Lanet okumakla, kahretmekle, beddua etmekle bir yere varılmıyor!..Rabbim, bu kutlu topraklarda gözü olan, bu asil millete kefen biçmeye çalışan, birlik ve bekasına kast eden ne kadar iç ve dış hain varsa hepsine layık olduğu en ağır cezayı versin. Tamam da!.. Biz üstümüze düşeni yapıyor muyuz?.. Sapık tacizci okul müdürüne, onu himaye eden korku imparatorluğuna karşı korkusuzca dikilen Saadet öğretmenimiz gibi kaç tane var?.. Atatürk Havalimanı’na düzenlenen kanlı kahpe saldırının ardından televizyonların başından kafamızı kaldırmadık. Her çıkan uzman isim, yine beylik yorumlar yapıyor… Siyasetçilerde, aynı hamaset ve klişe laflar. Kim hesap soruyor? Cesaret edebilen bile yok. Bu lanet saldırıyı son İsrail, Rusya diplomasisine bağlayan akıl fukarası taklacılara bile çıkışan yok. Bu kanlı saldırı ne ilk ne de son!.. Binali Yıldırım, Efkan Ala, Hakan Fidan, Emniyet Genel Müdürü, İstanbul Valisi, İstanbul Emniyet Müdürü hâlâ pişkin pişkin koltuklarında oturuyor. İstifa diye tepineni bırakın, dile getirmeye cesaret eden bile yok!.. Geriye bir tek Saadet öğretmen kaldı. Elleri öpülesi öğretmenimin acilen duruma el koyması lazım!..
***
Kanlı saldırının gerçekleştiği andan itibaren çok sayıda güvenlik uzmanı ile görüştüm. Böyle bir eylemin gerçekleşmesi için gerekli olan süre hakkında kimse 1 aydan daha azını söylemedi. Kahpe eylemcilerin bırakın taksiye binip havalimanına gitmesini, daha taksiye binmeden önce kıskıvrak yakalanması lazımdı. İstanbul’un her yeri kamera… Nasıl oluyor da bu kadar adam İstanbul gibi bir yerde ellerini kollarını sallaya sallaya hazırlanıyorlar ve havalimanına kadar girip bombaları patlatabiliyor? Ellerindeki kalaşnikoflar da ayrı muamma!..
Şimdi sıcak notlara geçeceğim;
Yaklaşık 2 buçuk 3 aylık süreden beri terör örgütü IŞİD’in havalimanlarına yönelik eylemler planlandığına dair ilgili devlet birimleri istihbarat raporları ile uyarıyordu. Bunlar arasında, “IŞİD’in uçak kaçırma eylemi yapacağına” dair de çok önemli duyum ve analizler vardı. Atatürk Havalimanı’na düzenlenen hain saldırının ardından Ankara’da, hem IŞİD’in hem de PKK’nın eylemleri daha da artıracağı yönünde değerlendirmeler yapıldı. Bu noktada terör örgütü PKK’nın “kurumsal” faaliyetleri ile ilgili Ankara’da masada duran raporlardan kısa bölümleri dikkatlerinize sunmak isterim. Şöyle;
“Terör örgütü PKK, Suriye’de Ayn-el Arap’ta büyük bir imalathane kurdu. Katyuşa füze üretimine başladılar.”
“PYD/PKK, IŞİD ile mücadele için verilen silahları Türkiye’ye sokuyor.”
“PKK, Irak Haftanin alanına telsiz telefon sinyallerini kesen, Mayıs ayında, yüksek maliyette cihaz aldı. Aynı cihazdan 2 tane daha Haziran ayı içinde satın alınarak Haftanin’e getirildi.”
“BTÖ, militanlarını içerideki ve dışarıdaki kamplarda mayın ve EYP konusunda sürekli eğitiyor.”
“Mısır, Kahire Hükümetinin Nisan 2016’dan beri BTÖ’ye yaptığı silah ve para yardımı devam ediyor.”
Şu tabloya bir bakın!.. En hafif deyimiyle, hımbıllardan, hesap sormayacak mıyız?.. İlla önümüze bir Saadet öğretmenin düşmesini mi bekleyeceğiz?..
Rusya ile ilişkiler düzelecek, şezlonglar dolacak masallarından uyanamadığınız için buraya kadar yazdıklarımdan hâlâ ayıkmadınız mı?..
O zaman bir de buradan buyrun!..
Diyarbakır’da imam skandalı
Diyarbakır emniyetinde görevli sağlam bir kaynaktan ulaştığım bilgi;
Diyarbakır istihbarat şubesinde görevli bir emniyet amiri tarafından istihbarat arşivinde haklarında kayıt bulunan imamların isimlerinin yer aldığı 90 kişilik liste il müftüsüne gayriresmî olarak (ikili ilişkiler neticesi) verilir. İl müftüsü resmî yazı yazarak listeyi Diyanet İşleri Başkanlığı’na gönderir. Konuyla ilgili Diyanet İşleri Başkanlığı bahse konu imamlar hakkında inceleme yapmak üzere 3 müfettiş görevlendirir. (Ertuğrul Karahan, Mustafa Asiltürk ve Fazıl Ahmet Ertürk.)
Müfettişler 20 Haziran pazartesi günü Diyarbakır’a gelirler. Salı günü Vali ve Başsavcı ile görüşürler. Çarşamba ve Perşembe günleri il müftülüğü arşivinde 90 imamın dosyalarını incelerler. Bu arada emniyete ve adliyeye resmî yazı yazarak bahse konu imamlar hakkında bilgi talep ederler. Bu aşamada istihbarat şube, il müftüsüne gayriresmî verdikleri liste hakkında çalışma yapıldığının farkına varır.
Müfettişlerin incelemesi neticesi olası imamların memuriyetten uzaklaştırılması durumunda, açılabilecek davalarda imamlar hakkında başlatılan işlemin istihbari bilgiler kaynaklı olması sebebiyle, istihbarat şube diyanet müfettişlerinin incelemesinin sonlandırılmasını ister. Cuma günü konuyla ilgili Diyanet İşleri Başkanı ile görüşülerek müfettişlerin incelemesi yarıda bıraktırılır ve müfettişler Ankara’ya dönerler. İstihbarat kayıtlarına göre; 90 kişilik listeden 50 civarında imamın örgütle bağlantısının olduğu, bir kısmının kaçak elektrik kullandığı, diğerleri hakkında da çeşitli bilgiler bulunduğu anlaşılır.
Neden böyle oluyor?..
Bu sorunun cevabını da siz değerli okurlarımın derin sağduyusuna bıraktım!..
yeniçağ