BALKANLAR
Bir yandan Avrupa, diğer yandan Rusya; Balkanları, kendi eksenine oturtmak için yoğun gayret sarf ediyor.
Eksen kavgasının yoğun olarak hissedildiği Balkan ülkelerinin başında Sırbistan yer alıyor. Batı, Sırbistan’ı kendi yanına çekmeye ve Rusya’nın yörüngesinden uzaklaştırmaya çalışıyor. Bu sebeple, hem Kosova meselesinde hem de AB katılım müzakerelerinde, son derece ‘anlayışlı’ bir
Sırbistan politikası izleniyor. Rusya da benzer bir yaklaşım sergiliyor. Uluslararası arenada, BM’de olduğu gibi, Sırbistan’a karşı hamilik vazifesini üstleniyor.
Karadağ’ın Sırbistan’dan ayrılması, Rusya açısından önemli bir kayıp olmuştu. AB üyelik müzakerelerini sürdüren Karadağ, buna bir de NATO’ya üyelik sürecini ekledi. Gelinen nokta Rusya açısından ‘tahammülü zor’ bir hal alınca, bu ülkeye karşı, tehditkar bir tavır sergilemeye başladı.
Karadağ’da, her ne kadar AB yanlısı bir iktidar olsa da, halkın yarıdan fazlası Rusya yanlısı çizgiyi benimsiyor. Rusya, bu kozu kullanıp, halkı meydanlara çıkardı. Rusya, ülkedeki taraftarları aracılığıyla, Başbakan Milo Cukanoviç’in istifasını ve NATO üyeliğinin referanduma sunulmasını talep ediyor.
Sırbistan’dan ayrılan bir diğer ülke olan Kosova da, Batı ve Rusya arasındaki mücadeleye ev sahipliği yapıyor. ABD, Büyük Britanya, Fransa, Almanya ve İtalya’dan oluşan Quint ülkeleri, genel olarak, Kosova’ya destek veriyorlar. Elbette bu destek, Kosova’nın Batı çizgisinde politikaları ile sınırlı.
İspanya, Yunanistan, Romanya, Kıbrıs Rum Kesimi ve Slovakya’dan oluşan beş AB ülkesi ile Rusya da Sırbistan yanlısı Kosova politikası izliyorlar. Rusya’nın, Kosova’nın UNESCO üyeliğine karşı oy kullanması, bu yaklaşımın bir örneğidir.
Bosna Hersek, Batı ile Rusya’nın bilek güreşine tutuştukları bir başka Balkan ülkesi olarak dikkati çekiyor. Almanya, bu ülkedeki Hırvat ve Boşnak unsurlara yakın ilgi gösteriyor. Boşnaklarla yakından ilgilenen bir diğer Batılı ülke ise ABD. Buna karşılık Rusya da, Sırbistan üzerinden, Bosnalı Sırplara omuz veriyor.
Bosna Savaşı esnasında Sırp Çetniklere destek veren Moskova yönetimi, Bosna Sırp Cumhuriyeti Entitesi’nin ayrılıkçı referandum taleplerini de destekliyor. Ayrıca BM Güvenlik Konseyi gündemine gelen Srebrenitsa Soykırımı tasarılarına karşı da veto hakkını kullanıyor. Rusya, Bosna Sırp Cumhuriyeti’ne verdiği desteği; Bosna Hersek’in istikrarsızlaştırılması ve Ukrayna ile Kırım işgallerinde verilen tam destekle geri alıyor.
Balkanların çok etnikli bir diğer ülkesi Makedonya ise tarihinin en sorunlu dönemlerinden birini yaşıyor. Gündeme gelen yolsuzluk, yasadışı dinleme ve seçimlere hile karıştırma iddiaları, tipik iktidar – muhalefet çekişmesinden ibaret gibi görünse de, aslında Batı ile Rusya arasındaki hesaplaşmanın yansıması. Daha açık söylemek gerekirse, “Türk Akımı” üzerinden Balkanlar’a sirayet eden AB, ABD ve Rusya çekişmesinin açık bir tezahürü.
Makedonya’da yaşanan çekişmenin taraflarını daha iyi anlamak için muhalefet ve iktidarın düzenlediği mitinglerdeki fotoğrafa bakmak yeterlidir. Muhalefetin mitingde, sadece Makedonya ve muhalefet partilerinin bayrakları vardı. Buna karşılık iktidarın mitingde, Sırbistan ve Rusya bayrakları da dalgalandırıldı.
Rusya Dışişleri’nin “Batı’dan ilham alan muhalefet grupları ve sivil toplum kuruluşlarının sokak eylemleri ve ‘renkli devrim’ senaryosu tercihinin tehlikeli sonuçlara yol açabileceği” uyarısını da hatırlatalım. Sanırım fotoğraf daha berrak hale gelmiştir.
Batı ile Rusya arasındaki hesaplaşma alanlarından bir diğeri de Bulgaristan. Todor Jivkov döneminde Rusya’nın uydusu olan Bulgaristan, demokratik dönemle birlikte Batıya yaklaşmaya başladı. AB üyesi Bulgaristan, birçok hususta Rusya’nın önüne engeller çıkarıyor. Bulgaristan’ın, “Suriye’ye insani yardım götüren” Rus askeri kargo uçaklarına silah taşıdıkları gerekçesiyle geçiş izin vermemesi, iki ülkenin eski yol arkadaşlığından çok uzakta olduklarının bir göstergesi. Fakat HÖH Onursal Başkanı Ahmet Doğan’ın, Rus uçağının düşürülmesi olayında
Türkiye’ye destek verdiği gerekçesiyle, Lütvi Mestan’ı partiden uzaklaştırması, Rusya’nın Bulgaristan’da yapayalnız olmadığını da gösteriyor.(bu arada Lütvi Mestan ın ardından gelen beş milletvekili ile kurdukları DOST partisi dikkatlice takip edilmeli ve kollanmalıdır)
Gelelim Yunanistan’a… Bu ülkedeki Batı – Rusya çekişmesi üzerine çok söz söylemeye gerek yok. Sanırım önce AB yardımlarıyla batık Yunanistan’ın ayağa kaldırılmaya çalışıldığını, sonra da 2016’nın; Yunanistan’da Rusya yılı ve Rusya’da da Yunanistan yılı olduğunu söylesek olur…..