Olayların perde arkasını araştırıp kamuoyuna sunduğunuzda, kimse inanmıyor veya çıkarları bozulacağı için ortaya çıkardığınız somut gerçeklere “komplo teorisi” yaftası yapıştırıyor! Bir süre geçtikten sonra diyelim ki sizin 12 yıl önce açıkladığınız gerçekler, belgesiyle açıklandığında ise iş işten geçmiş oluyor.
Oysa dünyada pek çok olay, kamuoyuna yansıtıldığı gibi yaşanmıyor. Arka planda inanılması zor olaylar yaşanıyor.Meselâ Panama belgeleri parça parça yayınlanırken Suudi Kral Salman’ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun seçim kampanyası için geçen yıl 80 milyon dolar verdiği ortaya çıktı.
Panama belgelerinde Türkiye’den 101 şirketin yer aldığı hesaplar da kamuoyuna açıklandı. Türkiye’nin önde gelen iş adamları listede…
***
Suudi Arabistan’ın İran ve Türkiye’ye karşı İsrail ile iş birliği yaptığı geçen yılın sonunda ortaya çıkmıştı.
Muharrem Sarıkaya’nın yazısına göre CFR’nin İnternet sitesinde yayınlanan dosyada; Irak’ın Washington Büyükelçisi General Enver Macid Eşki, İsrail’i temsil eden Büyükelçi Dore Gold’a “Büyük Kürdistan’ın yaratılması için barışçıl yollarla İran, Türkiye ve Irak’ın emellerini zayıflatıp Kürdistan lehine bu 3 ülkenin parçalanması” önerisinde bulunmuştu. Aslında Suudi Arabistan, El Kaide’nin de IŞİD’in de finansörüdür. IŞİD’in görevi, Büyük Kürdistan’ın yolunu açmaktır!
***
Konu ile doğrudan ilgisi yok gibi görünüyor ama MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Hükümete verdiğimiz fiili destek hukuki bir boyut alabilecek” demesi de kimilerine garip geldi… 2002’den beri olan biteni günbegün takip ederek yazmış bir gazeteci olarak elbette beni de hiç şaşırtmadı.
Konuya ilk olarak, yazı günüm olmadığı için Bahçeli’nin bu sözü söylediği gün bir televizyon programında dikkat çekmiştim. Ardından herkes bu sözü tartışırken Bahçeli, sözlerine “MHP’nin hukuki boyutta vereceği destek bir hükümet mantığı içinde ele alınmalıdır. Söylemek istediğimiz şudur: MHP diğer eleştirileri saklı kalmak kaydıyla ön şart olarak terörle mücadelenin eksiksiz ve kesintisiz sürdürülmesinden yanadır. AKP’nin olağanüstü kurultayı sonrasında terörle mücadele zaafa uğrar ve tavsarsa, parti olarak TBMM’de her türlü ilave desteği vermekten çekinmeyiz. Bunu da millî görev sayarız” diye açıklık getirdi.
Yani AKP’nin bölünmesi, Devlet Bahçeli’nin en önemli meselesiymiş… Bu anlaşılıyor. Zaten Bahçeli, bu sözden önce de “AKP’de sular durulmaz, tartışmalar bıçak gibi kesilmezse önümüzdeki anayasa ve referandum çekişmeleri Türkiye’yi dibe çekecektir. Başta ekonomi olmak üzere tüm dengeler hepten bozulacaktır. TBMM’deki bölücüler ayrı bir parlamentodan ve komşu olmaktan bahsetmektedir. Biz parti olarak AKP’deki gelişmeleri takip ediyoruz. MHP terörle mücadelenin asla gevşememesine yürekten inanmaktadır” diye bir gerekçe ileri sürdü.
***
Şimdi burada Bahçeli’nin “devlet adamı” olarak hareket ettiğini ileri sürenler olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti’nin rejimini değiştirmek, Türkiye’yi Türk devleti olmaktan çıkarmak isteyen ve Türk Milleti olgusunu tanımayan AKP, aslında terör ve onun arkasındaki güçlerden daha büyük bir tehdit değil midir? AKP, PKK’nın terörle yapmak istediğini “Yeni Anayasa” ile yapmak istemiyor mu?
Böyle bir iktidara verilecek destek, Türkiye’nin rejim değişikliğine sürüklenmesine ve Türkiye’nin Türk devleti olmaktan çıkarılmasına verilmiş destek olmayacak mı?
Bütün içtenliğimle soruyorum; AKP’ye verilecek destek, Suriye politikasına onay vermek değil midir? AKP hükümeti, Musul’un işgaline seyirci kalarak IŞİD’in bu kadar büyümesinden sorumlu değil midir? IŞİD’in görevi, Suriye’nin kuzeyini boşaltıp PKK/PYD’ye vermekse AKP’ye verilen destek Büyük Kürdistan projesine destek anlamına gelmez mi?
Birisi yanıldığımı söylesin lütfen!
yeniçağ