Her gün çok sayıda pazar poşeti imha ediliyor…
Vatandaş bu konuda bilinçlendi, orada burada sahipsiz paket, poşet, torba, artık ne görürse polisi arıyor…
Pazar filenizi dinlenmek için
yere bırakın, az sonra sizin lahana fünye ile havadadır…
*
Toplumsal duyarlılıktır bu!…
İnsanlar şüpheli gördükleri her şeyi ihbar ediyor, polis gelip patlatıyor…
Arabanın koltuğunda kutu, torba, valiz, paket falan bırakıp gitmişseniz, şüpheli bir park komşusu sayesinde, dönüşte sizin otomobil üç kapılıdır…
Her an ihbar yağıyor…
Ben de çaktırmadan önce direksiyondakine bakarım…
O da bana bakıyorsa, demek ki iki ihbar daha gitti…
*
Şehir korku içinde…
İnsanın oturduğu yerde arada “Polis yetiş!..” diye öylesine
bağırası geliyor…
Korkmasan dahi; yolları kesmiş onca siyah gözlüklü polisi görünce korkman gerektiğini düşünüyorsun…
Daha önce bu kadar polisimiz yokken biz nasıl yaşadık?..
*
390.000 civarında resmi-sivil
polis var…
15.000 daha almaya karar verdiler, on yılda artış yüzde 88…
(TSK’da er ve erbaş sayısı
403 bin ve giderek azalıyor)
İlk kez polis sayısı asker sayısını yakalıyor yani…
Yasalarla polise verilen yetkiler de genişletiliyor; bir yasayla “Silahsız terör örgütü” kavramını getiriyorlar… Yani şemsiye sapını silah saymak gerekmeyecek, istersen donla yakalan, muhalifsen demek ki silahsız terör örgütüsün…
Bu da bir proje pakettir…
*
Bu paketi unutma…
Bu tür korku ortamları, “polis devletine” geçiş için en iyi zamanlardır, içinden habire “daha çok polisimiz olsa” dersin…
Ortalık durulduğunda, diktatör ve polisleri tek güçtür artık…
*
Faşizm, korku üzerine kurulur…
Dikkat et kendine…
Ama paketin içini de gör…