Anneler Günü’nde; ne pahalı hediyeler ne de çiçek… Mutlu annelerin formülü mutlu çocuklarda gizli. Bunu sağlayacak olanı uzakta aramaya gerek yok, annelerin ta kendisi.
Uluslararası Thomas Gordon Etkili Anne Baba Eğitimcisi ve Danışman Emel Hoca, annelerin bunu başarması için ise 12 iletişim engelini aşması gerektiğinin altını çizdi. Peki nedir bu 12 iletişim engeli? Emel Hoca, pek çok annenin çocuğuna yardım etmek isterken yanlış cümleler ve davranış biçimleri kullanarak onun farkında olmadan kendini ifade etme, karar verme veya sorun çözmede muhtemel sorunlar yaşamasına ve sonuçta mutsuz bir birey olmasına zemin hazırladığına dikkat çekti.
Emir Verme- Yönlendirme
“Kendine acımayı bırak.” Bu cümle, direnç ya da aksi davranış oluşturur. Kabul edilmeme ve olumsuz değerlendirme hissi uyandırır. Sorumluluğu çocuğa vermez.
Uyarma – Tehdit Etme
“Bu kadar endişe etmeyi bırakmazsan, …olur.”
“Bunu ya yersin ya da o çizgi filmi seyredemezsin…..” gibi cümleler kabul edilmeme mesajı verir. Korku ve teslimiyetçilik yaratır. Kırgınlık, kızgınlık ve yabancılaşmaya yol açabilir. Tehditlerin sonucunu test etme, deneyerek kontrol etme isteği uyandırır.
Ahlak Dersi Verme
“Hayat her zaman toz pembe değildir.”
“Böyle hissetmemelisin.” diye konuşmaya başlarsanız çocukta zorunluluk veya suçluluk duygusu yaratır. Çocuğun ayak diremesi ve yaptığını daha da güçlü savunmasına neden olabilir.
Nasihat Etme, Çözüm Sunma
“Ben olsam… yapardım.”
“Bence … yapmalısın.” Çocuğun kendi sorununu çözemeyeceğini ima eder.
Mantık Yoluyla İkna Etme, Tartışma
“Yanıldığın şey şu ki…”
“öyle diyorsun ama….” şeklinde söze başlamak savunmayı tetikler, karşıt argümanlara neden olur. Çocuk değersiz ve yetersiz hissedebilir. Çocuğun anne-babasını dinlemesine engel olur.
Yargılama, Eleştirme, Suçlama
“Ama ilk sen başlattın…”
“Senin yüzünden…”
Övme, Aynı Fikirde Olma
“Bence mükemmel yaptın.”
“Haklısın! Arkadaşın çok ayıp etmiş!”
sözleriyle çocuğu devamlı övmek onun anne ve babasının beklentilerini veya gelecekteki olası değerlendirmeleri ima eder.
İstenen davranışın oluşması için manipüle edildiğini hissedebilir.
İsim Takma, Dalga Geçme
“Koca Bebek, sulu göz, bebek gibi ağlamayı kessen diyorum” gibi yapılan benzetmeler çocukta değersizlik, sevilmeme hisleri uyandırabilir.
Sözel misilleme yapmaya kışkırtır.
Analiz Etme, Tanı Koyma
“Bence sen yorgun hissettiğin için böyle…”
“ Sadece yorgunsun, yarın geçer.” demek tehditkar ve yıldırıcı olabilir. Çocuk tuzağa düşmüş, ifşa edilmiş veya kendisine inanılmıyor hissedebilir.
Yatıştırma, Duygularını Paylaşma
“Dert etme.”
“Hadi ya neşelen biraz.” Çocuğa yanlış anlaşıldığını düşündürür. Düşmanlık hissi uyandırır. (Senin için söylemesi kolay) Duygularını yaşamaya izin vermeyebilir.
Araştırma, Sorgulama
“Neden, Kim, Nasıl? Sen ne?” Ebeveynlerin nereye varmak istediklerini anlamadıkları için korku ve endişe hissettirebilir. Çocuk soru yağmuru altındayken kendi sorununun ne olduğunu unutabilir. Yalnız hissettirebilir.
Konuyu Değiştirme, İğneleme, Geri çekilme
“Güzel şeylerden bahsedelim…”
diyerek konuyu değiştirmeye çalışmak çocuğun sorunlarını paylaşmaktan kaçınmasına neden olur. Ebeveynlerinden aldığı mesaj karşılaşılan güçlüklerle yüzleşmek yerine, onlardan kaçınmaktır. Sorunların önemsiz, basit ya da geçersiz olduğunu ima eder.
HİSSETTİRMEK ÖNEMLİ
Emel Hoca’ya göre, her insanın en büyük ihtiyacı temas. Hoca, temas ihtiyacını illa dokunarak sarılarak değil, etkin dinleyerek ve takdir ederek de karşılamanın mümkün olduğuna dikkat çekti. Annelerinin gerçekten dinlediği, 12 iletişim engelinden uzak büyüyen çocukların mutlu olduğunu söyleyen Hoca, koşulsuz sevgi ve öze yapılan takdirin öneminin altını çizdi. Bu şekilde büyüyen çocuklar da tıpkı “ne ekersen onu biçersin” sözünde olduğu gibi, annelerine aynı hassasiyet ve doğru iletişim yollarıyla yaklaşarak onların sadece anneler gününde değil tüm yaşamları boyunca mutlu olmalarını sağlıyor.