Devlet Bahçeli, “müptezel” gibi çirkin ifadelerle eleştirerek MHP’nin 19 Haziran kurultayını yapanları suçladı ve tüzük değişikliği için Medeni Kanun hükümlerine göre üçte iki katılım gerektiğini söyledi.
Medeni Kanun’un 78’inci maddesinde “Genel kurul, katılma hakkı bulunan üyelerin salt çoğunluğunun, tüzük değişikliği ve derneğin feshi hâllerinde üçte ikisinin katılımıyla toplanır; çoğunluğun sağlanamaması sebebiyle toplantının ertelenmesi durumunda ikinci toplantıda çoğunluk aranmaz” deniliyor. 81’inci maddede ise “Genel kurul kararları, toplantıya katılan üyelerin salt çoğunluğuyla alınır. Şu kadarki tüzük değişikliği ve derneğin feshi kararları, ancak toplantıya katılan üyelerin üçte iki çoğunluğuyla alınabilir” hükmü var.Konu, elbette yargının değerlendirmesine tabidir ama bu iki maddenin çelişkili olduğu da açık. MHP tüzük kurultayında kararlar oy birliğiyle alındı.
Her ne hal ise MHP, mutlaka bir değişim yaşayacaktır. Bahçeli, bu değişimin önünde bir “barikat” durumundadır. Ancak sel geldi mi barikat filan dinlemez, sürükleyip götürür.
*
Genelkurmay’a yakışmadı!
Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır ziyareti sırasında Melih Altınok ve Kurtuluş Tayiz’in tören mangası önünde çektirdikleri fotoğraflar ve laubali yorumlar hakkında Rotahaber’den Umut Yavuz, Genelkurmay Başkanlığı’na bir dilekçe ile başvuruda bulundu. Dilekçede, iki ismin verdiği pozlarla ilgili olarak TSK’nın herhangi bir açıklamasının olup olmayacağı soruldu.Hakim Tuğgeneral/Adli Müşavir Hayrettin Kaldırımcı imzasıyla verilen cevapta, “Tarafınızı ilgilendiren bir bilgi talebinde bulunmadığınız, özel hayatın gizliliğine ve adli soruşturmaya yönelik bilgiler talep ettiğiniz anlaşılmıştır. Bu sebeple bilgi edinme hakkı kapsamında yer almayan başvurunuzdaki taleplere cevap verilmemiştir” denildi.
***
Bu cevap hukuka aykırı olduğu gibi Genelkurmay Başkanlığı’na yakışmamıştır.Hukuka aykırıdır, çünkü Türk Silâhlı Kuvvetleri’nde askerlik görevini yapan gençler, milletin çocuklarıdır. O mangada görev yapan askerler gibi… Basın da milletin sesi olmak durumundadır. Dolayısıyla Türk Silâhlı Kuvvetleri’nin bir tören mangası üzerinden hafife alınması, kimsenin özel hayatı ile ilgili değildir. Konunun Genelkurmay Başkanlığı adına bu şekilde değerlendirilmesi, daha da büyük bir ayıptır. Bir asker, mazeret üretmez, gerçeği söyler. Hele hele Genelkurmay adına kimse mazeret üretmemelidir. Hâkim olmak ise gerçeği ortaya çıkarmak, adaleti temin etmek demektir zaten… Yakışmadı..
*
Çengelli iğne takmak!
Bir diğer konu da Tayyip Erdoğan’ın katıldığı toplantıya İbrahim Erkal’ın kravat veya papyon yerine çengelli iğne takarak gelmesidir.Erkal, “Bu davranışın devlet ricali gereği özel anlamı vardır. Ayrıca yakaya çengelli iğne takmak Osmanlı döneminde devlet erkânına saygıyı belli etmek anlamında kullanılırdı. Kaftanın yakası çengelli iğne ile bir araya getirilirdi. Devlet büyüklerine saygının bir ifadesi olarak algılanır” diyerek neden çengelli iğne taktığını açıkladı. Sözcü gazetesi de çengelli iğnenin tarihçesini verdi. Rivayete göre 1970’li yıllarda, İngiliz kraliçesinin dudaklarına çengelli iğne takılmış görseli yayımlanınca punklar arasında çengelli iğne takmak moda oldu.
***
Bir Erzurum çocuğu olan İbrahim Erkal’ın devlet erkânına saygıdan bahsetmesi iyi de Osmanlı’daki her davranışı örnek alırsa sonu iyi olmaz. Osmanlı’da “devlet erkânı” denilen kişiler, kendilerini eğlendirecek adamlar da beslerdi. Toplumun sevdiği insanların, mevcut konumlarını koruyabilmek veya daha ileriye götürebilmek adına bu türde davranış kalıplarını benimsemesi, onlara sahip oldukları mevkiyi veren halka saygısızlıktır. Erzurumlu İbrahim Hakkı da eserinde bu tür insanları anlatır.Evet bunlar küçük şeyler ama biriktiği zaman, toplumun dengesini bozuyor!