Ortada ciddi bir kanama olmalı. Tuhaf bir iç kanama! Tayyip Erdoğan’ın “ulu lider yetkileriyle” tek söz sahibi olduğu iktidar partisi AKP’nin “teşkilatları görevden alma ve atama yetkisi” genel başkan ve başbakan olunca Ahmet Davutoğlu’na geçmişti. Yeni bir habere göre, yetki Davutoğlu’nun elinden alındı.
Çok tuhaf bir durum.
Davutoğlu, geleni imzalıyor.
Söyleneni uyguluyor.
Ulu liderin izindeyim diyor.
Yine de yaranamıyor.
İktidar balonu çok şişti.
Çok gerildi.
İçindekileri taşıyamıyor.
Bu balon dayanmaz.
Sonunda patlar.
* * *
Nedir, ne oluyor?
Neyi paylaşamıyorlar?
Hatırlayın.
14 yılda şunları yaptılar:
1- İhaleleri, kendi işadamlarına yönlendirdiler. Devletin satın almalarını da partili yeni zenginlere sundular. Kayırma, kollama tarihin zirvesine çıktı. Bunun için “ihale yasasını 162 kez” değiştirdiler.
2- Sayıştay’ı hançerlediler. Devlet Denetleme Kurulu’nu felç ettiler. Bakanlık denetçilerini yok ettiler. Bu 3 kurum devlet harcamalarını kontrol ediyor, hortumlama, hırsızlık, rüşvet varsa dikkat çekiyor, Meclis’te muhalefet partileri, medyada namuslu gazeteciler, adalette de yiğit savcılar harekete geçip toplumun dikkatini çekmeye çalışıyorlardı.
3- 2001’deki büyük krizden önce yani AKP iktidar olmazdan evvel ekonomide rekabeti hızlandırmak için bağımsız kurumlar getirilmişti. Bağımsız kurumlar(EPK-SPK-BDK-Merkez Bankası gibi) devletin parasının verimsiz alanlara yatırılmasının önünde set olmak için düşünülmüştü. Bağımsız kurumlar, birkaç tanesi hariç, etkisiz, kimliksiz hale getirilip, başlarına partili yandaşlar atanarak bağımlı yapıldı.
4- Şehirlerde belediye imar rantını, köy kasabalarda hazine arazisi, orman, deniz kıyısı, nehir suyu(HES yapmak için) rantlarını yandaş yeni zenginlere aktarmanın alt ve üst yapısı kuruldu.
* * *
Bu 4 hamle!
Yeni zenginleri yarattı.
Kendisi vergi vermeyen fakat eski zenginlerin verdiği vergileri de devlet eliyle (ihaleler-satın almalar- kamuya mal satmalar) yiyen yeni iktidar zenginleri böyle çoğaldı.
Hem iktidara güç verdiler.
Hem iktidardan güç aldılar.
Hem iktidarı kukla yaptılar.
Hem iktidar kuklası oldular.
2016’ya böyle gelindi ama 3-4 yıldır ekonomide büyüme hızı düştü. Pasta yetmez oldu. Sen çok yedin, bana yiyecek kalmadı kavgası başladı.
İkilik buradan çıkıyor.
Erdoğan kanadı.
Davutoğlu kanadı.
Bunların altında da ayrı ayrı kanatlar; tarikatlar, vakıflar, belediye müteahhitleri, büyük proje ihalelerini kapamayanlar, müşteri garantili köprü, otoyol, hava meydanı yapanlar, alım garantili elektrik santrali kuranlar, “yediğin yeter” diye sofradan atılanlar…
Bu iç kanamaya…
Bu balon dayanamaz…
Patlayacaktır.
SÖYLEŞİ
Ulu lider özlemi!
“1919’dan başlatılan tarihi reddediyorum” cümlesiyle varılmak istenen hedef, “ulu lidere geçiş özlemi” olabilir. 1919’dan önce “ulu hakan padişahlar” vardı, Abdülhamit’e “Ulu hakan” deniyordu. Tarihimizin 1919’dan önce de var olduğunu hepimiz biliyoruz. Halife ve Hilafet de vardı, kendi ordumuzun kıyımı (Vak’ayı Hayriye) ve Celalî isyanları, bitmiş bir ekonomi, Alman, İngiliz, Fransız, Rusların elinde oyuncak olmak hepsi 1919’dan önceydi. Yaşayan yaşamayan tüm tarihçiler; Halil İnalcık, Ahmet Mumcu, Ömer Lütfi Barkan, Mustafa Akdağ, Enver Ziya Karal, Fuat Köprülü, Halil Salihlioğlu, İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Naima, J. Hammer, Babinger, Shaw, İlber Ortaylı, Taner Timur konuşsalar, anlatsalar; 1919’dan önce batmıştık.