“Asılmak” yasalarımızdan çıkarıldığı için asmaya kalkmadılar…
Yoksa asacaksın…
Bir kez normal, birer kez de ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet yeterli görüldü…
Bir de “30 sene” var ki -pek anlamam- ölünceye kadar iki kez müebbet hapisten sonra, yine de yaşarlarsa, 30 sene uzatmalar başlıyor gibi…
*
Suçları; FETÖ işbirlikçiliği…
Biliyorsunuz; Can Dürdar yargıyı ikiye bölüp yarısını FETÖ’ye bağlamış “Ben de savcı oldum” demişti…
Daha sonra Amerika’da havaalanında sorduk:
“Can, FETÖ ile görüşecek misiniz?..”
“Gökten ne yağar ki yer kabul etmez” dedi…
*
Kendisi gidemeyince, Başbakan Yardımcısı Erdem Gül’ü gönderdi FETÖ’ye…
Zırt pırt ağlaması ile ünlü bizim Erdem Gül “Sayın Başbakanımız (Can Dündar) emrettiler, gittim çoook muhterem hocaefendi’ye… Gördüm (sesi titreyerek) nur yüzünü, bir emri var mı, bir tavsiyesi olur mu diye” dedi…
*
Bu bakımdan; Cumhuriyet rejimini yıkma işini bir dinci cemaate veren Can Dündar ile Erdem Gül’ün “FETÖ işbirlikçisi” olarak birer kez müebbet, birer kez de ağırlaştırılmış müebbet hapisleri normal…
Az bile…
Aslında asılmaları gerekiyor…
*
Bu günleri unutmayacağız…
*
Sözüm bu millete; Nasıl ki PKK ile işbirliği yapmalarının bedelini şehitlerimiz ödüyor… Dinci teröre destek vermelerinin ya da FETÖ ile işbirliği yapmalarının faturasını ödemek de bu ülkenin aydınlarına, Cumhuriyetçilerine, işte yürekli gazetecilerine düştü…
Sen seyrediyorsun…
Sesin çıkmıyor…
Katilleri, soyguncuları, hainleri, hırsızları başına taç ediyorsun… Ama gazetecilik dışında günahı (!) olmayanları neredeyse asacaklar…
Susuyorsun…
*
Ama biz susmayacağız…
Bu zulüm karşısında bir kez de onların dilinden söyleyeyim:
“Sessiz kalan dilsiz şeytandır…”