Şehit cenazelerinde bu görüntüyü görmemiştik.
Önceki gün…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı İsmail Kahraman, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eski Başbakanlardan Ahmet Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, eski Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ile çok sayıda AKP’li milletvekili bir cenazede saf tuttu.
Kimin cenazesiydi bu?
Yazayım…
Numan Kurtulmuş, Sakarya Savaşı’nda yaralanarak, ayağı sakat kalan Gazi Binbaşı’ydı.
Savaştan sonra Latin harfleriyle yazılmış ilk Türkçe ilmihal kitabı “Amentü Şerhi” yazarıydı.
Üç oğlu; İsmail Niyazi, Rahmi, Hilmi ve bir kızı vardı; Rüveyde.
Cenaze; Rüveyde’nin eşi Mehmet Asım Taşer’indi.
1923 doğumlu Mehmet Asım Taşer kimdi?
Türkiye’de kimi ailelerde nedense hep soyadı sorunu vardır. Asıl soyadları “Mollavelioğlu” imiş; nüfus memuru “hem molla, hem de veli olmaz” diye “Taşer” soyadını yazmış! Neyse!..
Asım Taşer; Vefa Lisesi’nde Rahmi Kurtulmuş ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde İsmail Niyazi Kurtulmuş ile arkadaştı. Bu dostluk akraba olmalarına sebep oldu; Rüveyda Kurtulmuş ile evlendi. (Bu evlilikten doğan Prof. Dr. Ömer Taşer, Türkiye Futbol Federasyonu Sağlık Kurulu Başkanı’dır.)
Kurtulmuş ve Taşer ailelerinin siyasi akrabalıkları da vardı.
Örneğin; İsmail Niyazi Kurtulmuş ile Asım Taşer İlim Yayma Cemiyeti’nin ilk kurucularındandı. Taşer, 12 yıl vakfın başkanlığını yaptı.
Evet. Asıl konumuza geliyoruz…
OLAYIN BAŞLANGICI
1950’lili yılların başı…
Soğuk Savaş dönemi başladı.
Türkiye yerini, ABD önderliğindeki Batı İttifakı olarak belirledi.
Türkiye’de Demokrat Parti’nin de işbaşına gelmesiyle ardı ardına -CIA destekli- dernekler kurulmaya başlandı. Hedef, sola karşı mücadeleydi.
CIA’nın stratejisi şuydu: “İslam, komünizme karşı bir kalkan olmalıdır.”
Bu amaçla Türkiye’de önce, (içlerinde Fethullah Gülen de olan) muhafazakarlar tarafından “Komünizmle Mücadele Derneği” kuruldu. Ve bu derneğin önde gelen kurucuları “İlim Yayma Cemiyeti”ni kurdu.
Evet. Amaçlarını CIA belirlemişti; sol’un karşısına Müslüman muhafazakarları çıkarmak. Bunu, imam hatip okulları ve Kur’an kursları açarak yapacaklardı.
Planı yapan CIA, ancak parayı veren Suudi Arabistan’dı.
Sol’a karşı hepsi işbirliği etti. Öyle ki, İlim Yayma Cemiyeti’nin ilk başkanlarından Mazhar Çelebi mason’du! Kardeşi Nafiz Çelebi de cemiyetin genel sekreteriydi.
Aynı kadrolar “Aydınlar Ocağı”nı kurup “Milli Türk Talebe Birliği”ni ele geçirdi.
Tek hedefleri vardı; devlet kanalıyla toplumu muhafazakarlaştırıp solu yok etmek. Fakat.
Türk-İslam Sentezi’ni savunanlar 1960’lı yılların ortasında bölündü:
Milliyetçiler ve İslamcılar.
1970’li yılların sonunda İslamcılar da bölündü.
Tebliğciler-Cihatçılar.
Müslüman Sosyalist Ali Şeriati’den etkilenip “İslam kapitalizmle asla bağdaşmaz” diyenler tasfiye edildi; önderleri Metin Yüksel ve Sedat Yenigün öldürüldü.
Meydan, CIA ve Suudi Arabistan destekli, “lüks koltuklarla döşeli parti binasında oturan” kapitalizmin “piyasasına” düşmüş Selefi-Vehhabici tebliğcilere kaldı.
İşte…
Önceki gün cenaze namazında yan yana gelenler bunlardı…
ERDOĞAN’IN DUASI
Mehmet Asım Taşer’in Fatih Cami’ndeki tabutuna Kâbe örtüsü serildi. (Acaba bu; Erdoğan’ın Muhammet Ali’nin cenazesine götürdüğü ancak tabutuna koyduramadığı Kâbe örtüsü müydü?)
Cenaze namazının ardından imam, Asım Taşer ile ilgili kısa konuşma yaptı; helallik isteyip dua okudu.
İmam, duanın son bölümünü okuması için mikrofonu Erdoğan’a verdi. O da duayı tamamladı!
Sonra…
Son iki Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Gül tabutu birlikte taşıdı. Şaşıracak bir şey yok; Türkiye Cumhuriyeti’nin nereden nereye geldiğinin simgesiydi bu fotoğraf.
O gün…
Orada bulunanların tamamı, dinci Selefi-Vehhabi öğretiden geçti.
İşte…
Bugün… Suudi Arabistan’la yaptıkları büyük ittifakın sebebi bu öğretidir.
Bugün… -PKK’ya desteği açıkça belli olan- ABD’ye yüksek sesle karşı çıkamamalarının sebebi bu öğretidir.
Bugün… Azgın kapitalizme karşı duramamalarının sebebi bu öğretidir.
Bugün… Dizginlenemez mezhepsel yobazlıklarının sebebi bu öğretidir.
Bugün… Cumhuriyet devrimlerine karşı olmalarının sebebi bu öğretidir.
Uzatmaya gerek yok….
Hepsini biliyorsunuz….
Evet. “Kara kaplı ajandalarında” neler yazdığından haberdarsınız…
Sandığa indirgenen demokrasi oyunundan yararlandılar.
Ve böylece adım adım kuşattılar Cumhuriyet’i.
Hiç öyle ağlayıp-sızlanmayınız.
Hele hele diploması var yok gibi uyduruk kurtuluş çareleri aramayınız.
Bilin ki rakip güçlü.
Sanmayınız ki, rakip AKP! Hayır. Soğuk Savaş’tan bu yana Türkiye’yi gericileştiren emperyalizm’dir asıl rakip.
Meseleyi doğru okumak gerek.
Yoksa, bu dinciler buralara kadar gelemezlerdi.
Osmanlı’da da kullanıldılar.
Bugün de kullanılıyorlar. Hepsi bu.
Sonuçta…
Selefi-Vehhabici Mehmet Asım Taşer’i -ne yazık ki- biz iyi bilmezdik!
Keşke…
Kendini yetiştiren Atatürk Cumhuriyeti’ne düşmanlık yapmasaydı.
Keşke tam bağımsız Türkiye için mücadele verseydi.