IŞİD veya PKK, canlı bombaları hangi psikolojiye sahip gençler arasından seçiyor?
Bu konuda birçok araştırma var ama Oliver Roy’un tespitleri çok önemli.Alman Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi adına Michaela Wiegel, ünlü Fransız siyaset bilimci ve İslam dünyası uzmanı, “Siyasal İslamın İflası” adlı kitabı ile ünlü Olivier Roy ile bir söyleşide bulunmuştu.
3 Şubat 2016’da yayınlanan söyleşiyi Türkçeye Levent Tayla çevirmişti.
Roy’un tespitleri özetle şöyleydi:
* Avrupa’da cihat yoluna bağlanan gençlerin çoğu entegre olmuş kişiler. Fransızca, İngilizce ya da Almanca konuşuyorlar. IŞİD, kendisine katılan genç Fransız ve Belçikalılar, Arapça bilmedikleri için Fransızca konuşulan bir tabur oluşturdu. Sorun, eksik kalan kültürel entegrasyon değil. Avrupalı cihatçılar toplumdan koparlarken bile son derece Batılı bir modele bağlı kalıyorlar. Söz konusu olan, aslında İslâmi geleneğe hiç uymayan bir nihilizm… (Hiççilik…) Filmlerden ve videolardan gördükleri şiddet estetiğine yönelik bir hayranlık geliştiriyorlar.
* İslami kültür çevrelerinin hiçbirinde din değiştirmiş olanların oranı IŞİD’de olduğu gibi yüzde 25’lerde değil. Yani IŞİD’in çekiciliğini açıklamak için yalnızca kültüre dayanan açıklamalar yeterli olmuyor. Göçmen olmayan gençler de cihadı çekici bulabiliyor.
* Meselenin dini boyutunu yadsımıyorum. Bu önemli, çünkü cihatçılar bu yolla kendi nihilizmlerini cennet müjdesi olarak yorumlayabiliyorlar. İntiharları, sonsuz hayatın garantisi haline geliyor. Bu gençler Müslüman cemaatlerden gelmiyor. Çoğu dini bir ön eğitimden geçmiş değil. Çok seyrek gitmişler camiye. Birçoğunun geçmişinde küçük suçlar var. Alkol içmişler, uyuşturucu kullanmışlar.
* Bu genç insanlar, dedeleri Cezayir’den gelmiş olsa bile Cezayir savaşından söz etmiyorlar. Bu konuda hiçbir bilgileri de yok zaten. Burada söz konusu olan, ana-babalarının kuşağıyla bir kopuş yaşayan gençler. Ana-babaları onlara İslâmi kültürü aktarmamış. Radikalleşmelerine dayanarak, kendilerini ana-babalarından daha iyi Müslümanlar olarak görüyorlar.
* İşin özünde, burada yeni bir kuşak çatışması yaşanıyor. Bu da, neden bu kadar çok kardeşin, çoğunlukla erkek kardeşlerin bu kopuşu birlikte yaşadıklarını açıklıyor. IŞİD savaşçıları çoğunlukla aynı kuşağın üyeleri, ya kardeşler ya da çocukluk arkadaşı. Radikal İslam’da hayatın yeni bir anlamını keşfediyorlar.
* İlk göçmen kuşağından çok az sayıda cihatçı çıkıyor. Çünkü bu kuşakta İslam’ın geleneksel olarak aktarımı hâlâ etkisini sürdürmektedir. Ancak ikinci göçmen kuşağında böyle bir kültürel aktarım yaşanmadığından bu kopuşlar meydana geliyor. Teröristlerin çoğu ikinci kuşak göçmenler arasından çıkıyor.
* Gençler arasında risk alma davranışları ve özellikle intihar ve şiddet fantezilerine yönelik hayranlıkta ciddi bir artış var. Bu boyut daha büyük bir ciddiyetle ele alınmalı.”
***
Atatürk Havaalanı’na canlı bomba saldırısında bulunan üç IŞİD’li bu defa Batı’dan değil Doğu’dan geldi. Hem de Türk coğrafyasından. Biri Özbek, biri Kırgız ve diğeri Dağıstanlı… Fakat onlar için kuşak çatışmasından da öte bir durum var. Onların geldiği ülkelerde, ana babalar İslâmi kültürü alamamıştı ki çocuklarına da bu kültürü aktarabilsinler! Zaten nihilizmin ana vatanı Rusya!
Türkiye’nin 70’den fazla ilinden de IŞİD’e katılım var. Tamam, El Kaide ve IŞİD gibi örgütlerin arkasında CIA var ama Müslümanların çocuklarının canlı bomba olabilecek kadar radikal görüşleri kolayca benimsemelerinin bir sebebi olmalı.
Gençlerin bu kadar kolayca robot gibi kullanılabilmesinin bilimsel bir açıklaması olmalı! Yoksa daha uzun yıllar gençleri bu şekilde kullanmaya devam ederler.
yeniçağ