Başbakan Ankara’dan, Cumhurbaşkanı Afrika’dan yağdı gürledi. Üst akıl varmış. Almanlar “üst akıl” a uymuş. Üst akıl çalıştı diyelim peki siz ne yaptınız? Üst aklın kirli oyununu bozmak için hangi “stratejik-diplomatik-lojik” aklı sergilediniz? Alman Meclisi’ne girebilme başarısını göstermiş 11 milletvekili, kendi öz Türk çocuklarımızı bile etkileyemediniz. Onlar Almanlara inandı. Bütün seçim kampanyalarını başlatmak için önce Almanya’ya koşup gittiğiniz sizlere inanmadı.
Adalet Bakanı’na bak!
Köpürmüş.
Bayramlık ağzını açmış.
Küfrü basıyor.
Sütü bozuklar.
Kanı bozuklar.
Kan uzmanı kesildi.
Hepsi Türkiye’de aş-iş-ekmek bulamadığı için Almanya’ya, Almanların beğenmediği pis-kötü-ağır- ücreti düşük işlerde çalışmaya gitmiş Türk işçi ailelerinin çocukları 11 milletvekiline “sütü bozuk“ der, kendisi Alman yapımı Mercedes’e biner.
Almanya’ya söverim.
Mercedes’e de binerim.
Bakan dediğin tutarlı olur.
Üst akıl!
Kullanacak adam arasa!
Adalet Bakanı’nı bulur.
* * *
Araştırın. Göreceksiniz.
Başbakan’ın, Cumhurbaşkanı’nın, bakanların, Adalet Bakanı’nın, Diyanet İşleri Başkanı’nın makam arabaları ya Alman malı Mercedes’tir, ya da yine Alman Malı Audi.
17 Mayıs’ta haber oldu.
Gazetelerde yer alan “Audi Adaleti” başlıklı habere göre, Adalet Bakanlığı,
9 adet Alman malı Audi A6 Makam aracı satın aldı. Her biri 300 bin TL olan makam araçlarının parası Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı tarafından karşılandı. Vakfın Başkanlığı’nı Adalet Bakanlığı Müsteşarı yapıyormuş. Vakfın bütçesinden
2 milyon 700 bin TL ödendi. Yeni 9 Audi’nin 5’i bakanlık müsteşar yardımcılarına, diğerleri Adalet Akademisi Başkanı ile Ankara, İstanbul, İzmir başsavcılarına tahsis edildi. Demek ki, üst akıl “soykırım kararı çıkarmak” için Alman Meclisi’ni etkileme çalışması yaparken bizim Adalet Bakanlığı üst düzey kadroları, Alman malı Audilere binme planlaması yapıyormuş. Sorarım! Bu üst düzey bürokratlar kendine Alman malı Audi makam aracı alırken acaba Adalet Bakanı’nı mı örnek aldı.
Bakanım biniyor!
Ben de binerim.
İkimiz bir olur.
Alman’a söverim.
* * *
Cumhurbaşkanı.
Meclis Başkanı.
Başbakan.
Bakan.
Müsteşar.
Hepsinin makam aracı Alman malı Mercedes ya da Audi.
Birisi çıkmadı.
Mercedes’ini yakmadı.
Mercedes’ini yakarak “üst aklın kumpasına gelmiş Alman Meclisi’ni” protesto etmedi, edemedi. Bir Mercedes’e binmek için dünyanın yalanını söylüyorlar. 7 Mayıs’ta gazetelerde bir haber daha vardı. Başbakanlık Kamu Görevlileri Etik Kurulu raporunda; vali, kaymakam, belediye başkanları, garip gureba için ayrılan paralarla lüks makam araçları satın aldıkları eleştirisi yer aldı.
Garib ve gureba!
Oldu Alman araba!
Acaba sütü kim bozuyor?
SÖYLEŞİ
Cash to Yukarı!
“Üst akıl” deyince aklıma “Cash to Yukarı” deyimi geldi. Çünkü bu “Cash to Yukarı” deyimi ABD’li Savcı’nın Reza Zarrab’ın iddianamesine koyduğu Excel dosyasında geçiyor. Cash nakit para demek. Reza Zarrab’ın rüşvet niyetine para gönderdiği bakanlar listesi içinde 12 Kasım 2012 tarihinde 2 milyon 100 bin Euro da “Cash to Yukarı” diye gösterilmiş. Kim acaba bu yukarı? ABD’li savcı bunu Reza Zarrab’a sordu mu? Sorduysa ne cevap aldı? Unutulup gitti. Muhtemelen bu soruyu mahkeme başladığı zaman Amerikalı hakim soracak. Acaba Reza Zarrab kendi Excel dosyasında geçen “Yukarı’nın kim olduğunu” söyleyecek mi?