Türkiye Barolar Birliği ise hükümete seslenerek Artvin halkından özür dilenmesi çağrısında bulundu…
Yeşil Artvin Derneği Başkanı Karahan, Başbakan’la yaptıkları görüşmenin ayrıntılarını açıkladı. Türkiye Barolar Birliği ise hükümete seslenerek Artvin halkından özür dilenmesi çağrısında bulundu…
Başbakan Davutoğlu ile yaptıkları görüşmenin ayrıntılarını kamuyoyu ile de paylaşan Yeşil Artvin Derneği Başkanı Nur Neşe Karahan, Davutoğlu’nun bölgede yaşananlar konusunda yanlış bilgilendirildiği izlenimi edindiklerini dile getirdi. Başbakan’ın yargı süreci sonlanana kadar maden faaliyetinin durdurulması sözünü olumlu bulduklarını ancak madenin ekolojik etkileri konusundaki düşüncelerinin tartışmaya muhtaç olduğunu söyleyen Karahan, Maden şirketi Artvin’i terk edene kadar demokratik tepkimiz ve mücadelemiz sürecektir. Onlar işbirlikçilerini de yanlarına alarak geldikleri gibi gideceklerdir“ açıklamasında bulundu. Türkiye Barolar Birliği de hükümete ve Artvin’deki yöneticilere seslenerek, “Sizin göreviniz, yargı kararlarının gereğini yerine getirmek, hukuk devleti kurallarına uygun davranmaktır. Sizin göreviniz, Artvindeki hukuk dışı maden faaliyetine geçici değil, süresiz son vermektir. Sizi, Artvin halkından özür dilemeye çağırıyoruz“ açıklamasında bulundu.
‘OLAYLAR NEDENİYLE ARTVİN’DE HUZUR KALMADI‘
Günlerdir Türkiye’nin gündeminden düşmeyen Artvin’deki hukuksuz madencilik girişimine yönelik tartışmalar sürüyor. Yeşil Artvin Derneği Başkanı Nur Neşe Karahan ve Türkiye Barolar Birliği konuyla ilgili basın açıklaması yaptı. Artvin’de bugüne kadar yaşanmayan olayların 15 günde yaşanmaya başlandığını dile getiren Karahan, “Cerattepe mücadelesi 20 yıldır sürüyor ama hiç böyle bir zulmü ve baskıyı görmedik. Son 15 gün içerisinde yaşadığımız olaylar nedeniyle bu ilde huzuz ve güven içerisinde yaşamaktan çıktık, gaz bombaları, plastik mermiler günlük yaşam içerisinde olağan şeyler haline geldi. Daha bir hafta öncesinde ülkenin en huzurlu ve güvenli ili seçilen Artvin’de huzur kalmadı. Çalşmaya başlamamış bir şirketin bu aşamada halka reva gördüğü bu zulmü düşündüğümüzde, ileride küstahlaşan ve zalimleşen bir şirketin neler yapacağını tasavvur etmek gerçekten zor“ dedi.
‘ARTVİN İÇİN YANIMIZDA YER ALANLARA TEŞEKKÜR EDİYORUZ‘
Son 15 gündür kentte yaşananların, sadece Artvin halkını değil, bütün ülkedeki çevre dostlarını rahatsız ettiğine dikkat çeken Karahan, “Bizler bulunduğumuz her yerde Artvinli olmaktan övünen, bunun gururunu yaşayan ve bu kültürü paylaşan insanlar olarak acılarımızıve sevinçlerimizi birlikte yaşıyor, duygusal olarak birbirimize bağlanıyoruz. Aynı duygularla Artvin için yaşam savaşında koşulsuz yanımızda yer alan bütün kardeşlerimize teşekkür ediyoruz“ diye konuştu.
‘ARTVİN VALİLİĞİ VE GÜVENLİK GÜÇLERİ TOPLUCA ŞİKAYET EDİLDİ‘
Geçtiğimiz hafta sonu kentin güvenlik güçleri tarafından adeta ablukaya alındığını anımsatan Karahan, kent merkezine girişlerin engellenerek seyahat etme özgürlüğünün ellerinden alındığını söyledi. Ülkenin dört bir yanında dayanışma amacıyla kente gelen Artvinlilerin yolda defalarca durdurularak aranıp sorgulama yapıldığını dile getiren Karahan, “Yol boyu eziyet yetmemiş, gelen dostlarımız Cankurtaran geçidinde durdurulmuş, üzerlerine biber gazı sıkılarak ve plastik mermilerle saldırılarak geri gönderilmişlerdir. Valilik makamının bu tutumu tümüyle yasadışı olup, önleme araması yapılması asla seyahat özgürlüğünün engellenmesini kapsamamaktadır. Özellikle seyahat özgürlüğünün engellenmesi hürriyeti tehdit suçu boyutlarına ulaşmış, yapılan hukuksuzluk ve zalimlik nedeniyle Artvin Valiliği ve güvenlik güçleri topluca şikayet edilmiştir“ ifadelerini kullandı.
DAVUTOĞLU İLE YAPILAN GÖRÜŞMENİN AYRINTILARI
Başbakan Davutoğlu’nun bu dönemde yanlış bilgilendirildiği izlenimi edindiklerini anlatan Karahan, Başbakan’la yaptıkları görüşmede, konuyla ilgili hukuksal durumun ve maden projesinin ekolojik etkilerinin aktarıldığını dile getirdi. Başbakan Davutoğlu’nun, mahkeme kararına kadar Cerattepe’de madencilik çalışması yapılmayacağına dair kendilerine söz verdiğini ve bu sözü kamuoyuyla da paylaştığını kaydeden Karahan, “Bu sözü olumlu karşılamakla birlikte şu anda Artvin kamuoyunun beklenti içerisinde olduğu, halkı sakinleştirecek kararın maden şirketinin ve dışarıdan getirilerek Artvin’e yığılan güvenlik güçlerinin alandan çekilmesi olduğunu kendisine ısrarla anlatmış olmamıza rağmen bu aşamada sadece faaliyetin durdurulması ile yetinileceği söylenmiştir. Sayın Başbakanın madencilik faaliyetinin çevresel etkilerine yönelik diğer düşünceleri ise tartışmaya muhtaç konular olup, bu görüşmelerin sürmesi yönündeki düşüncesi çerçevesinde ileride tartışılacaktır“ dedi.
ARTVİN’DEKİ YÖNETİCİLER BAŞBAKAN’I YOK SAYDI
Başbakan Davutoğlu ile iki saat gürüştüklerini anlatan Karahan, Başbakan’ın toplantıdan ayrılmasının ardından ilgili üç bakanın 3 saat boyunca Artvin heyetinin aktardıklarını Başbakan’a iletmek üzere not aldığını belirterek, şunları söyledi: “Üzüntü verici olan, bu görüşmelerin yapıldığı sırada Başbakan ülke gündemini günlerdir meşgul eden bir konuda çözüm bulmak için çaba gösterirken, ilin yöneticileri sayın Başbakan’ın çabalarını adeta yok sayarak ve umursamayarak maden şirketine yer teslimi yapmış, bir hukuksuzluğu örtmek için kamu idaresinin başında bulunan kişinin verdiği sözü görmezden gelmiştir. Aslında bu çalışma, Orman Bölge Müdürlüğü’nün daha önceki işlemlerinin hukuka aykırı olduğunun itirafı niteliğinde olup, suçlarının telaşı içerisinde teslim işlemi yapılmaya çalışılmıştır.
DAVUTOĞLU’NUN KAPALI GALERİ ÖNERİSİ YENİ DEĞİL
Yine bu kapsamda sayın Başbakan’ın ruhsat alanı içerisinde mahkeme kararına kadar çalışma yapılmayacağı sözüne önem vermekle birlikte, maden çalışmasının ekolojik etkilerinin önlenmesine yönelik önerilerinin doğru olmadığını kendisine ifade ettiğimiz gibi kamuoyuyla da paylaşıyoruz: Gerçekten de sayın Başbakan’ın maden faaliyetinin etkilerinin azaltılmasına yönelik sanki kendilerinin bulduğu önlemler, esasen geçmişten bu yana bilinen öneriler olup, bu önlemlerle maden faaliyetinin zararlarının önlenmesinin mümkün olmadığı anlaşılmış durumdadır. Bu kapsamda sayın Başbakan’a anlattığımız üzere açık işletmeden kapalıya dönülmesi gibi bir durum hiç olmamış, proje1989 yılından 2016 yılına kadar hep kapalı galeri olarak tasarlanmıştır.“
‘ÖZALTIN GRUBUYLA HEMŞERİLİK BAĞIMIZI KOPARDIK‘
“Bütün bu hukuksuzluğu başımıza bela eden şirketi elbette anmadan geçmek doğru olmaz“ diyen Karahan, açıklamasında özetle şunları dile getirdi: “Maden şirketine paravan olan şirketin Artvinli olması bizi ayrıca üzmektedir. Özaltın Grubu ne yazık ki halen maden şirketine payanda olmaya, kendi üzerinde meşrulaştırmaya çalışmakta, bütün uyarılarımıza rağmen vazgeçmemiştir. Bütün Artvin halkına ve çevre dostlarına esasen turizm yatırımcısı olan bu şirketi şikayet ediyor ve hemşerilik bağlarımızı kestiğimizi duyuruyoruz.
‘İŞBİRLİKÇİLERİNİ DE ALIP GELDİKLERİ GİBİ GİDECEKLER‘
Cerattepe mücadelesi 20 yılı geşen bir mücadele olup, zaman zaman geri düştüğümüz olmuştur. Ancak her zaman daha güçlü olarak yeniden başarıya ulaşmayı öğrendik. Şimdi her zamankinden daha güçlüyüz. Bir ülkenin bütün özgür ve yurtsever yurttaşları yanımızdadır. Maden şirketi Artvin’i terk edene kadar demokratik tepkimiz ve mücadelemiz sürecektir. Ceratepe bizim yaşam alanımız ve mücadelemiz yaşamsal bir hakkın savunulması içindir. Bu mücadele kutsal bir hak arama mücadelesi olarak mutlaka zaferle sonuçlanacaktır. Biz bu ülkenin özgür yurttaşları olarak birlikte zafer şarkıları söyleyip, horona durduğumuzda Cerattepe binbir renkli çiçekleriyle bir gelin gibi süslenecek, onlar işbirlikçilerini de yanlarına alarak geldikleri gibi gideceklerdir.“
TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ: ‘ARTVİN YOK EDİLMEK İSTENİYOR’
Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi ve TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Başkanı Avukat Ali Arabacı ise TBB arına yaptığı açıklamada, Türkiye’nin çevresinin, Anayasanın emredici kurallarının varlığına karşın, koruma bir yana, sürekli yağmalanır hale geldiğine dikkati çekerek, “Neoliberal küresel ekonomik sistemin doğada yarattığı felaketler saklanamayacak haldedir. Artvin de bu yağmadan payını almaktadır. Artvin il merkezinin bir bölümünü de içine alan birinci derece doğal sit ve arkeolojik sit alanları, milli park alanları, turizm koruma ve gelişim bölgeleri, Artvin ili içme suyu havzaları ile çevrili ve tamamen devlet ormanları ile kaplı 4406 hektarlık devasa bir alan madencilik faaliyeti için yok edilmek istenmektedir” dedi.
MAHKEMELER ARTVİN’İN KORUNMASI YÖNÜNDE KARAR VERDİ
Bu alanda yapılacak madencilik faaliyetinin, Artvin ilinin su kaynaklarını zehirleyerek, ormanlarını yok edeceğini ve heyelanlara sebep olarak Artvin ilini yaşanılır olmaktan çıkaracağını kaydeden Arabacı, “Artvinliler kentleri ve yaşama alanlarını madenci şirketlerin çıkarlarına karşı korumak için yıllardır hukuk mücadelesi vermektedir. Artvinliler yaşam alanlarının korunması için açtıkları her davayı kazanmışlar, mahkemeler her defasında Artvinlilerin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama haklarının varlığının korunması yönünde kararlar vermişlerdir” açıklamasında bulundu.
‘ŞİDDET KULLANARAK ORMAN İŞGALİNİN ÖNÜ AÇILDI’
Rize İdare Mahkemesi tarafından verilen karar ile, planlanan maden faaliyetinin, Artvin ilinin, yöre sakinleri açısından, yaşam alanı olmaktan çıkacağını tespit edildiğini ve maden projesine ilişkin ÇED Olumlu Kararı’nın iptaline karar verildiğini anımsatan Arabacı, “Mahkeme,‘Ya Artvin ya da maden‘ seçenekleri karşısında, özel şirket sahiplerinin kazancını değil, Artvinli yurttaşların yaşama hakkının korunmasını tercih etmiştir. Hukuk, kamusal çıkarları temel alarak, kişisel çıkarlara karşı Artvinli’yi korumuşsa da, yargı kararlarını uygulamakla, uyumlu ve dengeli bir çevreyi ve çevre sağlığını korumakla görevli idare, bu anayasal görevlerini yerine getirmek yerine, yatırımcı şirketle tam bir işbirliği içinde, yeni bir idari karar alarak, meşru savunma halindeki Artvin halkına karşı, binlerce polisi ve askeri karşısına çıkartabilmiş, şiddet kullanmak sureti ile orman alanının işgal edilmesinin, ağaçların kesilmesinin önünü açmıştır“ dedi.
HALKA ŞİDDET, MADEN ŞİRKETİNE KOLLAMA
“Sağlıklı yaşam hakkını ve kentini savunmak isteyen Artvinli yurttaşlara polis ve asker tarafından baskı ve şiddet uygulanırken madenci şirketin korunduğu, kollandığı açıktır“ diyen Arabacı, “Ne yazık ki idare, 30 bin Artvinlinin yaşamsal çıkarları yerine, her alanda kendisi ile iş ve eylem birliği içindeki şirketin ve onun sahiplerinin çıkarlarını koruma yolunu seçmiştir. Her ne kadar, Artvin halkının onurlu direnişi sonucu, madencilik faaliyeti, koşullu olarak durdurulmuşsa da, bu durdurma kararını yürütme organının değil, kendisine başvurulan mahkemenin vermesini tercih ederdik.Umut ederiz ki, bundan sonra ki yargı süreci, yargıda bağımsızlık ve tarafsızlık kuralları içinde, adil yargılanma hakkına ve hak ve adalete uygun şekilde devam eder“ görüşünü dile getirdi.
HÜKÜMETE ARTVİN HALKINDA ÖZÜR DİLEME ÇAĞRISI
“Türkiye Barolar Birliği olarak buradan hükümete ve Artvin ili yöneticilerine, birkez daha seslenmek istiyoruz“ ifadelerini kullanan Arabacı, şunları söyledi: “Sizin göreviniz, yargı kararlarının gereğini yerine getirmek, hukuk devleti kurallarına uygun davranmaktır. Sizin göreviniz, Artvindeki hukuk dışı maden faaliyetine geçici değil, süresiz son vermektir. Sizin göreviniz, kamunun polisi ve askeri ile özel çıkarları değil, kamunun ortak çıkarlarını korumaktır. Sizi, Artvin Cerattepedeki hukukdışı işgale bütünüyle son vermeye çevre illerden getirilen tüm polis ve askeri bölgeden geri çekmeye, Artvini ve Artvinlileri rahat bırakmaya çağırıyoruz.Ve sizi, Artvin halkından özür dilemeye çağırıyoruz.“
Yusuf Yavuz
Odatv.com