Çıktık, geldik eylül ayına. Yazar arkadaşlarımız izinlerini yaptı. Dönüp yazılarına başlıyorlar. İzin sırası bana geldi. Bana az biraz izin. Ay sonuna doğru geleceğim. Bıraktığımız yerden başlayacağız. Bıraktığımız yer neresi derseniz; çok çetin, ağır, zor, çetrefil, ufku puslu ve dumanlı olduğu bir dönemden geçtiğimizi söyleyebilirim. Türk Ordusu Suriye’ye girdi. Bu zor, çetin, ağır, çetrefil ve puslu dönemin en önemli göstergesi Türk Ordusu’nun Suriye’de görevini başarıyla tamamlayıp dönmesi olacak. Ayrıca PKK ile girişilen terörü temizleme mücadelesinde, her gün şehit verilmesinin yanı sıra Güneydoğu Anadolu’nun bazı şehir ve kasabaları yerle bir oldu. Büyük iç göç yaşanıyor. Sonuç ne olacak? Nasıl olacak? Zor, çetrefil, ağır, çetin, ufku puslu dönemin bir başka göstergesi; Türkiye’de “milli birlik-beraberlik havası” sonunda ülkemizin yeniden yapılanması hangi çizgiye kayacak? Hukukun egemen olduğu; özgür yargı, özgür hakim, özgür savcı, özgür basın, özgür milletvekili, özgür Meclis, özgür din, Diyanet, özgür üniversite, özgür sivil toplumun birlikte var olduğu gerçek demokrasiye doğru mu gideceğiz? Yoksa “Tek bir kişinin her şeye Allah adına hakim olduğu dinci ümmetçi bir yapının” içine mi gömüleceğiz? Devlete sızmış ve sızmasına göz yumulmuş FETÖ’cü yapılanma “hukukun ve kanunların hakim olduğu” bir çerçevede yargılanıp en ağır cezalara çarptırılarak; dinci yapılanmanın bir daha devlete sızmasının önü kesilecek mi? Yoksa FETÖ’cülük kazınırken onların yerine devlet kadrolarına başka İslamcı ideoloji sahiplerinin üyeleri mi yerleştirilecek? Söz gelimi Cumhurbaşkanı Sarayı’nı korusun diye görevlendirilen başı türbanlı hanım polis, FETÖ’cü değildir fakat hangi tarikattandır? Ayrıca ekonomide ciddi yavaşlama var. Her alanda üretim ve ihracatta gerileme sürüyor. İşsizlik alev oldu, yakıyor. Dediğim gibi çok çetin, ağır, zor, çetrefil, ufkun puslu ve dumanlı olduğu bir dönemden geçiyoruz. Bana biraz izin. Dönünce bıraktığımız yerden birlikte devam.