Ne deniyordu?
Yolsuzluklara damardan girdik.
Hortumlarını kestik.
Yolsuzluğu yapan babam bile olsa, cezasını veririz.
Tüyü bitmemiş yetimin hakkını çalana, bedelini ağır ödetiriz.
Bütün servetim bu parmağımdaki yüzüğüm… Eğer bir gün zengin olduğumu duyarsanız, bilin ki haram yemişimdir.
Hırsızlık babadan evlada geçer, evlattan babaya değil… Yönetimlerdeki hırsızlık, yukardaki yöneticilerden alttaki yöneticilere geçer.
*
Neticede nereye vardık?
Ayakkabı kutusuna…
*
Başharflerinden “ak” çıkıyordu.
*
Başka ne deniyordu?
Biz efendi değiliz, fakir fukaranın, garip gurebanın hizmetkarıyız.
Biz milletimize padişah olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik.
Bu fakir kardeşiniz hiçbir zaman sultan olmanın gayretinde olmadı.
Kimsesizlerin kimiyiz.
Ailem yoksuldu, simit satardım.
Ayakkabılarım delik deşikti.
Bize kibir değil, tevazu yakışır.
*
Neticede nereye vardık?
Altın klozet tartışmasına…
*
Başharflerinden gene “ak” çıkıyor.
*
Kaderin cilvesi işte…
Akım derken bokum demek böyle bi şey herhalde!