26 Mayıs 2015
En “anlaşılır” yazımı yazmıştım; büfede karşılaştığım okurum “Bugünkü yazınız hakikaten çok güzel” demişti…
O gün yazım yoktu…
“Yazım yok ki” diyemedim…
“İnce ince dokundurmuşsun” diye ekledi giderken:
“ Anlayana…”
*
Bir:
Ben dünkü yazımda HDP’ye oy istemedim…
İsteseydim açık açık yazardım…
*
İki:
Bir tespit yaptım; HDP’nin barajı aşması tüm sonuçları değiştiriyor… Barajı aşarsa AKP tek başına hükümet kuramıyor, aşmazsa AKP yine tek başına iktidardadır… HDP’nin baraj sorununun tüm siyasi yelpazeyi etkileyeceği tespitini (CHP milletvekili, Cumhuriyet Gazetesi yazarı Mustafa Balbay’ın dünkü yazısı dahil) herkes yaptı…
Yazarlar bunun için vardır…
*
Üç:
Toplumda varsa, keşke tüm görüşler parlamentoda yer alsa… Komünistler, radikaller, yeşiller…
Diyelim ki Vatan Partisi on milletvekili ile Meclis’e girebilseydi, ne AKP böyle
at oynatabilecekti, ne muhalefet bu halde olacaktı…
Barajın indirilmesi bu manadadır…
Lafla “Demokratlık” olmaz…
Seni susturmak isteyenin dahi söz hakkını savunmaktır demokratlık…
*
Dört:
Bu ülke ikiyüzlülükten, gizli hesaplardan, korkaklıktan çok çekti… Kitleleri yanında sanan insanlar bu yüzden asıldıklarında, ya da hapishanelere kapatıldıklarında yalnızdılar…
Gizli gizli AKP’ye oy verip “Kim verdi bu oyları?” diye sordular kaç senedir… Şimdi HDP’ye oy verecekseniz, sıkılıp gizlemeyin bari dedik…
Kötü mü?..
*
Beş:
AKP’den kurtulmak için Türkiye’yi HDP’ye muhtaç edenler utansın dedik, çok açık değil mi?..
Bunun ne anlama geldiğini 8 Haziran günü konuşuruz…
*
Altı:
Son cümleydi; benim oyum CHP’ye…
Bir yön, bir umut, bir niyet daha açık nasıl yazılır?..
*
Yedi:
Hâlâ “HDP’ye oy istedi” diyor…
Ben vermeyeceksem sana niye “ver” diyeyim…
Verme!..
*
Yine de anlaşılmazsa, bu açıklama yazısının açıklaması da yarın artık…sözcü