Bugün birçok üniversite neredeyse terör yuvası haline gelmiş durumda. Bunun iç ve dış bazı politik sebepleri var elbette. Hemen hemen her gün çeşitli üniversitelerde yaşanan üzücü olayların haberlerini duyuyoruz, izliyoruz ve üzülüyoruz. Fakat güçlü bir devlette ve kaliteli bir milli eğitim sisteminde bu tür olayların yaşanması mümkün değildir… Çocuklarınıza Türk geleneklerini, Türk folklorunu, halk danslarını ve Türk destanlarını öğretirseniz, emsalleri arasında zamanla hilal gibi parlayacaklardır. Okullarda öğretilmeyen bilgileri çocuklarınıza öğretirseniz, sakatlanmış milli eğitimin bozuk çarkları arasında ezilmelerini engellemiş olursunuz. Eğer çocuklarınıza bu değerlerimizi öğretmezseniz, yarın medya aracılığı ile zihinlerine aşı yapıldığında ve dolayısı ile de yabancı hayranı olduklarında, çocuklarınıza kızma hakkınız yoktur. Oğul babasından, kız annesinden gördüğünü yapacaktır. Öyle ise çocuklarınızı yetiştirirken milli ve manevi değerlere bağlı olarak yetişmelerini sağlamalısınız. Doğum günlerinde hediye olarak bin liralık cep telefonu değil, on liralık milli kahramanların kitaplarını almalısınız. Odalarına süpermen, örümcek adam posterleri değil, milli kahramanların posterlerini asmalısınız. Tatillerde milli kahramanlara ait müze, şehitlik ve bunu gibi tarihi yerlere götürmelisiniz. Belediye oyun parkına ondan sonra gidersiniz…
☾✫
Bugün hemen hemen birçok ailede kuşak çatışması yaşanmaktadır. Baba ile anlaşamayan oğul, anne ile geçinemeyen kız… Bunun elbette ki birçok sebepleri vardır. Fakat temel sorun eğitimle alakalıdır. Allah aşkına vicdanınıza sorun. Evladınıza bugüne kadar her hangi bir milli kahramanı anlatan bir kitap alıp, armağan ettiniz mi? Bir müzeye, şehitliğe götürdünüz mü? Yörenizin milli kahramanlarının kabirlerini ziyaret ettiniz mi? Cevabınız evet ise sizi tebrik ederim. Hakikaten imanlı, vatansever ve milliyetçi bir insansınız demektir. Cevabınız hayır ise lütfen kendinize geliniz! Memleketin bugün bu halde olmasının sebeplerinden birisi de milli ve manevi değerlerinden bihaber yetiştirilen çocuklardır!
☾✫
Kurtuluş kutlamaları yapıldığında hatta İstiklal Marşı çalınıp, söylendiğinde saygı göstermeyen, eşlik etmeyen, dalga geçen öğrenciler görüyoruz! Bu bir millete yapılabilecek en büyük kötülüklerden birisidir. Bu ruh hali ile büyüyen çocukların yarın ülkelerine ve milletlerine hizmet etmeleri ve faydalı bir takım icraatlar gerçekleştirmeleri mümkün değildir. 21. Yüzyılın her geçen gün gelişen teknolojisi, medya üzerinden yürütülen psikolojik harp taktikleri ve siyasetçilerin kendi dünya görüşlerine göre her dönem dizayn etmeye çalıştıkları milli eğitim politikaları ne yazık ki çocukları kör, topal bir eğitime maruz bırakmaktadır. Bu ülkenin geleceğine darbe vurmaktır! Bu darbeyi hafifletmek, şiddetini azaltmak ve çocukları kurtarmak, öncelikle ailelerin, yurtsever öğretmenlerin, sivil toplum kuruluşlarının, ülkenin aydınlarının, yazarların ve eğitimcilerin vazifesidir. Herkes üzerine düşeni layıkı ile yaparsa, çocuklarımızı bu tehlikeden korumayı başarabiliriz. Neden bahsettiğimi daha iyi anlayabilmek için, her hangi bir okul çıkışında erkek ve kız öğrencilerin hallerine bakmanız yeterlidir! Sosyal medyada her hangi bir sayfada paylaşılmış bir içeriğin altındaki yorumları incelemeniz yeterlidir!
☾✫
Bu mücadelede en büyük vazife, anne ve babaya, yurtsever eğitimcilere, yurtsever sivil toplum kuruluşlarına ve bu çağın zeybeklerine düşmektedir. Zeybeklik teşkilatı işte bu tür konularda halka destek olmak, koruyup, kollamak, muhafızlık yapmak, liderlik yapmak ve halkın hakkını savunmak için vardır. Zeybekliğe kutsaliyet veren vazife budur. Bunun dışındaki haller ve niyetler sadece geçici bir takım heveslerdir. Ve inancım odur ki, bu çağın hakikaten zeybek gibi zeybekleri, efeleri, seymenleri, yarenleri, dadaşları, uşakları, yiğitleri bu mücadelede üzerlerine düşen vazifeleri yerine getireceklerdir.
Bir felaket sessizce çığ gibi büyüyor! Buna engel olmalıyız. Türk toplum yapısını, aile kurumunun kutsaliyetini ve geleneklerine bağlı gençlerini, diziler, sinema filmleri ve çeşitli yayınlar ile sinsice zehirleyerek yıpratıyorlar. Bunun neticesi olarak da, toplum kutuplara ayrılıyor. Bu ayrım öğrenci çocuklara da yansıyor. Çocuklar evlerinde babalarına ait siyasi kitapları gördüklerinde bundan elbette etkileniyorlar. Ve bu etkilenme okul yaşantısına olumlu ya da olumsuz olarak yansıyor! Senin baban o cepheden benim babam bu cepheden diyerek henüz eğriyi doğruyu ayırt edemeyecek çağlarında çocuklar zihnen ve fikren zehirlenmeye başlıyorlar. İlerleyen yıllarda ise birbirlerine düşman kesiliyorlar. Halbuki asıl düşman başka… Milletimize yıllarca bu oyunlar oynandı. Birbirimize düşürdüler bizi. Evlatlarımızı milli ve manevi değerlerine bağlı olarak yetiştirmeyi başardığımız sürece biz bu oyunların hepsini bozarız evelallah! Peki çocuklarımızı milli ve manevi değerlerine bağlı olarak nasıl yetiştireceğiz? Yukarıda da bahsettiğim gibi milli kahramanları anlatan kitaplar armağan edeceğiz, müzeleri, şehitlikleri gezdireceğiz, odalarına milli kahramanların posterlerini, resimlerini asacağız, mümkün olduğunca dizi izlemekten uzak tutacağız, sosyal medyada onları başı boş bırakmayıp, denetleyeceğiz. Onlarla vakit geçirip, onlara örnek olacağız. Bu kirli ve sinsi tehlikelere karşı ancak o zaman muzaffer olabilir ve milletimizin çocuklarının diğer milletler ile rekabet edebilmesini ancak o zaman sağlayabiliriz. Aksi halde bugünkü manzaralardan da anlaşılacağı üzere, akıbet pek hayırlı değildir…
☾✫
Şahin Efe Yılmaz
İLK KURŞUN