Yürürlükteki Anayasa’nın 14’üncü maddesi diyor ki:
“Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.”
***
İyi de HDP’li vekiller bu suçları işledi… Bu yüzden yargılanmaları gerekir.
Ancak aynı Anayasa’nın 83’üncü maddesi, bu yetkiyi sadece seçimden önce işlenmiş suçlar için Meclis’e veriyor(du.)
14. maddeyi seçimden sonra ihlal edenlere dokunulamıyordu.
Sonraki seçimde tekrar seçildikleri için de bu dokunulmazlık sürüp gidiyordu.
İşte; bu yüzden Meclis’te dün yapılan değişiklikle, MECLİS’TE BEKLEYEN FEZLEKELERLE SINIRLI KALMAK ÜZERE dokunulmazlıklar kaldırıldı.
***
Tüm isyan çağrılarını, PKK’ya hizmetlerini unutun…
Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu Meclis çatısı altında “Biji Apo” diye bağıran, Meclis’i yok sayarak gerekirse ikinci bir Meclis kurulabileceğini söyleyen bu adamlardan hesap sorulmaması, büyük acizlikti!
İşte; bu yüzden şimdi hepsi burunlarından soluyor.
Bununla da kalmayıp düne kadar kol kola girdikleri, şakalaştıkları, sözde çözüm sürecini birlikte yürüttükleri bugünün Cumhurbaşkanı’nı da açık açık tehdit ediyorlar.
Bu tehditlerden biri dün Meclis kürsüsünde HDP’li Sırrı Süreyya Önder tarafından şöyle dillendirildi:
“Bizim Kandil’den talimat aldığımızı söylüyorsunuz ya; Cumhurbaşkanı, o zaman Başbakan’dı. ‘Kandil’e gittiniz, ne oldu? Ne konuştunuz?’ diye beni aradı. Devamını mahkemelerde anlatacağım.”
***
Bundan sonra olacaklar belli:
Haklarında fezleke bulunan tüm vekiller hakim önüne çıkacak…
Büyük bir ihtimalle, HDP eş başkanları ve milletvekillerinin bazıları tutuklanacak.
Bu tutuklamalar, PKK yanlısı Batılıların koro halinde Türkiye’ye saldırmalarına neden olacak.
Bu arada AKP de “boşalan koltukları” gerekçe yapıp baskın bir erken seçime gidecek.
***
Eğer mahkemeler tarafsız kalmayı başarırsa; ben bu yaşanacaklardan korkmuyorum.
Çünkü eminim ki Sırrı Süreyya gibiler o dönemde kamuoyuna çok önemli açıklamalar yapacak ve eteklerindeki taşları dökecek!
Böylece, 14 yıldır iktidarda olanların ihanetleri de ilk kez ortaya çıkacak!
***
Kısacası… Siz de bölücülerin ve PKK destekçilerinin çığlıklarına aldırmayın:
Yargıçlar birazcık cesur ve adil olabilirse…
Girdiğimiz dönemin adı, “Arınma Günleri” olur.
DEDİ Mİ?
Eski BDP’li vekil Ufuk Uras, Kılıçdaroğlu’nun üç hafta önce bazı liboş ve cemaatçi yazarlarla yaptığı toplantıda, “Ne dediğimize aldırmayın, biz tribünlere sesleniyoruz” dediğini iddia etti!
Ufuk Uras bir “patongaz”dır.
Bu nedenle kendisinden her türlü fitne ve fesat beklenir.
Ancak…
Yine de bir, ana muhalefet partisi liderinin bu sözleri geciktirmeden yanıtlaması gerekir!
SALDIRI!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dün Kocatepe’deki şehit cenazesinde yumurtalı saldırıya uğradı.
Bu saldırının ardından yaptığı açıklamada, Melih Gökçek’in görevlendirdiği özel bir timi işaret etti.
Şimdi bir an için bu saldırının Kılıçdaroğlu’na değil de Erdoğan’a yapıldığını varsayın!
Söyleyin; o talihsiz (!) saldırganın başına neler gelir, Erdoğan bu saldırıyı şehir şehir gezerek kaç yıl anlatırdı?
GÜNÜN SORUSU
Meclis’te bekleyen 787 fezleke için milletvekili dokunulmazlığı kaldırıldı. Bundan 55 CHP’li, 53 HDP’li, 10 MHP’li ve sadece 29 AKP’li vekil etkilenecek… Sorum kendime:
Meğer şu AKP ne kadar sütten çıkma ak kaşıkmış da benim haberim olmamış!
AKIL UNUTUR, ARŞİV UNUTMAZ!
Bu fotoğrafı on bir yıldır arşivimde saklıyordum. Sağda tek başına yemek yiyen türbanlı kadının adı Semiha Yıldırım.
O dönemde Ulaştırma Bakanı olan Binali Yıldırım’ın eşi…
Fotoğraf, 27 Kasım 2005’te çekildi ve 28 Kasım 2005’te bazı gazetelerde yayınlandı.
Çekildiği yer Samsun’daki Öztaş Tesisleri…
Bakan, valiyle ve partisinin Samsun yöneticileriyle yan masada yemek yiyor; ama Semiha Hanım bu masaya oturmuyor ya da oturtulmuyor!
Sığıntı gibi tek başına; çorbaya kaşık sallıyor!
Sözüm ona “dindar bakan”, “harem-selamlık” fotoğraf çektiriyor.
***
Karısına “düşük profilli” muamelesi yapan bu adam şimdi “düşük profilli başbakan” oluyor…
Eeee, Allah’ın sopası yok; işte, bu hale getirir insanı!
156+315!
Abdullah Gül’e sormaya devam ediyoruz. Söz sırası Lamia Babalık’ta:
“Abdullah Bey…
Neden ‘düşük profilli başbakan” konusunda ağzınızı açmıyorsunuz?
Kıskanıyor musunuz yoksa garipsiyor musunuz?
Doğal buluyorsanız (ki; eminim öyledir) onu da açıklayın!
Ha; bu arada hazır konuşmuşken, Huber konusundaki soruları da yanıtlarsanız seviniriz.”
GÜNÜN İSYANI
Almanya’nın en yüksek tirajlı gazetesi Bild, başbakan adayı Binali Yıldırım’ın isminin açıklanmasının ardından “Erdoğan’ın uşağı Türkiye’yi yönetecek” başlıklı bir haber yayımlamış… İsyanım Binali Bey’e:
Ne yapacaksın şimdi? Dava açsan bile bu “yaygın kanı”yı nasıl sileceksin? O koltukta oturacağını sürece duyacağın bu sözler hiç mi ağrına gitmeyecek?
Aydınlık