiş gibi…
Sanki keyf bağışlıyormuş gibi…
Sanki babalarının kesesinden karşılıksız veriliyormuş gibi…
Verilen komik zam avansları, davulla zurnayla ilan edilmiş…
Ereğli’nin “Kovulmuşları”na…
Gülmeyesicelerin “soyunmuşları”na…
Yağdır…
İş Karabük’ün çocuklarına geldi mi…????
Hesap kitap yap…
“Fazla” diye düşündüklerini de koy kapının önüne…
Adına da “kriter” de…
Sahi siz namaz kılarken ve alnınız tam da secdedeyken, bu yaptığınız zulümleri hiç düşünüyor musunuz…????
Ulu Allah(c.c) taş eder, taş…
Ya bırakıp kaçacaksınız…
Ya da diz çöküp…
Masanın karşı tarafına oturacaksınız…
“Göze batanlar”a hafif dokundurduk…
“Gözden kaçırılanlar”ı da…
Anlarlarsa…
Az da olsa izah edip ortaya koyduk…
Bu haftalık da bu kadar…
Ulu Allah’a (c.c) emanet olun…
Saygılarımla
Cep No: 0 505 522 67 25