Türkiye’de şu an kullanılan “yaz saati” artık devamlı oldu, kış aylarında da kullanılacak. Yani bundan sonra her yıl saatleri ileri-geri almak gerekmeyecek.
Peki bu iyi mi, kötü mü?
Bizim bakan beylere sorarsanız çok iyi… Her yıl, bir baraj üretimi kadar elektrik kazancımız olacakmış!
Bu işin uzmanı olan Elektrik Mühendisi Semih Kalkanoğlu ise “Hayır, bu doğru değil. Yaz saati uygulamasının ülkeye önemli bir faydası olmadığı gibi tam tersine zararı var.” diyor.
Zararı ne?
Milyonlarca öğrenci, işçi ve memur, gecenin kör karanlığında yollara dökülüp okullara ve iş yerlerine gidecekler.
Yeni uygulama ile B bölgesinden çıkıp C bölgesine girecek olan Türkiye, bundan sonra Madagaskar, Tanzanya, Kongo, Somali, Etiyopya, Yemen, Irak ve Suudi Arabistan’la aynı saati kullanacak.
Almanya, Fransa, İtalya gibi ülkelerden 2 saat, İngiltere’den 3 saat uzaklaşacağız. Saatlerimiz Suudi Arabistan’la yani Mekke ile aynı olacak.
Konunun uzmanı Semih Kalkanoğlu’na göre “Yapılmak istenen dinsel bir uygulama. Türkiye saat sistemini Mekke’ye bağlayacak ve Araplarla aynı zamanda namaz kılınacak.”
* * *
“Ben yaptım, oldu” zihniyeti yanlıştır.
Nitekim, yaz saati uygulamasının devamına ihracatçılardan büyük itiraz var.
İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Hikmet Tanrıverdi yaz saatinin kalıcı hale getirilmesinin ticareti olumsuz etkileyeceğini söyledi.
Türkiye’yi Avrupa bölgesinden uzaklaştıracak her türlü adıma karşı olduklarını vurgulayan Tanrıverdi, itirazının nedenlerini şöyle açıkladı:
“Hazır giyim sektörü için Avrupa Birliği ülkeleri hayati önem taşıyor. Avrupa ülkelerinin toplamını hesaba kattığımızda 13 milyar dolarlık bir rakam söz konusu. Yaz saati uygulaması kalıcı olunca çalışma saatlerimizdeki uyumsuzluk aradaki makası daha da açacak. Mesela İngiltere’den sabah uçağı ile günübirlik Türkiye’ye gelen işadamları 3 saatlik zaman farkı nedeniyle doğru dürüst iş yapmaya bile fırsat bulamadan ülkelerine dönecekler. Bu kararın kamuoyu önünde konuşulup, tekrar gözden geçirilmesi şart!”
İsviçre tuşa geldi!
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in 10 yıldır verdiği büyük hukuk mücadelesi gerçekten takdire değer.
2007 yılında “Ermeni soykırımı uluslararası bir yalandır!” diye haykırdığı için İsviçre’de yargılanıp mahkûm edilen Doğu Perinçek, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde İsviçre’yi mahkûm ettirerek Türkiye adına büyük bir hukuk zaferi kazanmıştı.
Doğu Perinçek şimdi, Türkiye adına yeni bir başarı getirdi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde geçen yıl kazanılan zaferin ardından geri adım atmak zorunda kalan Avrupa devletlerine İsviçre de eklendi.
İsviçre Federal Mahkemesi, 2007 yılında Doğu Perinçek aleyhine verilmiş olan kararı bozdu.
Doğu Perinçek’in avukatı Mehmet Cengiz “AİHM ve Federal Mahkeme’nin verdiği karar, soykırım yalanını tanıyan diğer Avrupa ülkelerini da bağlıyor. Bu yalanda ısrar edecek olurlarsa onlar da yaptıklarını geri almak zorunda kalacaklar.” diyor.
Davanın tarafı olan İsviçre Hükümeti, Doğu Perinçek’e tazminat ödeyecek.
TEBESSÜM
“Hangisini düzelteyim?”
Yarın Kurban Bayramı’nın birinci günü… Her yerde kurban konuşuluyor. Gündoğan kahvesinde de öyle… Laf kurbanın tarihçesine gelince çok bilenlerden biri anlatmaya başlamış:
“Efendim, çocuğu olmayan Hz. Davut, Allah’a yakarmış:
Yarabbi bana bir kız çocuğu ver, onu sana kurban edeceğim!
Davut’un duası kabul edilmiş, Allah ona bir kız çocuğu göndermiş, adını Ayşe koymuş…
Zaman geçmiş, çocuk büyümüş, Allah’a kurban edilecek yaşa gelmiş, Davut kızını yatırmış, tam kesecek, meleklerden Azrail, gökten bir keçiyle inmiş:
‘Ey Davut, kızının yerine bu keçiyi kurban et!’
Çok bilen, her şeyi bilen adam etrafına bakmış:
‘Şimdi anladınız mı?’
Dinleyenlerden biri ayağa kalkmış:
“Ulan neresini düzelteyim? Hazreti Davut değil, Hazreti İbrahim, kurban edilecek çocuk kız değil erkek; Hz. İsmail… Gelen melek Azrail değil, Cebrail, kurban edilen de keçi değil, o koç! Söyle ulan hangisini düzelteyim?”
Günün Sözü
Aptal dostun olacağına akıllı düşmanın olsun. Akıllı düşman, aptal dosttan iyidir!