Cumhuriyet Halk Partisi Karabük belediye başkan adayı Erdal Demir için dün parti lokalinde aday tanıtım töreni düzenledi.
Törene CHP genel başkan yardımcısı ve pati sözcüsü Haluk Koç,CHP İstanbul milletvekili Kadir Gökmen Öğüt,parti meclis üyesi Halit Toraman,İl başkanı bayram Karadağ,İlçe başkanları,teşkilat mensupları ve çok sayıda partili katıldı.
Düzenlenen aday tanıtım töreninde iktidar partisine yönelik çok sert açıklamalarda bulunan CHP Genel başkan yardımcısı ve parti sözcüsü Haluk Koç, “gün bu devlete borcumuzu bir oy’la da ödeme günüdür” dedi.
Parti lokalinde düzenlenen aday tanıtım toplantısında ilk olarak İl başkanı Bayram Karadağ kısa bir giriş konuşması yaptı.
Karadağ, “CHP demek önce insan demek. Bu Belediye seçimlerinin temel düsturudur. Bizde Karabük’te bu düsturla yola çıkıyoruz. Karabük sorunları büyük bir kent, 10 yıldır tek başına iktidar olan hükümet sorunları küçültmek yerine büyütüyor. Bizim önceliğimiz emeklilerin sorununu gidermek, Karabük insanını rahat ettirmek” dedi.
Törende ikinci konuşmayı yapan CHP Karabük belediye başkan adayı Erdal Demir, “Bütün CHP’li büyüklerimiz, partimize emek vermiş ağabeylerimi burada görmenin heyecanını duyuyorum. Önümüzdeki dönemde bugünden itibaren çok sıkı bir çalışma içerisine gireceğiz. CHP’lilerin ne kiralık ne de satılık oyu vardır. El ele gönül gönüle vererek çalışacağız. CHP’ye sahip çıkın, biz Karabük’te neler yapacağımızı görecekler. Üç boyutlu resimlerle çıkıp insanların vicdanıyla oynayıp oy avcılığına çıkmayacağız, gitmediğimiz çalmadığımız kapı kalmayacağı” sözlerine yer verdi.
Törende partililere yönelik uzun bir konuşma yapan CHP Genel başkan yardımcısı ve parti sözcüsü Haluk Koç, “CHP Karabük’te Safranbolu, Eskipazar, Yenice ve Ovacık adaylarını belirledikten sonra çok daha geniş bir toplantı ile Karabüklülerin huzuruna çıkacak. Biz bugün buraya Karabük Adayımız Erdal Demir’e destek ve omuz vermek için geldik. Diyeceksiniz ki Türkiye’de devamlı seçim olur doğrudur ve her seçim yapıldığı tarihe göre önemli olarak tarif edilir bu da doğrudur ama dikkat edin ilk defa 30 Mart seçimleri önümüzdeki üç seçimin ilk ayağı olarak karşımıza geliyor ve Türkiye bir yol ayrımında bulunacağı bir seçimi yaşayacak. 30 Mart’ta Türkiye ya birliğini, beraberliğini, dirliğini, kardeşliğini koruyarak, yalana, talana, hırsızlığa, yolsuzluğa geçit vermeden ulusal birliğini pekiştirerek namusu içersinde tarih yolculuğuna devam edecek bu millet yada önümüzde yaşadığımız bugünkü sıkıntıların katlanarak arttığı ve nereye gideceği belli olmayan bir akıntıya sürüklenecek millet olarak. Bu tercihi yapacak Türkiye’de 76 milyon kişi, 50 milyon seçmen. Onun için 30 Mart yerel özelliklerin ötesinde Genel seçim genel bir değerlendirme yapılacak bir tarih olarak da karşımıza geliyor. Karabük’te tercihler mutlaka olacaktır ama oy verirken, Türkiye’nin genel gidişatı da seçmenlerimiz tarafından değerlendirilecektir.
11 Yıldır nasıl bir Türkiye’deyiz, elini vicdanına koyan herkesin düşünmesi gerekiyor. Güllük gülistanlık bir Türkiye mi? Tarif edildiği gibi komplolarla yolu kesilmek istenen bir Türkiye’mi? Yoksa bugünkü iktidarın her alanda, ekonomiden, dış politikaya, namustan, hukuktan, kamu idaresine kadar her alanda başını belaya soktuğu bir Türkiye mi? Elinizi vicdanınıza koyun. Nasıl bir Türkiye’de yaşıyoruz. 11 yılda nereden nereye geldik. Bir çıkmazın içersindeyiz. Son yaşadığımız olaylar bizleri yetiştiren anamız babamız gibi, Karabük’te değişik alanlarda ya Demir Çelik Fabrikasında, ya başka alanlarda ve küçücük dükkanda esnaf olarak emek vererek, alın teri dökerek, namusuyla onuruyla yaşamış insanların Türkiye’sini ya da har vurup harman savuran, yolsuzluğa, rüşvete, kirin pisin içine batan ve bunları sadece seyretmek isteyenlerin ülkesi mi? Buna karar vereceğiz.
Bizi statükocu ilan ettiler, bizi işleyen tekere çomak sokmakla itham ettiler. Ne dedik Türkiye’de AKP İktidarının yaptığı her özelleştirmenin altında kuşku var dedik, halkın değerleri çalınıyor, soygun yapılıyor, bal tutan parmağını yalıyor dedik, Telekom’da, Seka’da, Sümerbank’ta, Tüpraş’ta, Petkim’de bunu söyledik. Efendim Tüpraş’tan bana ne sana ne olur mı senin emeğin var onda ortak malımızdı, bu milletin malıydı. Vahşi bir iktidar çoğunluğuyla bütün bu tespit ve söylemlerimizin önüne geçildi. Bir kısmı gözlerini kapattı, dünyalarını kararttı bak ne güzelde gidiyoruz, her şey çok güzel, demokratikleşiyoruz, güzelleşiyoruz, Avrupa yolunda ilerliyoruz, çok güçlü bir ülke olduk, yazılar yazdılar, her gece Televizyon ekranlarına çıkıp bu milleti düşünemez, ahmak duruma soktular. Anlattılar da anlattılar o kanaldan bu kanala, hep aynı tipler, hep aynı papağanlar. Hatırlarsınız siz kendinizi sorgulamaya başladınız, yahu bu Cumhuriyet Halk Partisi de her şeye itiraz ediyor, bu Cumhuriyet Halk Partisi iyi giden işlere çomak sokuyor diye kendi içimizden bile sorgulanır olduk, böyle bir karartma düzeni kurdular. Gün geldi devran döndü. Kurdukları sahte kantarların bir gün gelip kendilerini tartacağını hesap etmediler, kurdukları o kara düzenin bir gün kendi içlerinde hesaplaşmaya dönerek, birbirlerinin ayaklarına çelme takacaklarını hiç düşünmediler. Gün geldi takke düştü kel göründü. Yıllardır CHP’nin söyledikleri bir sabah üç Bakan çocuğu, ikinci soruşturmada bizzat Başbakanın maktumu da dahil olmak üzere bir çok kişi ve işadamı üzerinde kara bir soruşturma konusu başladı. Bir yatak odasından 4.5 Milyon Dolar çıktı, Karabük emek, esnaf ve emekli kenti bütün Karabük çarşısını dolaşıp toplasak 4.5 Milyon dolar çıkar mı? Bir kişinin yatak odasında çıktı, bir kişinin odasında 6 tane boyundan büyük çelik kasa, para sayma makineleri, tıraş takımımı bu, havlu mu bu, ayna mı bu yatak odasında para sayma makinesi duydunuz mu siz? Ayakkabı kutularının içinden paralar dökülmeye başlandı. Bunlardan utanması gereken, sıkılması gereken, böyle bir olay karşısında ben gerekeni yaparım demesi gereken Başbakan zeytin yağı gibi üste çıkmaya başladı. Komplo kurdular, faiz lobisi, paralel devlet, devletin, yargının, polisin içinde çete var onlar bizimle uğraşıyor. Anlat anlat heyecanlı olalım diyesi geliyor insanın. Bir keresinde de bu para burada ne geziyor diye sorduğunu duydunuz mu? Efendim Amerika yaptı, İsrail yaptı. Sen Ballı Börektin bunlarla içtiğin su ayrı gitmiyordu, kim devreye girdi. Eğer Türkiye’ye kurulmuş bir komplo varsa bununla hep beraber mücadele ederiz. Bu Ülke de bizim, bu millette, bizim, bu Vatan da bizim, bu insan da bizim. Ama sen iktidar gücünü kullanacaksın, çete dedikleriyle işbirliği yapacaksın, bu ülkede 33 tane Mehmet’imi kurşuna dizen Namussuz, Şerefsizleri tanık gösterip bu Ülkenin Genelkurmay Başkanını müebbet hapse mahkum ettireceksin, çete yok, paralel Devlet yok, ucu sana değince, kuyruğun sıkışınca bas bas bağırmaya başlayacaksın. Ufak at da cicivler yesin. Bunlar sökmez sen artık kutuların Başbakanısın, sen artık ayakkabı kutularının Başbakanısın, sen artık Yolsuzlukların Başbakanısın. Ne kadar güzel değil mi? Millete Din İman, kendilerine Han Hamam. Çocuklar ortada, maktumlar ortada. Bak soruşturma için Savcı çağırıyor, maktup gitmiyor, gönderilmiyor. Küçük Hırsızlar Hapiste, Büyük Hırsızlar Devlet Yönetiyor. Onun için 30 Mart seçimi mutlaka sadece Karabük’te Belediye seçimi olarak önünüze gelmeyecek Türkiye’deki bu çarpıklığı, bu namussuzluğu, bu ahlaksızlığa hesap sorulacak bir seçim halinde gelecek. Hep beraber mantıklı bir şekilde bu çalışmaları yapacağız.
Mali Polis Hırsızı takip ediyor, İstihbarat bölümü hırsızı takip eden Mali Şubeyi takip ediyor. Hırsızı takip etmek Mali Şubenin görevi. İstihbarat ne yapıyor, İstihbarat ülkenin birliğine, bütünlüğüne dönük işlerin peşinde değil, Reyhanlı’da yakalanan Tırların peşinde değil, Suriye’ye giden silahların peşinde değil. Ne yapıyor İktidar adına, İktidar çevresinden hırsızlık yapanları kovmak için hırsızı takip eden polisi takip ediyor. Savcı soruşturmaya başlıyor hemen Başsavcıdan talimatla o savcının elinden o dosyaları alınıyor. Bu kantar gün gelir seni de tartar demiştim. Şimdi Kantara çıkacaksın Tayyip Bey. Kantara çıkacaksın meydan meydan bindirilmiş kıtalarla dolaşıp günde 24 saat televizyon ekranlarından bas bas bağırarak bu suçun üstünden kalkamazsın, bu günahın üstünden kalkamazsın. Haram böyle bir şeydir yutarsın yutarsın da kursağında kalır yutamazsın.
Hemşeriniz Sayın Mehmet Ali Şahin kendi memleketinden seslenelim. Yargıtay’ın İmamı var, yeni mi aklına geldi Sayın Şahin. Sen bu Ülkenin Meclis Başkanlığını yaptın, Adalet Bakanlığını yaptın yeni mi aklına geldi. Bu Ülkenin şerefli Rektörleri, yurtseverleri, askerleri, gazetecileri, vatanseverleri zindanlarda sürünürken aklına gelmedi mi bu İmamlar.
Jöleli Danışmanlar Türkiye uçacak diyor Televizyonda kendi aldığı ücret çerçevesinde konuşuyor. Saçı olmadığı için jöle sürmesi mümkün olmayan bir başka danışman daha var o da gazetede yazıyor, Orduya Kumpas kuruldu diyor, Milli Ordumuza. Allah büyük diyeceksiniz de Allah tabiî ki büyük ama bunlar ne kadar küçükmüş gördünüz mü?
Genelkurmay Başkanlığı tabi ki Başbakanlığa bağladır, Anayasa sınırları içerisinde kendi görevlerini yapar, demokratik bir ülkede tabii ki siyasetin dışındadır, ama bu ülkede bir kan davası götürülürken, sahte deliller üretilip, masum insanlar darbe yapacaklar diye sürümsürüm süründürülürken sesini çıkartmayan Genelkurmay şimdi başına taş mı düştü de Savcılığa suç duyurusunda bulunuyor. Hepinizin eli kirli, hepinizin geçmişi kirli, hepiniz ortaktınız, hepiniz suç ortağıydınız, şimdi açığa düşürün birbirinizi, ihbar edin birbirinizi. ‘Bunlar toptan geldiler, toptan yediler, şimdi perakende gidiyorlar’ dedim. Toptan geldiniz, toptan yediniz, toptan defolun gidin bu milletin yakasından. Faiz lobisi, dış ülkeler, İsrail sen değimliydin Yahudi cesaret madalyası alan? Paralel devlet. Ne bu paralel yol mu? ‘Duble yol yaptık diyordunuz’ Devletin içinde de mi duble yol yaptınız? Çift taraflı gidiş geliş mi yaptınız? Gidişiniz gelişinizden daha kolay olacak. Bir şekilde çürüdünüz, çürüyen armut dalında durmaz.
Şimdi başka bir tehlikeye çekmek istiyorlar Türkiye’yi. Bir iç siyaset kutuplaşması çıkartarak, sokakta kargaşa yaratmak istiyorlar gitmemek için. Cumhuriyet Halk Partisi bu oyunları görüyor. Sanmayın ki biz milyonları sokağa dökmekten aciziz. Sanmayın ki her ilimizde yüz binlerce insanın katılımıyla temiz Türkiye özlemini dile getirecek mitingler yapmaktan aciziz. Ama senin oyununuza gelmiyoruz. Bu milletin namuslu, inançlı insanları, vicdanlarında seni sorgulayacaklar, hırsızlık yapanları korumanı sorgulayacaklar, çoluğunu çocuğunu sorgulayacaklar. Yanındakilerin nasıl üleştiğini, bölüştüğünü, paylaştığını sorgulayacaklar. Bunların hepsinin zamanı var.
Suriye’de bir iç savaş var. Sadece içerideki hırsızlıklar, rüşvetler, yolsuzluklar konu değil. Türkiye, Suriye’deki iç savaşın tetikçisi konumuna getirildi. ‘Siz Esed’i destekliyorsunuz, siz Esed’in yanındasınız.’ Kırk kere söyledik kırkbir kerede söyleyelim, biz ne Esed’in yanındayız ne onun bunun yanındayız, biz Suriye halkının yanındayız, özgürlünün, demokrasisinin, kardeşliğinin yanındayız. O kalın kafana sok. illa birilerini birilerinin yanında diye tarif etmek istiyorsan, dön aynaya bak o silahları sen kime gönderiyorsun? Orada yol boyların koyun keser gibi adam boğazı kesenlere gönderiyorsun. Sen orada akan Müslüman kanına katkı vermek için gönderiyorsun, sorumlusun. Böyle bir devlet yapısı olabilir mi? Jandarma çeviriyor, bu yakalanan tır, yakalanmayanları bilmiyoruz, anın da savcı arama inceleme ya0ptırmak istiyor Vali devreye giriyor, MİT devreye giriyor tıra isim takıyorlar. Devlet tır’ı diyorlar. Devlet evini biliyoruz, devlet işini biliyoruz, devletin adıyla anılan bir çok noktayı biliyoruz ama devletir tırı olduğunu, bu tırda da Suriye’ye iç savaşta kullanılmak üzere kaçak silah götürüldüğünü de devte tırı tabiriyle de öğreniyoruz. Beddua etmek modalaştı, aklıma beddua geliyor ama etmek istemiyorum. Yanınıza kar kalmayacak diyorum. Suriye’de Irak’ta da akan bütün Müslüman kanında Recep Tayyip Erdoğan’ın ve politikalarının kanı vardır. Hani söylüyor du ya, ‘Hz. Yusuf’u kuyuya itenlerden misiniz?’ yaşadıklarımızdan sonra Hz. Yusuf’u kuyuya atanların en başında sen geliyorsun Sayın Başbakan. Vebalin büyük, günahın büyük, hiç kendini bu ana kadar yaptığın gibi bu milletin temiz inançlarını sömürerek siyasetine alet edemeyeceksin, Allah ile bu milleti kandırma dönemi bitiyor. Allah her şeyi görüyor, her şeyi tartıyor ama demokrasilerde bu dünyada hesap vereceksin Tayyip Erdoğan, bunun kurtuluşu yok. Bunun da yolu sandıktır. Gün namus günüdür, gün bu devlete borcumuzu bir oyla da olsa ödeme günüdür. Size bir Türkiye tarif ettim, bu Türkiye’de Recep Tayyip Erdoğan’a verilecek her oy hırsızlığa gider, Orta Doğu’da akan Müslüman kanına gider, daha da açık söyleyeyim harama gider” dedi
kaynak: bolgeninsesigazetesi.com