Barak Obama saraya telefon etti. Meşhur beyzbol sopasından bahsetti mi?.. Bilmiyorum… Beyaz Saray açıklamasına bakarsanız; Barak, R. Erdoğan’a kesin bir dille “Türk askerini Irak’tan çek” talimatı verdi. Varanklı kalın Cumhurbaşkanlığı kaynaklarına bakarsanız; “koordine” falan gibi laflar etti. Barak’ın gelişi Biden’den belliydi ama ne yapacaksınız? Türkiye değerli terk edilmişlerin eline kaldı. Masa tenisindeki pinpon topu gibi. Bir o raket çakıyor bir bu raket…
ABD, Irak’tan Türk askerini atmak istiyor.
Türkiye’nin Irak’ta asker bulundurmasının çok haklı hukuki gerekçeleri var. Ne külliyeden ses çıkıyor ne de Dışişleri’nden. Genelkurmay’ı da anlamak mümkün değil. İçin için kaynıyor… Türk askerinin Musul’da mehteran bölüğü gibi 2 ileri 1 geri götürülmesinden dolayı büyük bir rahatsızlık var. Bunun yanında karargâhta Başika’dan dolayı derin görüş ayrılıklarının olduğunu da biliyorum. Yükselen basınçtan dolayı Genelkurmay karargâhında bir gümbürtü koparsa kimse şaşırmasın!.. Türk askerinin Musul’daki “tahkim” ve “tanzim”inden dolayı siyasi iradenin git gelleri ve Barzani ile iş birliği çalışmaları konusunda karargâhta derin sıkıntı ve yer yer ayrılıklar yaşanıyor.
“Irak’ta, terörle mücadele ve uluslararası hukuk kapsamında hak ve yetkilerimiz nelerdir” sorusunun cevabını eski Milli Savunma Bakanlığı Genel Sekreteri emekli Kurmay Albay Ümit Yalım’dan alalım;
“Türkiye ile Irak arasındaki sınırı belirleyen ve komşuluk ilişkilerini düzenleyen Ankara Antlaşması, 5 Haziran 1926 tarihinde, Türkiye, Irak ve İngiltere arasında imzalanmıştır. Antlaşmanın 9, 10 ve 11. maddelerine göre, ‘Silahlı kişiler sınır bölgesinde cinayet veya suç işledikten sonra diğer sınır bölgesine geçerse oranın, bu kişileri silahları ve yağma ettikleri eşya ile birlikte, uyruğu bulunduğu tarafa teslim etmesi mecburidir. Bu bölge, Türkiye-Irak sınırının tamamı ve sınırın iki yanında 75 km. derinliğinde bulunan bölgedir. Anlaşmanın bu faslını takip etmekle görevli ve yetkili memurlar, Türk tarafında askeri hudut komutanı, Irak tarafında Musul ve Erbil valileri ile Zaho, İmadiye, Zibar ve Revanduz kaymakamlarıdır’.
Irak Hükümeti, Türkiye’de suç işledikten sonra Irak’a geçen PKK’lı teröristleri yakalayıp teslim edemediği için, 90’lı yılların başında, Kuzey Irak bölgesinde tampon bölge tesis edildi. Tampon bölgenin hukuki dayanağı 1926 Ankara Antlaşması’dır. Türkiye tarafından, Irak sınırı boyunca ve Irak tarafına doğru 50 km. derinliğinde tesis edilen tampon bölge sayesinde PKK terör örgütüne ağır darbe vuruldu ve örgüt kontrol edilebilir hale getirildi. AKP Hükümeti tampon bölgeyi Amerika’nın dayatması ile 2004 yılında kaldırdı. Tampon bölgenin kaldırılması ile Kuzey Irak bölgesindeki Metina, Zap, Avaşin, Hakurk ve Basyan gibi kamplar yeniden teröristlerle doldu. Terör yeniden hortladı. Türkiye, 1991 yılında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne başvurarak, Kuzey Irak bölgesine insanî müdahale kararı alınmasını sağlamıştır. Kaynağını uluslararası hukuktan alan insanî müdahale ile ağır insan hakkı ihlallerine maruz kalan toplumun, askerî birlikler ile emniyeti, uluslararası yardım kuruluşları ile de iskân ve iaşesi sağlanır.
1994 yılında Avrupa Parlamentosu tarafından alınan kararla Birleşmiş Milletler Sistemi içinde olmadan da insanî müdahalede bulunmak mümkündür. Türkiye, Kerkük, Musul, Tuzhurmatı, Telafer ve diğer bölgelerde yaşayan Türkmen soydaşlarımız için insanî müdahalede bulunabilir. Türk askerinin ve Türk Kızılayı’nın, Irak’taki Türkmen soydaşlarımıza yönelik olarak yapacağı insanî müdahalenin önünde hiçbir hukuki engel yoktur. Türkiye’nin Irak’taki askerî varlığı, 1926 Ankara Antlaşması’na dayanmaktadır ve bu durumun önünde hiçbir hukuki engel yoktur.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin, 8 Haziran 2004 tarihli ve 1546 sayılı kararına dikkat çekiyor Ümit Yalım;
“Bu karar ile üye ülkelere, Irak içinde ve Irak’tan diğer ülkelere yönelik terörist faaliyetlerin önlenmesi, Irak’a terörist geçişlerinin önlenmesi, Irak’tan diğer ülkelere terörist geçişlerinin önlenmesi ve teröristlere silah desteği ile finansal desteğin önlenmesi görevleri verildi.
O tarihte Irak’ı işgal altında bulunduran Amerika bu kararlara uymadığı gibi Irak ordusundan arta kalan silahları Barzani üzerinden PKK’ya ulaştırdı, PKK’nın bir kolu olan PJAK’ı destekledi. Bütün bunlar olup biterken AKP Hükümeti Amerika’ya bir tek nota bile vermedi…”
yeniçağ