En ıssız ormanlarda…
En ücrada kurulu mezralarda…
Karla kaplı tepelerde…
Sıkıntılı ana çocuğunu doğururken…
Dağda çoban koyunlarını otlatıp, acılı kaval namelerini üflerken..
Hainler, kahpeler, katiller, hırsızlar, uğursuzlar asil Türk milletinin ırzına, malına, canına, bekasına, birlik ve beraberliğine göz dikerken…
Hep onlar var!..
O adsız kahramanlar var!..
Yedi iklimi dört mevsimiyle Türk topraklarının her bir karışında huzurun hâkim olması için canını dişine takıp çalışırlar..
Dağdaki köylüyle de, deniz kenarındaki tatilcilerle de sohbet ederler…
Vatan uğruna seve seve şehit, gazi olurlar…
Öcalan gibi katillerin ve yandaşlarının korkulu rüyasıdırlar.Aslında bu fotoğraf her şeyi anlatıyor.
Hatırladınız!.. Değil mi?..
Geçen yılın son ayında bölücü terör örgütü PKK ile güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada Özel Harekat polisimiz yaralanmıştı. Polisin yaralandığını gören Mehmetçik ise yaralı polisin üzerine yatarak siper olmuştu. Özel Harekat polisi Süleyman Y.’nin ev araması sırasında sıcak temasta yaralandığını gören Jandarma Uzman Çavuş İsmail E. tankın üzerine çıkarak operasyon bölgesinde polisi kurtarmak için kendi bedenini siper etmişti. Sallamıştı bu görüntü tüm Türkiye’yi… Unutmadık… Unutmayacağız!.. İşte bu görüntü ve asil kahramanlık hikayesi bugün 177’nci kuruluş yıldönümünü kutladığımız Jandarma teşkilatımızın ruhunu yansıtıyor. Son aylarda siz onları JÖH (Jandarma Özel Harekat) olarak görüyorsunuz sıcak çatışma alanlarında. Çok şehidimiz çok gazimiz var. Ne kadar teşekkür etsek az!.. Ne kadar övgüler yazsak kelimeler kifayetsiz kalır bu kahramanların fedakârlıklarının yanında.
Gerçeklerin bir daha vurgulanması adına;
Ordu millet olarak tarih sahnesinde var olmuş asil Türk milleti asayişinin, güvenliğinin sağlanmasını hep askerlerinden beklemiştir. O yüzden, kurulduğundan bugüne kadar Jandarma teşkilatımız, Türk milletinin dilinden en iyi anlayan kamu kurumları arasında olmuştur. Bu özellikli kabiliyetini de, yıllarca halkın arasında, onların sıkıntılarına ortak olan eğitimcilerinin tecrübe aktarımı sayesinde yaşatmaktadır. Yeni dünya düzeninde, iç güvenlik sorunları, hukuk dilini bilen ve aynı zamanda ağır savaş araçlarını da kullanabilecek kabiliyette kolluk birimleri ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Gurur duyduğumuz Jandarma teşkilatımız da bu tanımlamayla örtüşecek şekilde kendisini yenilemiş ve başarılı olmuştur.
Son yıllarda yaşadığımız birçok acı olay da gösteriyor ki; günümüzde kolluk anlayışı, sadece suçu tespit edip suçluyu yakalamayı değil, suçu ortaya çıkaran sebeplerin ayıklanmasını da kapsamaktadır. Jandarma teşkilatımız da önleyici kolluk sistemindeki teknolojik gelişmeleri takip ediyor ve teknolojiyi kullanacak kabiliyetli personelin yetiştirilmesini sağlıyor. Suçlulardan daha hızlı hareket eden, kara, deniz ve hava araçlarını en iyi şekilde kullanıyorlar. Söz konusu araçlara monte edilmiş iletişim ve görüntü aktarma sistemleriyle güçlerine güç katılıyor. Özellikle, uyuşturucu ile mücadelede ihtiyaç duyulan uzaktan algılama sistemlerinde pek çok kuruma öncülük etmekte, uydu teknolojisinin sağladığı avantajlarla terörle mücadeleyi etkili bir şekilde sahaya yansıtıyorlar.
Biraz da bam teline dokunalım!..
AKP saltanatının değişmez gündem maddesiydi. Jandarmanın lağvedilmesi. Turizm zabıtası yapmayı hedefliyorlardı asırlık kökü olan bu teşkilatı. Kendilerinden de önce yapılan haksız saldırıları çirkin iftiraları dillerine pelesenk etmişlerdi. Faili meçhul cinayet söylemleriyle kirletmeye çalışıyorlar, darbelerin merkezi olmakla suçluyorlardı bu temiz vatan ocağını. Yeni elbiselerini bile terziye sipariş vermişlerdi. İlk adımı attılar çözüm sürecinde. Jandarmayı İçişleri Bakanlığı’na tamamıyla bağlayan siyasal düzenlemeyi yaptılar. İlçelerdeki, beldelerdeki jandarma karakollarını kapatacaklardı. Ancaak!.. Çözüm süreci ellerinde patlayınca Türk milletinin kendisine ordu millete boyun eğmek zorunda kaldılar. Gerisini getiremediler. Öcalan ve kanlı katil çetesinin korkulu rüyası Jandarma için Fransız terzisi Pier’e verdikleri siparişleri iptal etmek zorunda kaldılar. Bölücüler ve destekçilerin alayı, karşılarında kırmızı lacivert şuhalı kokartlarıyla civanmert jandarma neferlerini buldular. JÖH oldular, sınır karakolu, ilçe karakolu oldular. Kutsal vatan toprakları uğruna feda oldular ve olmaya da devam ediyorlar. Siyasete, kirli siyasetçilerin çıkarları uğruna kurduğu tezgahlara boyun eğmediler. Uzman çavuş İsmail oldular yanlarında aynı uğurda çarpıştıkları polis kardeşlerine bedenlerini siper ettiler.
Bugün 177 yaşındalar…
İyi ki varsınız!..
Dünya ve Türklük var oldukça var olun. Hakkınızı bizlere helal edin!..
yeniçağ