NERDE KALMIŞTIK…?
ALPARSLAN BAŞEĞMEZ
BİR “SİNTER” HİKÂYESİ…
Aylar önce yazmıştık…
Hatta belki de yıl oldu bu hikâyeyi yazalı…
Bu hikâyeyi yazdığımız o zamanlar…
Bazıları, kılını kıpırdatmadı…
Bazıları, burnunu…
Bazıları da…
Sağlarını sollarını…
Karıştıra karıştıra okudu yazdıklarımızı..
Bazıları ise görmezden, bilmezden geldi…
Kör oldu…
Lal oldu…
Sağır oldu…
Ne zaman ki…
Emekçi Köleler sapır sapır hastane koridorlarına dökülmeye başladı…
Mızrak çuvala sığamayacak hale geldi…
İşte o zaman…
Arşimet gibi…
“Evraka, evraka” diye bağırmaya başladılar…
Söylenene bakılırsa…
Elliye yakın “Emekçi Köle”…
“Kronik obstrüktif akciğer hastalığı, akut alevlenmelerle tanımlanmamıştır” teşhisi ile ciğerlerini neredeyse kaybetmiş…
Akciğer grafilerinde “Hiler Opasite” görülmüş…
Neden…?
Çünkü…
Bu “Emekçi Köleler”in hepsi de “Sinter” mağduru imiş…
Tozu dumanı çuval çuval yutmuşlar…
Daha doğrusu…
Onlara çuval çuval toz duman yutturulmuş…
Biz zamanında bunları yazıp dikkat çekmeye çalışırken…
Bu gün…
Bize…
“KUDURMUŞ” gibi saldıranlar…
Veya…
Saldırtanlar…
Sırnaşık sırnaşık hareketler içinde…
Kendi menfaatleri doğrultusunda…
Araya adamlar koyup…
Masum görünümlü “ŞEYTAN”larla görüşme zemini arıyorlardı…
Bu gün…
Ahmet GÖLBEK’in “HER TELDEN” köşesinden…
Attıkları…
Veya attırdıkları yorumlarla…
HEDEF SAPTIRMAYA GAYRET EDENLER…
İnsafla bağdaşmayan pişkinlikle, bizi karalamaya çalışıyorlar…
Kim, neyi, inkâr ederse etsin…
Biz, kimin ne “MAL” olduğunu biliyoruz…
“PSİKOLOJİK BASKI VE YILDIRMA” taktikleri bize sökmez…
Havalarını alırlar…
ÇÜNKÜ DOĞRU TEKTİR…
Biz bu işlere şerbetliyiz…
1992 yılından başlamak üzere…
Karabük’te…
Hatta…
Türkiye’de ilk defa…
TÜRKİYE DEMİR ÇELİK İŞLETMELERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ, KARABÜK DEMİR ÇELİK FABRİKALARI MÜESSESE MÜDÜRLÜĞÜNÜN 28 MART 1994 TARİHİNDE KAPATILACAĞINI, KARABÜKÜN SESİ GAZETESİN’DE…
AYLARCA…
BEN YAZDIM…
GEREKÇELERİNİ…
SEBEPLERİNİ…
SONUÇLARININ NE OLACAĞINI…
AYNEN BU GÜNKÜ GİBİ…
GÖZÜMÜ BUDAKTAN SAKINMADAN…
ÇOK ÇARPICI BİR ŞEKİLDE…
AYLARCA VE YILLARCA BEN ORTAYA KOYDUM…
HER KESİN DİKKATİNİ ÇEKMEYE ÇALIŞTIM…
HER KESİN AKLINI BAŞINA ALMASINI…
ÇOK BÜYÜK BİR FELAKETİN GELMEKTE OLDUĞUNU…
BEN ANLATMAYA ÇALIŞTIM…
BU GÜNE KADAR YAPTIKLARIMDAN VE YAZDIKLARIMDAN ASLA PİŞMAN OLMADIM…
TÜM YAZDIKLARIMIN ARKASINDAYIM…
İMZAM NAMUSUMDUR…
Bu gün …
“KUDURMUŞ” gibi…
Saldıranlar…
Veya…
Saldırtanlar…
O gün de vardı…
28 Mart 1994 de “Fabrika” kapatılacak diye ben çırpınırken…
Onlar yine…
Aynen bu günkü gibi…
“GEYİK MUHABBETİ” yapıyorlar…
Ekmeğinin, aşının peşinde gecesini gündüzüne katan masum çalışanları felakete sürüklüyorlardı…
Hatta…
Devrin Başbakanı Tansu ÇİLLER…
BENİM…
“FABRİKA 28 MART 1994 DE KAPATILACAKTIR” iddialarıma karşın…
Karabük’ün siyasi otoritelerini ve tüm gazetecileri Ankara’ya davet etmiş…
DYP gurup toplantı salonunda gözümün içine baka baka, beni tekzip etmiş…
“KARABÜK DEMİR ÇELİK KAPATILMAYACAK” demişti…
Ancak bir şey daha demişti…
“Ekonominin gereği ne ise o yapılacak”…
Ertesi gün aynen, “Karabükün Sesi” Gazetesinde başlık atmış…
“Ekonominin gereği yapılacak, Karabük Demir Çelik Fabrikaları 28 Mart 1994 tarihinde kapatılacaktır” demiştim…
1994 yerel seçimlerinde…
Tansu ÇİLLER %21 değil de % 28-30 oy alsaydı…
Fabrikanın kapısına anında kilit vurulurdu…
Yerel Seçimlerde…
%21 oy alınınca…
Karar…
8 gün sapmayla…
5 Nisan 1994 tarihinde ancak açıklanabildi…
Bunu niye hatırlatma ihtiyacı duydum…
Bu gün bana saldıranlardan veya saldırtanlardan bazılarının…
O gün de…
Bu günkü gibi…
Ne kadar aymaz olduklarını…
Bazılarının ise o gün çoluk çocuk olduğunu hatırlatmak istedim…
O gün de menfaatine dokunduklarım bağırıp çağırıp, kafalarını tavanlara vuruyorlardı…
Bu gün de aynısını yapıyorlar…
Yaptıkları…
Aymazlıkların…
Kalleşliklerin…
Hainliklerin…
Düzenbazlıkların…
İşbirlikçiliklerin…
Saman altından su yürütmenin…
Basit menfaatler için adam satmalarının…
Duyulmasından…
Söylenmesinden…
Yazılmasından…
Yorumlanmasından…
Asla hoşlanmayanlar…
“KUDURMUŞ” gibi…
Saldırıyor…
Veya saldırtılıyorlar…
Nereden…?
Ahmet GÖLBEK’in “HER TELDEN” köşesinden…
Hani diyor ya…
“BEN DE SONRADAN OKUYORUM” diye…
Yazıklar olsun…
Tuuuuuuuuuuuuuuuuuhh…
Olan kime oluyor…?
Masum…
Suçsuz…
Günahsız…
İşinin ve aşının peşinde koşan “EMEKÇİ KÖLELER” e oluyor…
Bir kısmı işini kaybetmiş…
Bir kısmı ise…
Bir iş için…
“ASGARİ ÜCRET”e mahkûm olup…
Ömer SEYFETTİN’in “DİYET” ini yaşıyor…
Yeni işe başlamış işçi kardeşlerim çıkış yolu arıyor amma…
“Ya mevcut sisteme razı olursunuz.”…
“Ya da kendinizi kapının önünde bulursunuz” tehdidi ile karşı karşıya kalıyorlar…
Geri kalanlar ise…
Gasp edilmiş haklarının iade edileceği günü bekliyorlar…
Nasıl…??????????????????
Çuval çuval toz duman yutturularak…
“SİNTER” için çok soru sormuştuk…
Hiç cevap verilmedi…
Belki bine yakın soru…
Laflar yuvarlatıldı…
Cevap veriliyormuş gibi yapıldı…
41 milyon 507 bin avroya Çinliler bu “SİNTER” i yapacaktı…
“Aslan terbiyecisi”…
Osman KILAVUZ zamanında tüm protokoller hazırlanmış…
İmzalanmış…
Kayıt altına alınmış…
Ancak Osman KILAVUZ’un ömrü vefa etmeyince…
Yerine gelen “EFENDİ”…
Tüm anlaşmaları fesh etmiş…
“BİZ YAPARIZ”…
“KENDİ İMKÂNLARIMIZLA VE KENDİ EKİBİMLE BEN BU İŞİ BAŞARIRIM” edasıyla…
Mangalda kül bırakmamıştı…
İşte o düstur üzere…
Ne kadar eski Ereğlili varsa…
Toparlanmış…
Karabük’e getirilmişti…
Hepsi işinde uzman ya…
Bol bol paralar verilerek…
Futbolcu transfer eder gibi transfer yapılmış…
Maşallah hepsi de “BULUNMAMIŞ HİNT KUMAŞI” gibi arkadaşlar olarak kamuoyuna lanse edilmişti…
“Sinter” yapılmaya başlamış…
41 milyon 507 bin avroya çıkacak tesis…
Sağıyla soluyla…
Parasıyla puluyla…
Yalan olmasın…
60 mı desem…
63 mü desem milyon avroya zor tamamlanmış…
Tamamlanmış da…
Tesis ilk çalışmasında su koyuruvermiş…
Hava kaçırmaya başlamış…
Karabük’ü tozu dumana katmış…
Bakılmış ki bu böyle olmuyor…
Tesis gece çalıştırılmaya başlanmış…
El ayak çekilince…
Allah ne verdiyse…
Ver dumanı havaya…
Her taraf toz duman…
Göz gözü görmüyor…
Giden paraya mı yanarsın…?
Memleketin toz duman haline mi yanarsın…?
Yoksa…
Ciğerler kavrulup hastanelerde derman arayanlara mı yanarsın…?
İşte…
BİR SİNTER HİKÂYESİ BU…
SÖYLENENE BAKILIRSA…
ŞİMDİLERDE…
BAKANLIK MÜFETTİŞLERİNDEN…
BİR EKİP GİDİYORMUŞ…
BİR EKİP GELİYORMUŞ…
TEFTİŞ ÜSTÜNE TEFTİŞ…
ARAŞTIRMA ÜSTÜNE ARAŞTIRMA…
Pekiiiiiii…
Çevre ile ilgili İl Müdürlüğü ne yapıyormuş…?
Onlar da Karabük’ümüzün havasının ne kadar temiz olduğunun ispatı için…
“MAKAMLAR”I YANLIŞ BİLGİLENDİREREK.…
Gece gündüz çalışıyormuş…??????????????????????
Sonuç…
KARABÜK’te…
Tertemiz bir hava…???????????????????
Süt dök yala…????????????????
Bir de tabii…
Proje çöplüğünün…
Çöplük projecileri var…
Hani şu Marzing işinde …
Zarım zarım ağlayan…
Demokratik kitle örgütlerini toplayıp…
Platform oluşturan…
İmza kampanyası yapıp…
Havalara girip…
Çevre işini…
İlgililerini karşı…
“TEHDİT UNSURU” olarak kullanan…
Sonunda da…
İtalya…
İspanya seyahatleri neticesi…
Çevresel konuda “TATMİN” olup…
Bir daha sesleri solukları duyulmayan…
İşbirliği yaptığı insanları…
Yarı yolda bırakıp…
Satışa getiren…
Akedeşler…
Marzing daha üretime başlamadan…
Olmamışa don gömlek biçtiler…
Amma…
“SİNTER” gibi mahvedici…
Böyle bir çevre felaketinde…
Kıllarını bile kıpırdatmıyorlar…
Neden…?
Olay, iki demece geçti gitti…
Nedeeeeeeeeeeeeeeenn????????????????
Biz “SİNTER”i yazarken…
Bazı kalem “ADAMLARI” bizim yazdıklarımıza ince ince karşı çıkmış…
Hatta…
Bazı yetkilileri…
“DÜNYANIN EN BÜYÜK ÇELİKÇİSİ” ilan etmişlerdi…
Hatta…
Bu konuyla ilgili…
“CÜBBE” bile giydirilmişleri…
Alkışlamışlardı…
Ne oldu…???????????
Şimdi bizim çizgimize geldiler…
Çünkü…
“DOĞRU”…
Tek…
ADAM BİRAZ UTANIR BE…
ADAMDA BİRAZ HAYÂ OLUR…
Çünkü…
Bir “YAZIN ADAMI”…
Günü kurtarmak için değil…
“DOĞRULAR”ı yazmalı…
Bize…
Kudurmuşçasına…
“Her telden” yorum atanlar…
Bırakın geyik muhabbetini…
“ŞEYTAN” la dans etmek mi…?
“ŞEYTAN” a papucunu ters giydirmek mi…?
Daha İNSANİ VE İSLAMİ olur…????????????????
Bizim yazdığımız “KOD ADLARI”…
“MELEK” gibi olan, vicdan sahiplerini asla hedeflemez…
Beytullah’a yüz sürmüş…
Kâbe’yi tavaf etmiş “HACI” larımıza da asla sözümüz olmaz…
Hak edenler ise…
Sadece ve sadece…
“ŞEYTAN”ın arkadaşlarıdır
Siz biraz bunu düşünün…
Bir de…
Gasp edilen hakları…
Asgari ücretle çalışmak mecburiyetinde bırakılan garibanları…
Tehdit altında inim inim inletilen…
Zincire vurulmuş aslanları düşünün…
Sahi…
Sözleşmenin tüm maddeleri…
“FERDİ HİZMET AKDİNE DÖNÜŞMÜŞ OLMASINA RAĞMEN”…
İŞLETMEDE…
ÖRGÜTSEL AĞIRLIK VE BASKI…
TÜM ACIMASIZLIĞI İLE SÜRÜYORSA EĞER…
SİZ, KİMİN EVİNİ SORUYOR…?
SİZ KİMİN DEĞİRMENİNE KALBURLA SU TAŞIYORSUN BE BİLADER…?
Bu kadar pişkinlik olur mu hiç…?
Arkadaşlarınız boğuluyormuş…
Tozdan…
Dumandan…
Eğer vicdan sahibi iseniz…
Bırakın her telden geyik yapmayı…
“BİR SİNTER HİKÂYESİ” de siz yazın…
Yazın da…
Bir de biz okuyalım, bakalım…
Saygılarımla
CEP NO: 0 505 522 67 25